Edebi Akımlar | www.diledebiyat.net
top of page

Dünya ve Türk Edebiyatında BaÅŸlıca Edebî Akımlar

Edebi akımları incelerken, her bir akımın yaÅŸandığı zaman diliminin deÄŸiÅŸik olaylar ve bu olayların nedenleriyle dolu olduÄŸu görülür. Hiçbir akım, kendiliÄŸinden ortaya çıkmamıştır. Toplumların sosyal, siyasal ve ekonomik yapıları, beklenti ve beÄŸenileri bu durumu doÄŸrudan etkilemiÅŸtir.

 

Toplum içinde oluÅŸup geliÅŸtiÄŸi göz önüne alındığında, sanatın da farklı olay ve düÅŸüncelerden etkilenmesi kaçınılmaz olacaktır. Ayrıca her bir yazın akımının ortaya çıktığı dönemde, diÄŸer sanat türleriyle iliÅŸkisi, onları etkilemesi ya da onlardan etkilenmesi söz konusudur. Bütün bunlar toplumsal geliÅŸim ve deÄŸiÅŸimden ayrı düÅŸünülemez.

 

19. yüzyılın sonlarında, özellikle gerçekçilik akımının etkisinde ya da ona tepki olarak ortaya çıkan akımları görürüz. Bunlar çok kısa süreli olmuÅŸ ve çok belirgin olmayan zaman dilimlerinde etkin olmuÅŸlardır. Öyle ki bazıları birbirleriyle ortak düÅŸünceleri savunmuÅŸ; ancak küçük ayrıntılarda ayrılmışlardır.

 

Bu akımlar Türk yazınında da etkili olmuÅŸlardır; fakat akımların çıktığı toplum ile Türk toplumunun gerçekleri farklı olduÄŸundan, akımların etkisi de kısa sürmüÅŸtür. Özellikle Tanzimat ve Servet-i Fünun yazar ve ÅŸairleri Fransızca bildiklerinden, Fransız yazınını yakından izlemiÅŸlerdir. O dönemin Türk ÅŸair ve yazarlarının yapıtlarında akımların etkilerini görmek olasıdır. Yine de bu durum, bir etkilenme olarak kalmıştır. AraÅŸtırmacılar, yazarları farklı akımların etkisinde gösterebilmiÅŸlerdir. Bu nedenle, ünitede akımlara Türk yazınından örnek verilen ÅŸair ve yazarlar, üzerinde hemen hemen görüÅŸ birliÄŸi saÄŸlananlardan seçilmiÅŸtir.

 

Toplumlardaki deÄŸiÅŸimler, sanatta da kendini gösterir. Sanatın bir kolu olan yazın alanında da bu deÄŸiÅŸimi görürüz. Åžair ve yazarların yapıtlarında ortak özelliklere rastlanır. Ortak özellikler, birçok sanat alanındaki sanatçılar tarafından kullanıldığında bir akımı oluÅŸturur.

 

Klâsisizm bunların baÅŸlangıç noktası gibi kabul edilse de bu akımdan önce de akımlar vardır. Gerek antik düÅŸüncenin yeniden deÄŸerlendirilmesi, gerek yazın türlerinin geliÅŸme süreci ve diÄŸer sanatlarla iliÅŸkileri, gerekse Rönesansla birlikte deÄŸiÅŸen deÄŸerlerin anlam kazanmaya baÅŸladıkları dönem olduÄŸundan klâsisizmden baÅŸlanması uygun görülmüÅŸtür.

 

Klâsisizm, 17. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmıştır. Antik Yunan ve Roma sanatının etkileri görülür. Bu akımda amaç, ideal bir güzellik duygusu yaratmak, herkes için geçerli olan deÄŸer ölçüleri oluÅŸturmaktır. 20. yüzyılda neoklâsizm olarak tekrar kendini göstermiÅŸtir.

 

Romantizm (CoÅŸumculuk), 19. yüzyılda Fransa'da ortaya çıkmıştır. Yalnızca klâsik anlayışa tepki deÄŸil, aynı zamanda insan yaÅŸamının bütün olanaklarını kapsayan bir bilinç deÄŸiÅŸimidir. CoÅŸumculuk akla karşı duyguyu, seçkin sınıfa karşı halkı, süslülüÄŸe karşı doÄŸallığı, kurallara karşı kuralsızlığı iÅŸler.

 

Parnasizm, 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransız ÅŸiirinde ortaya çıkmıştır. "Sanat sanat içindir" görüÅŸünü benimseyen parnasizmde, anlatımın nesnelliÄŸi önemlidir. Ä°çerik kadar biçim de önemlidir.

 

Realizm (Gerçekçilik), 19. yüzyılın ikinci yarısında Fransa'da coÅŸumculuÄŸa tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bu akımda sanatçıya bazı sorumluluklar yüklenilmiÅŸtir. DoÄŸaya ve insana özgü olup bitenleri tüm gerçekliÄŸi ile olduÄŸu gibi anlatmak sanatçının en önemli sorumluluÄŸudur. Bu dönemde eleÅŸtirel doÄŸalcı ve toplumcu gerçekçilik oluÅŸmuÅŸtur. EleÅŸtirel, gerçekçilikte, kentsoylu yaÅŸam eleÅŸtirilmiÅŸ ve bu yaÅŸamın insanı nasıl körelttiÄŸi vurgulanmıştır. DoÄŸalcı gerçekçilikle, doÄŸa olaylarındaki "aynı nedenler, aynı sonuçlar doÄŸurur" ilkesi yaÅŸama aktarılmıştır.

 

Toplumcu gerçekçilik ise insan ve doÄŸayı Marksist dünya görüÅŸü ile açıklar. Buna göre, toplumsal çatışmayı ve bu çatışmanın insan üzerindeki etkilerini yansıtır.

 

19. yüzyılın sonlarında özellikle gerçekçilik akımının etkisinde ya da ona tepki olarak ortaya çıkan akımları görürüz. Bunlar çok kısa süreli olmuÅŸ ve çok belirgin olmayan zaman dilimlerinde etkin olmaya çalışmışlardır.

 

Sembolizm (Simgecilik), 19. yüzyılın sonlarında Fransa'da ortaya çıkmıştır. Özellikle ÅŸiir türünden örnekler sunan bir akımdır. Simgecilikte görünen deÄŸil, görünenin gerisindeki önemlidir. Åžiir dilinin müzikle bütünleÅŸmesi gereÄŸi savunulmuÅŸtur.

 

Kübizm, bir resim akımı olarak ortaya çıkmıştır. Sonradan yazın alanında da görülmüÅŸtür. Kübistlere göre dünyadaki küçük olayları ve anlamları yakalamak gerekir. SöylenmemiÅŸ olanı, görülmemiÅŸ olanı gün ışığına çıkarmak aklın deÄŸil, düÅŸ gücünün iÅŸidir.

 

I. Dünya Savaşı baÅŸlamadan ortaya çıkan gelecekçilik akımında yazarlar, var olan biçimleri ve iÅŸlenen temaları terk edip çaÄŸdaÅŸ anlayışta bir tekniÄŸin saÄŸlayacağı bolluÄŸu, huzuru ve varlığı savunmuÅŸlardır.

 

Dadaizm hareketi, geleneksel deÄŸerlere ve inançlara us ve usa dayalı deÄŸerlere karşı çıkıştır. Onları yıkmayı amaçlar.

 

Sürrealizm (Gerçeküstücülük), kendisinden öncekilerce umursanmayan çaÄŸrışım biçimlerine, rüyanın gücüne, çıkarsız düÅŸünceye dayanır. Usun dışında kendiliÄŸinden ortaya çıkan ruhsal durum ve olaylar bilinçaltının ürünüdür.

 

Egzistansiyalizm (VaroluÅŸçuluk), önceleri bir felsefe akımı olarak ortaya çıkmıştır. Sonradan yazın alanında da görülmeye baÅŸlanmıştır. Bu akıma göre, insan kendi özünü kendisi seçer. Bu dünyaya anlam vermek insana aittir ve kendi özünü yaratmada da özgürdür.

 

Postmodernizm, 1960 sonrası Amerika'da ortaya çıkmış bir akımdır. DüÅŸünce olarak mimaride, plastik sanatlarda ve yazın alanında etkili olmuÅŸtur. Postmodernizm yaÅŸam biçimi olarak da benimsenmiÅŸtir. Modernizme karşı çıkış deÄŸil, modernizmin bir sonraki sürecidir.

bottom of page