1954 yılında yayınlanan Gazoz Ağacı, Sait Faik Hikaye Ödülü’nü almıştır. Sabahattin Kudret Aksal‘in hikayeleri Sait Faik Abasıyanık Hikayelerini hatırlatır. Avare insanların anlık yaşamları, aile içindeki sarsıntılar, yakınların ölümü, ihaneti, çocukluğunda ve ilerleyen yaşamında gözlemlediği olaylar hikayelerinin konusunu oluşturur. Gazoz Ağacı‘nda da benzer konuları işlemiştir. Gazoz Ağacı isimli hikâye kitabında yer alan bazı hikâyelerin isimleri şunlardır: Bir Dostluk, Hayriye Hanım, Bizim Olan Sokaklar, Çekirdek, Gazoz Ağacı.
Kahramanlar Saim: Hikâyenin başkahramanıdır. İstanbul’un kenar mahallerinde yaşayan, hovarda bir gençtir. Sorumluluk duygusundan yoksun, annesinin emekli maaşıyla geçinen, işsiz, kahvede oyun oynamaktan başka bir şeyle ilgilenmeyen bir kişidir.
Hikâyenin başında, mahalle ve mahalle yaşantısının kısa bir görünümü verilmektedir. Mahalle, denize yakın bir yerdedir. Mahallenin bakkalı, kokusu, türlü türlü renkleriyle çocukları kendine çekmektedir. Eski, tahta evlerin oluşturduğu dar sokaklarda çocuklar gündüzleri birdirbir, geceleri saklambaç oynamaktadır. Bazen bu saklambaca gençler de katılmaktadır.
Bu hikaye bir gencin bir kıza ilgi duyması veya birilerinin evlenmesi hadisesidir. Dedikodu, tüm mahalleye hemen yayılıverir.
Bir gün, Saim bu düşüncelerini gerçekleştirir. Kızı da yanına alarak şehrin bir başka ucunda bir apartmanın çatısında bir odalık bir eve taşınır.
Yine böyle bir gün, akşam Melahat evde kocasını beklemektedir. Saim, eşinin ona hazırladığı sıcak yemekleri yer. Melahat, Saim’in sigara içmesini bekler. Sonra Saim, Melahat’ın canının sıkıldığını düşünerek onu gezmeye götürür. Saim’le Melahat ışıklı, aydınlık, kalabalık bir caddeye çıkarlar. Bir mağazada mankenin üzerinde gördüğü elbiseye dalar, gider. Melahat, mahalleden ayrılırken böyle kıyafetleri olacağını hayal ermiştir. Oysa kocası, onun vitrindeki kıyafete bakmasına bile tahammül edememektedir. Kocasının hastalık için sakladığı 30 lira ile ona elbise almasını İster. Saim, sinirlenir. Birlikte sinemaya giderler. Melahat, çok mutsuzlaşmıştır. Sinemada sessiz sessiz ağlar. Evlerine gidene kadar tek kelime konuşmazlar. Saim de o mahallede içini titreten kızın yanında, eşi olarak bulunduğunu düşünür. Ona olan aşkının zayıfladığını hisseder. Artık hiç heyecan duymamaktadır. Aynı sebeplerden dolayı edilen kavgalarla süren, Melahat’ın canı sıkılarak Saim’i beklediği günler geçer. Melahat çok sıkılmaktadır. Küçücük evin işi sabah erkenden biter. Ondan sonra yapacak hiçbir şey bulamaz. Mahallede hiç kimseyi tanımamaktadır. Saim de yalnız dışarıya çıkmasına izin vermemektedir.
|
|