www.diledebiyat.net
Bu sitede ara
ANA SAYFA
Biyografiler
Dil ve Anlatım
Türk Edebiyatı
YGS-LYS Konuları
Soru Bankası
100 Eser
Dosyalar
İletişim
EDEBİYAT
Sözlü Dönem Türk Edebiyatı
Halk Edebiyatı
Divan Edebiyatı
Modern Türk Edebiyatı
Yazar ve Şairler
Şiir Bilgisi
Nesir Bilgisi
Anlatım Türleri
Edebî Sanatlar
Edebî Akımlar
Batı Edebiyatı
Çocuk Edebiyatı
Lise 100 Temel Eser
Edebiyat Sözlüğü
Türkiye Edebiyat Haritası
Edebiyat Ajandası
Yazar-Eser Sözlüğü
Türk Mitolojisi
Türk Halk Kültürü
Edebiyat Soru Bankası
Oyun ve Piyesler
DİLBİLGİSİ
Dil Bilimi
Türkçenin Tarihi
Ses Bilgisi
Kelime Bilgisi
Cümle Bilgisi
Paragraf Bilgisi
Metin Bilgisi
Anlatım Bozuklukları
Yazım Kuralları
Noktalama İşaretleri
Türkçe Soru Bankası
Osmanlı Türkçesi
Çağdaş Türk Dilleri
Eş ve Yakın Anlamlı Kelimeler
EĞİTİM-ÖĞRETİM
Dil ve Anlatım Dersi
Diksiyon ve Hitabet
Kompozisyon
TYT - AYT Konuları
GENEL
Paylaşım
İletişim
DOST SİTELER
Edebiyol
Azerbaycan Edebiyatı
HiTurkey
Eş ve Yakın Anlamlı Kelimeler
>
Eş Anlamlı ve Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü |Y|
Eş Anlamlı ve Yakın Anlamlı Kelimeler Sözlüğü |Y|
ya
bes, evet, veya
yaban
ıssız, vahşi, yabani
yabancı
bigâne, ecnebi, el, garip, haricî, özge, yad
yabancılamak
yadırgamak
yabanıl
vahşi, yabani
yabanıllık
vahşet
yabani
tor, vahşi, yaban, yamyam
yabanlık
kişilik
yabansı
acayip, çirkin, kanunsuz, kötü
yaçın
fotoğraf, kılık
yad
özge, yabancı
yâd
hatır
yâd
zihin
yad el
gurbet
yad eller
gurbet
yâd etmek
anmak, hatırlamak
yaddaş
hafıza
yâddaş
hatır
yadırgamak
garipsemek, küllenmek
yadırgamaz olmak
ısınmak
yadırganan
acayip
yadırgatıcı
tuhaf
yadigâr
anı, armağan, hatıra
yadsıma
inkâr
yağar
yağmur
yağcı
dalkavuk, yaltak
yağdanlık
dalkavuk
yağday
durum, hâl, vaziyet
yağdırmak
sağlamak, savurmak, söylemek, vermek
yağı
düşman, hasım
yağılık
düşmanlık
yağır
kel
yağış
yağmur
yağışsız
kurak
yağız
esmer, siyah, yiğit
yağlı
semiz
yağlı ip
darağacı
yağlık
çevre, mendil
yağma
garet, soygun, soygunculuk, talan
yağma etmek
yağmalamak
yağmak
düşmek
yağmalamak
garet etmek, talan etmek
yağmur
bereket, bolluk, çokluk, siper, yağış
yağsız
ince, zayıf
yahut
veya, veyahut
yaka
kenar, kıyı, sahil, semt, taraf, yakalık
yakacak
yakıt
yakalamak
anlamak, belirlemek, paketlemek, tutmak
yakalanmak
kazanmak
yakalık
yaka
yakarış
dua
yakarma
niyaz
yakarmak
hahiş etmek, yalvarmak
yakasız gömlek
kefen
yakasız mintan
kefen
yakıcı
dokunaklı
yakın
DOĞRU
yakında
geçenlerde, şimdi
yakınlar
etraf
yakınlarında
DOĞRU
yakınlaşmak
yaklaşmak
yakınlığında
sularında
yakınlık
hususiyet
yakınma
şikâyet
yakınmak
ağlamak, koymak, sızlamak, sızlanmak, şikayet etmek
yakıntı
şikâyet
yakışık
uygunluk
yakışık almak
düşmek
yakışıklı
güzel, kıvrak, yaraşıklı
yakışıksız
ekşi, münasebetsiz, müstehcen
yakışır
uygun, yaraşıklı
yakışma
tenasüp
yakışmak
düşmek, gitmek, kaldırmak, yaraşmak
yakışmamış
eğreti
yakıştırmak
uydurmak, yormak
yakıt
yakacak, yanacak
yakinen
gerçekten, yakşıca
yaklaşan
yakın
yaklaşık
ortalama, tahminen, takriben, takribî
yaklaşmak
benzemek, uğramak
yaklaştırmak
tutmak
yakmak
acıtmak, bestelemek, dağlamak, dökmek, kavurmak, mahvetmek
yakşı
iyi, olur, peki
yakşı yol
güle güle
yakşıca
yakinen
yakşıca dövmek
tepelemek
yakşılaşmak
iyileşmek
yakut
saha
yalabık
güzel, ikiyüzlü, kaypak, parıltı, parlak, sevimli, şimşek, yakışıklı
yalabımak
ışıldamak, parıldamak, parlamak
yalaka
arsız, dalkavuk, sırnaşık
yalama olmak
aşınmak
yalan
dolma, mantar, uydurma
yalan danışma
palavra
yalan yanlış
karmakarışık, üstünkörü
yalancıktan
yalandan
yalandan
sureta, üstünkörü, yalancıktan
yalanlama
tekzip
yalanlamak
reddetmek, tekzip etmek
yalavaç
peygamber
yalaz
alaz, alev
yalçın
dik, düz, kaygan, sarp
yaldırak
parlak
yaldız
zer, zerli
yaldızlama
tezhip
yalgın
serap
yalı
sahil
yalım
alev, şule
yalın
alev, basit, bezeksiz, çıplak, dal, düz, sade
yalın durum
mücerret
yalın kat
basit, üstünkörü
yalıncak
çıplak
yalınç
basit
yalınlaşmak
sadeleşmek
yalınlık
açık
yalıtıcı
yalıtkan
yallah
git
yalman
dik, sarp
yalnız
ama, bir, hemen, sade, sadece, salt, tenha
yalnızca
ancak, sadece, salt, sırf, tek, yalnız
yalnızlık
vahşet
yalpak
dalkavuk, uçurum
yalpalamak
ırgalanmak
yalpı
yamaç
yalpık
yayvan
yaltak
dalkavuk, şakşakçı, yağcı
yaltakçı
yaltak
yaltaklanmak
yılışmak
yaltaklık etmek
yaltaklanmak
yalvaç
peygamber
yalvarış
rica
yalvarma
niyaz
yalvarmak
yakarmak
yamaç
huzur, kat, ön
yamak
kömekçi, nöker, yardımcı
yamalamak
yamamak
yamamak
yamalamak
yaman
duman, huysuz, kötü
yamanlamak
kötülemek
yamru yumru
yumru
yamuk yumuk
yamru yumru
yamulmak
eğilmek
yamyam
adamyiyen, vahşi, yabani
yamyaş
sırılsıklam
yan
cephe, cihet, huzur, kanat, kat, kenar, semt, taç, tali, taraf, üst, yer, yön, yüz
yan taraf
böğür
yan yan
yanlamasına
yan yana
birlikte
yanacak
yakıt
yanar döner
janjan
yanarca
meşale
yanardağ
volkan
yanardöner
alıştım yandım, janjan
yanaşma
tutma
yandaki
bitişik
yandaş
taraftar
yandaşlık
taraftarlık
yandırmak
yakmak
yangı
iltihap
yangılanmak
iltihaplanmak
yangın
âşık, coşkunluk, düşkün
yanık
dokunaklı, duygulu, kebap
yanılarak
yanlışlıkla
yanılgı
hata, sehiv, YANLIŞ, yanlış
yanılma
galat, hata
yanılmak
aldanmak, atlamak, sürçmek
yanılmazlık
isabet
yanıltı
sehiv
yanında
birlikte
yanında olmak
desteklemek, yardımcı olmak
yanıt
cevap, karşılık
yanıtlamak
cevap vermek
yanka
film
yankı
akis, aksiseda
yankılanmak
aksetmek, aksiseda vermek
yanlama
çepine, eğrisine, köndelen, yanlamasına
yanlamasına
yanlama
yanlar
etraf
yanlış
hata, sehiv, yanılgı
yanlışlık
cürüm, hata
yanlışlıkla
bilmeden, kazara, sehven
yanlışsız
dürüst
yanmak
çabalamak, parıldamak, parlamak
yanmış
kebap
yansıma
akis
yansımak
aksetmek, ulaşmak, vurmak
yansıtmak
aktarmak, iletmek
yansız
bitaraf, tarafsız
yanşak
geveze
yapabilmek
yetişmek
yapak
yapağı
yapamamak
kalmak
yapan
fail
yapay
suni, yapmacık
yapı
bina, bünye, kuruluş, mimari, örgü
yapı taşı
esas, temel
yapı yeri
şantiye
yapıcı
olumlu
yapılanma
oluşum
yapılanmak
oluşmak
yapılaşmak
oluşmak
yapılı
iri
yapılış
bünye, kuruluş, nitelik
yapılmak
çıkmak
yapılmış
mamul
yapım
imal, inşa, inşaat
yapımevi
imalathane
yapınmak
özenmek
yapıp etmek
yapmak
yapışkan
bulaşık, tutkal, yapıştırıcı, zamk
yapışmak
sarılmak, sataşmak, tutmak
yapıştırıcı
yapışkan
yapıt
eser, kitap, mahsul, yayın
yapma
suni, yapmacık
yapmacık
sahte, suni, yapay, yapma, zahirî
yapmacıksız
içten, samimi
yapmak
açmak, çıkarmak, davranmak, düzeltmek, etmek, gitmek, görmek, hareket etmek, ifa etmek, kılmak, kurmak, olmak, onarmak, tamir etmek, tutmak, uygulamak, yaratmak
yaprak
varak
yaprak sigarası
puro
yapraklanmak
yeşermek
yaptırım
ceza, müeyyide
yar
uçurum
yâr
dost, sevgili, tanıdık
yâr
yardımcı
yara
acı, cerahat, dert, üzüntü
yaradılış
damar, fıtrat, hasiyet, hilkat, huy, mizaç, seciye, tabiat, tıynet
yaradılıştan
taban, tabiaten
yarak
silah
yaralamak
incitmek, kırmak, vurmak
yaralanmak
gücenmek, incinmek, kırılmak
yaramaz
çapkın, haylaz, hınzır
yarar
çıkar, elverişli, fayda, kâr, kazanç, menfaat, uygun
yararlanma
istifade
yararlanmak
anlamak, istismar etmek
yararlı
hayır, iyi, olumlu
yararsız
beyhude, boş, çöp, eğreti, faydasız, gereksiz, kısır, nafile
yaraşan
layık, yaraşıklı
yaraşık
uygunluk
yaraşıklı
uygun, yakışıklı
yaraşır
layık, şayan, uygun
yaraşırlık
liyakat
yaraşmak
gitmek, uymak, yakışmak
yaraşmayan
uygunsuz
yaraştırma
tensip
yaratan
mucit
yaratıcı
mucit
yaratık
mahluk
yaratma
halk
yaratmak
yapmak
yarayan
yarar
yarbay
kaymakam
yardakçı
elbir
yardım
bağış, etki, himmet, iane, katkı, kömek, lütuf, medet, muzaheret
yardımcı
muavin, yamak, yâr, yaver
yardımcı olmak
desteklemek
yâren
arkadaş
yârenlik
muhabbet, sohbet
yargı
hüküm, karar
yargı yeri
mahkeme
yargıcı
hakem
yargıç
hakim
yargıevi
mahkeme
yargılama
eleştiri, muhakeme
yargılamak
muhakeme etmek
yarık
patlak, yara
yarılmak
patlamak
yarım
buçuk, eksik, noksan, sakat
yarım akıllı
aptal
yarım yamalak
eksik, elüstü, fevrî, tez, üstünkörü
yarımlık
fıtık
yarın
sabah
yarış
koşun, rekabet, yarışma
yarışım
yarışma
yarışlık
pist
yarışma
müsabaka, rekabet, yarış
yarıyıl
dönem, sömestir, sömestre
yarlıgama
bağışlama
yarlık
ferman
yarma
dövme, irmik
yarmak
açmak, dilmek
yas
matem
yasa
kanun
yasa dışı
gayrikanuni, illegal, kanunsuz
yasak
haram, kadağan, memnu, yok
yasak etmek
yasaklamak
yasakçı
bekçi, nöbetçi
yasaklamak
kadağan etmek, menetmek
yasal
kanuni, meşru
yasalı
kanuni
yasama
kanunvericilik, teşri
yasasız
kanunsuz
yaslamak
dayak olmak, dayamak, söykemek
yaslanan
müstenit
yaslanma
istinat
yaslanmak
dayanmak, güvenmek
yaslı
acıklı
yasmık
mercimek
yastamak
dayamak, yaslamak
yastıklama
yığma
yaş
çağ, ıslak, kötü, taze, zor
yaşa
yaşasın
yaşam
hayat, ömür
yaşam biçimi
hayat tarzı
yaşam öyküsü
öz geçmiş
yaşama
can
yaşamak
durmak, duymak, geçinmek, geçmek, görmek, hissetmek, kalmak, oturmak
yaşantı
hayat, hayat tarzı
yaşarmak
ıslanmak
yaşasın
yaşa
yaşayan
canlı
yaşıt
emsal
yaşlanmak
büyümek, eskimek, ihtiyarlamak, kocamak
yaşlı
ihtiyar, karı, koca, pinpon
yaşlı başlı
olgun
yaşlılar yurdu
huzurevi
yatak
denk, döşek, mecra
yataklı
yataklı vagon
yataklık
karyola
yatalak
tifo
yatay
ufki
yatır
evliya
yatırım
maya, mevduat
yatırım yapmak
maya koymak
yatırmak
bastırmak, düzeltmek, harcamak
yatışma
sükûnet
yatışmak
durulmak, kırılmak, sakinleşmek, sakitleşmek
yatıştırıcı
müsekkin
yatkın
çürük
yatkın olmak
yaraşmak
yatmak
bulunmak, eğilmek, uyumak
yavan
bilgisiz
yavanlaşmak
yozlaşmak
yavaş
ağır, alçak, hafif
yavaş olmak
yavaşlamak
yavaş yavaş
tedricen
yavaşça
usulca
yavaşlamak
tavsamak
yave
boşboğazlık, cefengiyat
yaver
yardımcı
yavru
bala, çocuk, döl, evlat
yavşak
sirke
yavuklu
istekli, namzet, sevgili, sevimli
yavuz
çetin, fena, güçlü, gürbüz, güzel, iyi, kötü
yavuzlanmak
sertleşmek
yavuzlaşmak
sertleşmek
yay
keman, zemberek
yaya
ayakla, geçici, piyade, yayan
yaya kaldırımı
kaldırım
yayan
ayakla, bilgisiz, naşir, piyade, yaya
yayçizer
pergel
yaydırma
tevzi
yaygara
bağırtı, çığırtı, ses, şikâyet
yaygı
pala, sergi
yaygın
geniş
yayık
kovan, yayvan
yayılma
istila
yayılmak
aksetmek, büyümek, çıkmak, çökmek, otlamak, sirayet etmek, sıvışmak, sızmak, yansımak, yaygınlaşmak
yayılmış
yayık
yayım
neşir
yayımcı
naşir, tabi
yayımlamak
açıklamak, çap etmek, çıkarmak, neşretmek
yayımlanmak
çıkmak
yayın
eser, neşriyat, yapıt
yayınevi
neşriyat
yayınmak
tüymek
yaylak
otlak
yaylım
otlak
yayma
neşir, teşmil, tevzi
yaymaca
propaganda
yaymak
neşretmek, vermek, yazmak
yayvan
yayık
yaz
bahar, ilkbahar
yazar
edip, kalem, muharrir, müellif
yazboz tahtası
kara tahta
yazgı
alın yazısı, hayat, kader, takdir, yazı
yazı
alfabe, hat, kır, makale, mektup, ova, yazgı
yazı tahtası
kara tahta
yazı yaban
kır, ova
yazıcı
yazar
yazığı gelmek
acımak
yazıhane
büro
yazık
günah
yazıklanma
teessüf
yazılmak
geçmek, girmek, kaydolmak, sevmek
yazım
imla
yazın
edebiyat
yazınsal
edebî
yazışma
haberleşme, muhabere
yazıt
hatıra, kitabe
yazma
çit, değirmi
yazmak
açmak, kaydetmek, sermek, söylemek
yazman
kâtip
yeçim
çözüm
yeçmek
çözmek
yedek
ihtiyat, redif, yular
yedinci sanat
sinema
yedirmek
beslemek
yegâne
biricik, tek
yeğ
daha güzel, daha yakşı
yeğen
bacı oğlu, kardeş oğlu
yeğin
baskın, iyi, katı, üstün
yeğinlik
şiddet
yeğleme
tercih
yeğni
hafif
yeis
ümitsizlik, üzüntü
yek
bir, tek
yekdil
mutabık
yekdillik
mutabakat
yeke
iri, kocaman
yekinmek
davranmak, kımıldamak
yekpare
bütün
yeksan
bir, düz, eşit
yekta
tek
yekten
birden, birdenbire, derhal
yekûn
toplam
yekün
toplam
yel
rüzgar, rüzgâr
yele
perçem
yeleç
havadar
yeleken
havadar
yeleme
havai
yelken
yelkenli
yelkenli
yelken
yelkovan
akrep
yellemek
sallamak
yellencek
salıncak, tahterevalli
yelletke
fan, vantilatör
yelsemek
bayatlamak
yeltenmek
demek, kalkmak, meyletmek, özenmek
yem
olta
yeme
yiyecek
yemeden içmeden
hemen
yemek
aş, batmak, çizmek, dalamak, delmek, ekmek, harcamak, ısırmak, kemirmek, lokma, mahvetmek, oymak, taam, tüketmek
yemeni
çit, değirmi
yemin
ant
yemiş
incir, kavun, meyve, semere
yemlemek
beslemek
yemlik
rüşvet
yengeç
harçenk
yengi
galebe, galibiyet, zafer
yeni
acar, gıcır gıcır, henüz, sıfır
yeni ay
hilal
yeni baştan
yeniden
yeniden
gene, tekrar, yine
yenik
mağlup
yenilenmek
canlanmak
yenilgi
bozgun, hezimet, mağlubiyet
yenilik
haber
yenilme
yenilgi
yenilmek
kaybetmek
yenirce
frengi
yenişmek
çekişmek
yenitüreme
ur
yenmek
aşınmak, bastırmak, bozmak, çommak, ezmek, haklamak, kazanmak, tutmak
yenmiş
muzaffer, yenik
yenün
gazete
yepelek
narin, zarif
yepyeni
görülmemiş
yer
alan, arazi, arsa, arz, belde, bucak, durum, dünya, görev, iz, konum, mahal, makam, mekân, mevki, mevzi, nokta, önem, taraf, ülke, vaziyet, yan, zemin
yer biçimleri
engebe
yer bilimci
jeolog
yer bilimi
jeoloji
yer kabuğu
yeryüzü
yer sarsıntısı
deprem
yer sıçanı
köstebek
yer yağı
petrol
yer yuvarı
dünya
yer yuvarlağı
dünya
yeraltı
aykırı
yerdegezen
yılan
yerden bitme
türedi
yere devrilmek
düşmek
yeregeçen
havuç
yerel
mahalli, mevzii
yerey
arazi
yergi
hiciv
yerinde
iyi, münasip, şık, uygun, yeterli
yerindelik
isabet
yerinme
teessüf
yerinmek
hayıflanmak
yerkökü
havuç
yerküre
dünya
yerleşik
oturak, oturmuş
yerleşim
iskân
yerleşme
istikrar, teessüs
yerleşmek
oturmak
yerleşmiş
oturmuş
yerleştirme
düzen, iskân
yerli
evcil
yerme
gıybet
yermek
geçmek, pislemek, sövmek, tiksinmek
yersiz
abes, anlamsız, fuzuli, uygunsuz
yersiz hareket
gaf
yersiz iş
gaf
yeryüzü
arz, dünya, küre, zemin
yeşermek
patlamak
yeşillenmek
yeşermek
yetenek
istidat, kabiliyet, kapasite, kudret
yetenekli
mahir
yeteneksiz
zayıf
yeter
bes, kâfi
yeter olmak
çıkışmak, dayanmak, gitmek
yeter sayı
nisap
yeterli
yerinde
yeterli olmak
kifayet etmek
yeterlik
kifayet
yeterlilik
ehliyet, kifayet, liyakat
yetersiz
dar, yoksul
yetersizlik
zaaf
yeti
bellek
yetik
olgun, yetişmiş
yetim
öksüz
yetinme
idare, iktifa, kanaat
yetinmek
avunmak, kalmak, kani olmak, kanmak, kifayetlenmek
yetirmek
idare etmek, tamamlamak
yetişek
eğitim
yetişkin
büyük, yetişmiş
yetişme
gelme
yetişmek
bitmek, büyümek, dayanmak, erişmek, gelişmek, gitmek, idare etmek, olmak, öğrenmek, takip etmek, ulaşmak, uzanmak, üremek, varmak, vasıl olmak
yetişmemiş
gök
yetişmiş
olgun, yetişkin
yetiştirici
müstahsil, üretici
yetiştirmek
beslemek, iletmek, tamamlamak, yapmak
yetke
kuvvet, sulta
yetki
mezuniyet, salahiyet
yetkili
mezun
yetkin
kâmil, mükemmel, olgun, tam
yetmek
çıkışmak, gitmek, idare etmek, kifayet etmek, ulaşmak
yevmiye
vazife
yeygi
yem
yezit
hilekâr, sahtekâr
yezne
damat, enişte, güvey
yığılışma
izdiham
yığılışmak
toplanmak
yığılma
izdiham
yığılmak
birikmek, kümelenmek, toplanmak, yıkılmak
yığın
küme, kütle, sel, tepe, toplu
yığıncak
meclis, toplantı
yığınla
çok
yığıp bağlamak
paketlemek
yığışmak
birikmek, üşüşmek
yığma
karma
yıkamak
yumak
yıkı
harabe
yıkık
harap, tufeyli, viran
yıkılma
yıkıntı
yıkılmak
düşmek, göçmek, inmek, yığılmak, yok olmak
yıkılmaz
sağlam
yıkım
yıkıntı
yıkıntı
enkaz, göçük, virane, viranelik
yıkışmak
güreşmek
yıkkın
harap
yıkma
tahrip
yıkmacı
yıkıcı
yıkmak
bozmak
yıl
sene
yıldırak
şimşek
yıldıramak
parıldamak
yıldırı
tedhiş
yıldız
baht, kuzey, şans, talih
yıldız falcısı
müneccim
yıldızlı
açık, duru
yılgı
dehşet
yılgın
bozgun
yılgınlaşmak
tükenmek
yılışmak
yaltaklanmak, yüze gülmek
yılmak
bıkmak, korkmak, usanmak, ürkmek
yıprak
eski
yıpramak
incelmek
yıpranmak
aşınmak, eskimek
yıpranmamış
körpe
yıpranmış
külüstür
yır
ezgi, nağme, şiir, türkü
yırtıcı
mahir
yırtık
patlak, pejmürde
yırtıkça
becerikli, girişken, hafifmeşrep, oynak
yırtılmak
atmak
yırtılmış
utanmaz, yırtık
yırtmak
bastırmak, yok etmek, zorlamak
yısa etmek
çekmek
yıvışık
ıslak, kaygan, yapışkan, yılışık
yiğit
atak, dayı, efe, er, gözü pek, kahraman, mert
yiğitçe
yiğit
yiğitlik
cesaret, erdem, kahramanlık, şecaat
yilbik
sara
yine
gene, tekrar, yeniden
yinelemek
tekrar etmek, tekrarlamak
yinelenmiş
mükerrer
yirik
yırtık
yitik
kayıp
yitikler
zayiat
yitim
kayıp
yitirilmiş
yitik
yitirmek
kaybetmek, kaybolmak
yitme
kayıp
yitmek
kaybolmak, sönmek, yok olmak
yiyecek
kayıt, rızık, taam
yiyici
obur
yobaz
bağnaz
yoğalmak
yok olmak
yoğaltıcı
tüketici
yoğaltım
tüketim
yoğaltmak
tüketmek
yoğrulmak
yamulmak
yoğun
ağır, çok, derin, dolu, iri, kaba, kalın, kesif, koyu, sıkı, sıkışık, şişman, tombul
yoğunlaşmak
kaynamak
yoğunlaştırma
teksif
yoğunluk
deniz, kesafet, kıvam, trafik
yoğurt
katık
yoğurt çiçeği
papatya
yoğuşmak
yoğunlaşmak
yok
bilakis, değil, yasak
yok etmek
almak, bağlamak, gidermek, kavurmak, kazımak, kırışmak, kırmak, mahvetmek, silmek, temizlemek, yırtmak
yok olmak
batmak, çıkmak, dağılmak, erimek, kaçmak, sönmek, yıkılmak, yitmek
yok yoksul
fakir
yoklama
kontrol, muayene, prova
yoklamak
aramak, araştırmak, bakmak
yokluk
ihtiyaç, kesat
yoksul
çorak, fakir, fukara, kembağal, parasız, sefil, yetersiz
yoksulluk
ihtiyaç, sefalet, zaruret
yoksun
mahrum
yoksunluk
mahrumiyet
yoksuz
yoksul
yokuş
çıkış
yol
defa, erkân, ezgi, gaye, hat, hız, kere, kez, maksat, metot, minval, muamele, reçete, sefer, sırat, sistem, suret, şekil, tarz, uğur, usul, vadi, yöntem
yol ayrıcı
çatal
yol azığı
yolluk
yol halısı
yolluk
yol sakçısı
trafik polisi
yol uğrağı
uğrak
yola gitmek
uyuşmak
yola gitmeyen
geçimsiz
yolagitmez
huysuz
yolak
patika
yolcu
geçici
yolcu etmek
göndermek
yolculuk
gezi, sefer, seyahat, yol
yoldan çıkartma
iğfal
yoldan sapma
dalalet
yoldaş
arkadaş, dost, eş
yoldaşlık
refakat
yolkesen
harami
yollamak
atmak, çekmek, çıkarmak, göndermek, sunmak
yollanmak
yürümek
yolmak
almak
yolsuz
uygunsuz, yersiz
yolsuzluk
sahtekârlık
yolukucu
bulaşıcı
yoluna
için
yonmak
yontmak
yontmak
kesmek
yontu
heykel
yordam
çalım, kılavuz, yardımcı
yordamlı
becerikli, yakışıklı
yorgan
denk
yorgun
harap, turşu
yormak
üzmek
yortmak
koşmak
yorum
şerh, tefsir
yorumlama
şerh, tabir, tefsir
yorumlamak
açıklamak, yormak
yorumlanmak
yorulmak
yoz
adi, bayağı, bozulmuş, kaba, kısır
yozlaşmak
bozulmak
yozlaşmış
yoz
yön
cephe, cihet, husus, istikamet, semt, taraf, veçhe, yan
yöndemci
haydavcı, sürücü, şoför
yönelik
müteveccih
yönelmek
dönmek, gelmek, tutmak
yönelteç
direksiyon
yöneltme
tevcih
yöneltmek
çevirmek, vermek
yönerge
talimat
yöneten
müdür
yönetici
rehber
yönetilebilir
güdümlü
yönetim
dümen, el, idare
yönetimsel
idari
yönetmek
çevirmek, idare etmek, kullanmak
yönetmelik
talimat
yönetmen
müdür
yönlendirilebilen
güdümlü
yönlü
uygun
yönseme
temayül
yöntem
erkân, metot, muamele, politika, reçete, seçenek, sistem, usul, yol
yöntemince
resmen
yöntemlilik
karar
yöntemsiz
uygunsuz
yöre
civar, etraf, mahal, muhit, ön, taraf
yöresel
mevzii, yerel
yötel
öksürük
yötelmek
öksürmek
yubatmak
alıkoymak
yuf
tuf, yuh
yufka
ince, katlama, zayıf
yufkalık
az
yuh
yuf
yuha
yuh
yuhalamak
itiraz etmek, tuf tuf etmek
yukaç
semer
yular
yedek
yumak
yıkamak
yumru
ukde, yamru yumru
yumruk
baskı
yumuk
tombul
yumulmak
atılmak, girişmek, saldırmak
yumuşak
hafif, hoş, müsamahakâr, sessiz, tatlı, uysal
yumuşaklaşmak
yumuşamak
yumuşaklık
letafet, müsamaha
yumuşamış
vıcık vıcık
yunak
hamam
yurt
dar, diyar, el, emlak, il, konut, mekân, memleket, vatan
yurtlandırma
iskân, yerleştirme
yurtlanma
iskân
yurttaş
vatandaş
yurttaşlık
vatandaşlık
yutmak
aldanmak, almak, inanmak, kanmak, katlanmak
yutturmak
aldatmak
yuva
in
yuvalamak
dürmek
yuvalanmak
toplanmak
yuvarlak
değirmi, tombul, toparlak
yuvarlamak
devirmek
yuvarlanmak
düşmek, gitmek
yüce
büyük, ulu, ulvi, yüksek
yücelmek
yükselmek
yüğrük
çevik, güçlü
yüğürmek
koşmak
yük
denk, engel, eşya, gaile, yüklük
yük makinası
kamyon
yük odası
yüklük
yüklem
haber
yükleme
doldurma, isnat
yüklenici
müteahhit
yüklenmek
taşımak, üstlenmek, yıkılmak, zorlamak
yüklü
gebe, varlıklı
yüklük
yük
yüksek
faik, güçlü, koca, yüce
yüksek sosyete
cemiyet
yükseklik
irtifa, yükselti
yüksekokul
ali mektep
yükseköğretim
ali tahsil
yükselme
terakki, terfi
yükselmek
artmak, çıkmak, çoğalmak, fiyat, parıldamak, sivrilmek, yücelmek
yükselti
irtifa, rakım, tümsek, yükseklik
yükseltme
terfi
yükseltmek
kaldırmak
yüksünmek
tembellik etmek, üşenmek
yüküm
zor
yükümlü
borçlu, memur, mükellefiyetli
yülüme
tıraş
yüngül
hafif, üstünkörü
yürek
cesaret, ciğer, dil, gönül, iç, içeri, kalp, karın, kupa, mide, sadır, sine
yürek darlığı
sıkıntı, üzüntü
yürekli
cesaretli, cesur, cüretli, kabadayı, korkusuz
yüreklilik
cüret, güven, yürek
yüreksiz
ödlek
yürekten
candan, içten
yürümek
çıkmak, değişmek, geçmek, gezmek, gitmek, hareket etmek, hücum etmek, ilerlemek, işlemek, kaplamak, ölmek, saldırmak
yürürlük
faaliyet, hareket, iş
yürüteç
örümcek
yürütme
icra
yürütmek
çalmak, çekmek, olmak, uygulamak
yürütüm
infaz
yürüyerek
yayan
yürüyüş
seyir
yüz
beniz, bet, çehre, kap, kopya, satıh, sima, surat, suret, taraf, utanma, üzeri, yan, yüzey
yüz etmek
ısmarlamak
yüz kiri
yüz karası
yüz ölçümü
yüz sathı
yüz sathı
yüz ölçümü
yüze gülmek
yılışmak
yüze gülücü
ikiyüzlü, riyakâr
yüzer top
şamandıra
yüzey
satıh, üst, üzeri, yüz
yüzey şekilleri
engebe
yüzeysel
gelişigüzel, sathi
yüzlemek
kaplamak
yüzmek
durmak, soymak
yüznumara
ayakyolu, tuvalet
yüzsüz
arsız, utanmaz, vicdansız
yüzük kaşı
çepçevre, çepeçevre
yüzük oyunu
yüzük
yüzüstü
yüzükoyun
yüzüyola
uslu, uysal
yüzyıl
asır