DANDİZM Yapmacık üslup. Bu üslup sanatçıların taklit
edilmemek amacıyla kullandıkları üsluptur.
DARAYAK Âşık edebiyatında kafiye olma olasılığı düşük
sözcükler. Âşıkın karşılaşma ya da atışma sırasında en azından dört ayak kafiye
bulması gerekir. Diğer âşık da aynı ayakta dört sözcük söylemek zorundadır.
Darayak bu durumda işe yarar.Darkapıolarak da adlandırılır.
DARB-I MESEL Meydana gelen bir durumu, olayı bir örnekle
anlatmakta kullanılan kalıplaşmış, anlamlı sözler.Durûb-ı
emsâldiye de bilinir.
DEKANLIK Edebiyatı soysuzlaştırdıkları öne sürülen sanatçı
ya da akımlara verilen isim. Örneğin Ahmet Mithat Efendi, Edebiyat-ı Cedide
şairlerini gülünç göstermek için onlaradekanlardemiştir.
DELÂLET Söz ile anlam arasındaki bağlantı. Bir sözcüğün
okunduğu ya da söylendiği zaman beyinde canlandırdığı anlam. İki başlıkta
incelenir: Sözle alakalı olmayan delâlet (gayr-i lafzi
delâlet): Bu da ikiye ayrılır: Delâlet-i vaz’iyye: Sözcükle anlamı
arasında sözle ilgili olmayan çağrışıma dayalı bir bağlantı vardır. Şemsiyenin
yağmuru anımsatması gibi. Delâlet-i akliye: Parçanın bütünü, eserin
yayıncısını, kainatın Allah’ı anımsatması gibi. Sözle alakalı delâlet (Lafz-ı delâlet): Bu
da üçe ayrılır: Delâlet-i mutabıkiye(Uygunluk):
Sözün, ifade ettiği şeyin bütününü ifade etmesi. Örneğin ev denince bütün
odalarının akla gelmesi gibi. Delâlet-i tazammuniye: Sözün ifade ettiği
şeyin bir bölümünü ifade etmesi. Musluktan çeşme, evden oda gibi. Delâlet-i iltizamiye: Sözün kendi anlamı
için gerekli olan bir başka anlamda kullanılması. Eli açık, gönlü geniş, ağzı
sıkı gibi.
DEVR ya da DEVİR Tasavvufa göre, yaratılış (madde) ve sona eriş
(mead) arasındaki safhaları anlatan sistem. Tasavvufçular bu sistemi bir
daireye benzettiği için bu ismi aldı.
DEYİM Çoklukla gerçek anlamlarının dışında bir anlam
taşıyan kalıplaşmış sözler. En az iki sözcükle kurulur. Kısa ve özlü anlatım
aracıdır. Teşbih, istiare, mecaz ve kinaye unsurlarıyla bir olayı tanımlar ya
da ifade eder. "Ağır başlı", "Dostlar alışverişte görsün"
gibi.
DEYİŞ Türk halk edebiyatında hece vezniyle söylenen
şiirler. Türkü, destan, koçaklama, güzelleme, taşlama, nefes, koşma, tekerleme
türlerinin hepsine deyiş adı verilir. "Deme" sözcüğü de kullanılır.
DEYİŞME Halk edebiyatında âşıkların karşılıklı şiir
söylemesi. Atışma da denir. En az iki âşık kendi kendilerine ya da bilirkişiler
ve dinleyiciler karşısında belli kurallar çerçevesinde şiir yarışı yaparlar.
Birbirlerini denerler, ustalıklarıyla öne çıkmaya çalışırlar. Deyişme şu
sırayla yapılır: Merhabalaşma, giriş bölümüdür. Âşıklar,
birbirlerini ve dinleyicileri "Hoşgeldiniz", "Sefa
geldiniz", "Merhaba" gibi sözcüklerle rediflerine bağlanan
kafiyelerle dörtlükler kurarak selamlar. İkinci bölümde âşıklar kendi ustalarının
şiirlerinden örnekler söyler. Tekerleme bölümü denilen üçüncü bölüm asıl deyişme
bölümüdür. Ev sahibi ya da yaşlı bir kişi düz ya da geniş ayakla deyişmeyi
açar. Âşıklar konu ve bend sınırlaması olmaksızın verilen oyun üzerinden
deyişmeye başlar. Âşıklar asıl ustalıklarını ve sanatçılıklarını burada
göstermeye çalışır. İlk ayak bitince diğer âşık yeni bir ayak açar. Deyişme
sürdükçe ayaklar darayak halini alır. Deyişme karşılıklı soru-yanıt şekline
döner. Âşıklar böylece birbirlerinin bilgi ve sanatlarını ölçer. Bir şekilde karşısındakini
söz söylemez haline getiren âşık deyişmeyi kazanır. Söz söyleyememe durumuna "lebdeğmez"
denir. Deyişmenin sonunda da âşıklar birbirlerini rahatlatmak, gönül almak için
karşılıklı koşmalar söyler. Birbirlerini överek hoşgörü örneğiyle deyişmeyi
bitirirler. Örneğin âşık Şenlik ile âşık Feryadî’nin deyişmesi:
Şenlik: Şöhretin vezir payında Rütbesiyle şana layık Oturuşun o duruşun Hem sultana hana layık
Feryadî: Sefa geldin gözüm üzre Olsam mihmana layık Şeyhülislam, sadrazam Doğru Al’Osman’a layık
Şenlik: Seninle oldum taaşşuk Gözlerime geldi ışık Duymadım sen kime aşık Dillerin Kur’an’a layık
Feryadî: Bu düşkün gönlüm açarsın Selim Sırat’ı geçersin Kevser ırmaktan içersin Olasan cihana layık
Şenlik: Kul şenliği eder hürmet Rikabın kıldım ziyaret Sana nasip olsun cennet Huriye gılmana layık
Feryadî: Sefil Feryadî göresen Meram maksûda eresen Sancak altında durusan Habîb-i Rahman’a layık
DİBÂCE Çoklukla mensur, bazen de mazmun eserlerin başında
yer alan ve eserin yazılış nedeni ile içeriğini açıklayan başlangıç kısmı.
Önsöz, mukaddime, medhal, sözbaşı, başlarken, birkaç söz gibi sözcükler de
dibâce karşılığıdır.
DİPNOT Yazarın yararlandığı kaynakları ve alıntıları
metnin geçtiği yerlerde belirtmesi.
DİYALOG İki kişinin karşılıklı konuşmasını tanımlayan
Yunanca sözcük. Roman, hikaye, tiyatro gibi türlerde kahramanların karşılıklı
konuşmalarının olduğu gibi yazılmasını ifade eder. En çok dram türünde görülür
ve üsluba canlılık katar. Devrik cümleler kullanmaya elverişlidir. Örneğin
Eflatun’un diyalogları ünlüdür.
DÖRTLEME Halk edebiyatımızda dört dizelik kıtalardan
meydana gelen nazım şekillerinin genel adı.
DÖŞEME Türk halk hikayelerinin başında geçen seçili
sözler.Ayaklı sayada denir.
Arapça mukkaddime ve medhal, Farsça dibâce’nin karşılığıdır. Döşeme başlama
adlı girişle başlar. Sonra duruma göre yalan veya tanrı, yaratılış üzerine bir
destan, bir yurt veya savaş destanı söylenir. Ardından asıl esere ya da
anlatıma geçilir.
DRAMATİK Sahnede canlandırılmak üzere yazılmış eserlerin
ortak adı.
DURAK Hece vezniyle yazılmış şiirlerde dizelerin belli
bölümlere ayrıldığı yerler. Durakta sözcükler bölünmez, kulağa uyumlu gelen söz
öbekleri oluşturulur.
DÜBEYT İki beyit anlamındadır. Divan edebiyatındaki rubai
türünü belirtmek için kullanılır.