1. (I) Köye doğru yürürken önüme bir çit çıktı. (II) Çiti tırmanıp aşmak zorunda kaldım. (III) Sığ bir çaydan geçtim, köye öğle olana kadar ulaşamadım. (IV) Epey bir süre sonra ilk çiftliğin önünden yürüyüp köyün kahvesine vardım. (V) Uzun boylu, iri yan iki adam birbirine bağırırken ben kahveye girdim. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde "görme ve işitme" duyularına yer verilmiştir? A) I. B)ll. C) III. D) IV. E) V. 2. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "öyküleme ve betimleme" bir arada verilmiştir? A) Uzun boylu bedeninde, geniş alın çizgilerinde hâlâ savaşın derin izleri vardı. B) Kendime bir bardak çay doldurdum, sonra da masaya geçip o günün gazetelerini okumaya başladım. C) Yolda bulduğu cevizi hırsla yiyip kabuklarını yeri örten kararmış yaprakların içine attı. D) Gecenin karanlık ve dingin sessizliğinde yıkıntılar, insana ürküntü veren hayaletler gibiydi. E) Kimi hayvanlar denizde kimi hayvanlar da karada yaşamını sürdürür. 3. Tarihimizde iki tane Gül Baba vardır. Fatih devrinde yaşayan ve asıl adı Mehmet olan Gül Baba, Anadolu'ya Şirvan'dan gelmiş, Fatih'in yaptırdığı camide dersler okutmuş ve kendisine verilen Korucu köyünde bir tekke kurmuştur. Kanuni zamanında yaşayan ve asıl adı Cafer olan Gül Baba ise bir Bektaşi dervişidir. 1548'de Bu-din'de şehit olmuştur. Halk arasındaki ünüyle birinci Gül Baba'yı unutturan bu sevimli derviş sarığında daima bir gül bulundururmuş. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinde verilenlerden yararlanılmıştır? A) Betimleme - öyküleme B) Açıklama - karşılaştırma C) Tartışma - örnek verme D) Öyküleme - örnek verme E) Açıklama – betimleme 4. Eskiden düğünlerimizde gelinler, gelin atlarına bindirilirdi. Allı yeşilli, telli pullu duvakla bezenmiş; dallı güllü giysiye bürünmüş gelinler, gemini çoğu kez erkek kardeşinin tuttuğu bodur, uysal bir yerli ata bindirilirdi. Ardından daha dün el oğlu bildiği helallisinin, eşinin evine doğru götürülürdü. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Açıklama - betimleme B) Tartışma - öyküleme C) Betimleme - karşılaştırma D) Açıklama - tartışma E) Karşılaştırma - örnekleme 5. Manzara çok görkemli... Ta dipten beri hep kendi böğrünü gösteren kapalı dağın doruğun-dayız. Güneye ve batıya doğru, dalgalı vadiler arasından, ta uzaklarda üç bini aşkın zirveleriyle keskin göğü tırmalayarak gerilen dağlara kadar bir ufuk çizgisi uzanıyor. Manzaraya bakınca gözümüz ferahlayıp ruhumuz genişliyor. Dönüp dibe bakınca yumağından boşalmış boz bir şerit inceliğiyle kıvranarak inen yol, baş döndürüp ruhumuzu ürpertiyor. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisinden yararlanılmıştır? A) Açıklama B) Tartışma C) Öyküleme D) Örnekleme E) Betimleme 6. Yeni İstanbul'da eskiye ağlamak, eskiye ağıt yakmak mı; yoksa eskiyi aramak, eskinin izlerinin peşine düşmek mi? Biz bu sorunun cevabını bulduk, hem de hiç sıkıntıya girmeden. İşin kolayına kaçıp "Eski İstanbul bitti, onlara yetişemedik, geriye hiçbir iz kalmadı." demek yerine "Ölen öldü, kalan sağlar bizimdir." felsefesiyle yola çıktık. Yokluktan şikâyete karşı çıkıp "varlığa şükretmek", mevcudun kıymetini bilip kabullenmek yolunu denemeye çalıştık. Elimizin altındakilerin, henüz gözümüzün önünden gitmeyenlerin peşinden gitmeye kararlıyız. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Tartışmacı bir yol izleme B) Karşıtlıklardan yararlanma C) Doğrudan anlatıma başvurma D) Gözlem gücüne ağırlık verme E) Deyimlerle anlatımı güçlendirme 7. Aşağıdakilerden hangisinde bir "tanımlama" yapılmıştır? A) Uzun ve yorucu çalışmaları yansıtmak, makalenin en belirgin özelliğidir. B) Son yıllarda tiyatro yapıtlarına olan ilginin artması bazı tiyatrocuları bir hayli sevindirmektedir. C) Günümüz romanı, çağdaş dünyanın insanının sorunlarına çözüm bulmaktan uzaktır. D) Sıralanmış satır boşlukları arasında ya da satırların ardında yazarın duygularını yansıtan edebi türdür öykü. E) Şiir, sadece sözcükleri uyumlu bir şekilde yan yana getirmekle uğraşmaz, onların ardındaki duygu dünyalarını da yansıtır. 8. Ne bulunduğum yeri ne köyün adını biliyordum. Karar verdim, kimseye bir şey sormayacaktım. Şimdiye kadar izlediğim yol beni ormanın kenarına getirmişti, yolun bundan sonrası yukarılarda bir yere çıkıyordu. Yoldan ayrıldım, sarp yamaçtaki söğütler arasından sakınarak köye inmeye koyuldum. Yanlışlıkla bahçelere daldım, küçük taş merdivenlere tosladım, sonra da bir duvara çarpıp kapaklandım yere. Bu paragrafın anlatımında güdülen amaç aşağıdakilerden hangisidir? A) Bir varlığın ayırt edici özelliklerini vermek B) Herhangi bir varlığı göz önünde canlandırmak C) Okuyucunun düşünce ve kanılarını değiştirmek D) Bir konu hakkında bilgi vermek E) Okuru bir olay içinde yaşatmak 9. Ramazan ayı boyunca iki minare arasına yazı yazma geleneğidir mahya. Gece, siyah pelerinini omuzlarına alıp sokağa çıktığında başlar mahyaların ışıklı şarkısı. Öylesine güzeldir ki, yakamozlar kıskanır onları; mehtaplı gecelerde ay bile saklanacak bulut arar. Mevsimlerden bir yaz gecesinde ateş böcekleri bir araya gelip onların şarkılarına katılır. Bu parçada aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Kişileştirme B) Benzetmeler yapma C) Karşılaştırma yapma D) Örneklemeye başvurma E) Çeşitli duyulara seslenme 10. Şair Ducis, gençliğinden beri küçük bir bahçesi olan bir kır evine sahip olmayı düşleyip durmuştur da yetmiş yaşına geldiğinde şairlik kudretiyle tek kuruş ödemeden böyle bir evi kendine armağan etmiştir. İşe, önce eve sahip olmakla başlayan şair, sonra sahip olma isteği artınca, bahçeyi, küçük koruyu eklemiştir buna. Kendisiyle şiir üstüne konuşan Campenon'un anlatmasına göre, "Bu düşsel mülkler, bütün bunlara imgeleminde sahip olan Ducis'in gözünde gerçeklik kazanabilecek kadar canlıdır." Bunlardan söz ederken, gerçek şeylerin verdiği zevki alıyordur. Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangisinden yararlanılmıştır? A) Açıklama - alıntı yapma B) Betimleme - tartışma C) Tanımlama - karşılaştırma D) Karşılaştırma – öyküleme E) Tanık gösterme – tanımlama 13. Gençlik ve yaşlılık üstüne ne çok, ne bilgece sözler söylenmiştir. Galiba içlerinde en doğrusu, Longfellow adında bir ecnebinin sözüdür: "Gençlik, insanın başına hayatta bir kere gelir." Sonra Schiller'in bu yargıyı tamamlayan özdeyişi: "Gençliğimizin rüyalarından ayrılmayız." Yaşlılığın faziletlerini anlatan sözleri düşünmek içinse henüz çok erken. Benim gibi kırkına dayananların yapacağı, yılların geçişini adamakıllı yavaşlatmak olur bundan sonra. Gençliğin rüyalarını uzatabildiği kadar uzatmak. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Benzetme B) Tanık gösterme C) Örnekleme D) Öyküleme E) Betimleme 14. Trenler; öğrencileri, ziyaretçileri, vakit geçirmek için trenleri seçen aylakları istasyondan istasyona taşır durur. Bir dostumun kitabında anlattığı minik öyküde olduğu gibi Nazilli'den sıcacık simitler alıp Köşk'teki akrabalarına ikindi çayına giden insanlar vardır. Ve o insanlarla biletçiler, gişeciler arasında çoktan hakiki bir dostluk kurulmuştur. Tren yolu adamları gibi tren yolcuları da birbirine benzer, birbirinin halinden anlarlar. Hiç acelesi yokmuş gibi davranan bu insanların yüzlerinde, zamanın yavaş aktığı Anadolu topraklarının huzuru vardır. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Öykülemeden yararlanılmıştır. B) Karşıt anlamlı sözcükler kullanılmıştır. C) Doğadan doğaya aktarmaya başvurulmuştur. D) Somutlamaya yer verilmiştir. E) Özel isimlerden yararlanılmıştır. 15. İdeallerinin kurbanı bir adam olan emekli öğretmen Nazım ile türkü söylemek sevdasıyla acıların ortasına düşmüş bir kadının hayatını kesiştiren "Gönül Yarası" adlı filmi seyrettim geçen hafta. Filmde kadın, hastalıklı bir sevda ile kendisine tutkun eski kocasından kaçıyor. Türkülere sarılıyor, türkü söyleyince mutlu oluyor, unutuyor acılarını. Adam, hayallerinin önünde açtığı uçurumlarda kayboluyor. Birbirlerine tutunup yaşamın kıyısında bir yol arıyorlar. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Öyküleme B) Benzetme C) Örnekleme D) Karşılaştırma E) Tartışma 16. Çoğu kimse için sıradan, gündelik zaruretlerden biri olan uyku, yıllarını yarım yamalak kestirmelerle geçiren biri için, öncelik sıralamasında en değerli varlıkla, yâr ile aynı sırayı paylaşıyor. Bir meçhul şairin, hoş bir espri ile dillendirdiği ve hasret duyulan ikili olan "yâr ve uyku", şüphesiz bu şairin düzenli bir yaşama ve aile ortamına duyduğu hasretin sembollerinden başka bir şey değildi. Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Örneklemeye başvurulmuştur. B) Karşılaştırmadan yararlanılmıştır. C) Yineleme (ikileme) kullanılmıştır. D) Nitelik bildiren sözcükler vardır. E) Öznel nitelik taşıyan cümlelere yer verilmiştir. 17. Öğretmenlerin sahip olmaları gereken davranışlar geçmişten günümüze öğretmen yetiştirme çalışmalarının geleneksel konularından biri olmuştur. Öğretmenliğin bir bilim mi, sanat mı olduğu farklı çevreler tarafından uzun zamandır tartışılmaktadır. Her iki görüş de taraftar bulmaktadır. Öğretmenliği sanat olarak görenlere göre, öğretmenlikte yetenek, sevgi, yaratıcılık ve ilham gibi nitelikler önem kazanmaktadır. Öğretmenliği bilim olarak görenlere göre ise bilgi ve beceri önem kazanmaktadır. Bu parçanın anlatımında aşağıda verilenlerin hangisinden yararlanılmıştır? A) Benzetme B) Tanık gösterme C) Karşılaştırma D) Örneklendirme E) Tanımlama 18. Yusuf Ziya Ortaç şiire aruzla başladı. Ziya Gö-kalp'in etkisiyle hece ölçüsünü benimsedi, bu türün başarılı örneklerini verdi. "Hecenin Beş Şairi"nden biri olarak ünlendi. Şiirleri Türk Yurdu, Servet-i Fünun ve Büyük Mecmua'da yayımlandı. Akbaba dergisinde akıcı bir dille, rahat okunur bir tarzda yazdığı fıkralarında siyasal mizahın özgün örneklerini verdi. Şiir ve gülmece yazılarının yanı sıra roman, öykü ve oyunlar da yazdı. Yukarıdaki paragrafın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir? A) Açıklama B) Betimleme C) Tartışma D) Öyküleme E) Karşılaştırma 19. Bir, İstanbul Boğazı'nın kıyısınca dizilmiş, o küçücük, zarif vapur iskelelerine, bir de Anadolu'nun kuş uçmaz kervan geçmez yalnız ve terk edilmiş bozkırlarına serpilmiş tren istasyonlarına bakar bakar doyamam. Mütevazı mimarilerine, küçük, tertemiz ve şık yapılarına ve sakin, huzurlu atmosferlerine aldanıp insanın buralarda yerleşip kalıveresi gelir. Vapur iskeleleri, gölgesini denizin mavisine düşürmüş, eski zamanların hatıralarına dala çıka nazlı bir kuğu gibi bekler beni. Tren istasyonları ise mimarileri, insanların hayatında işgal ettikleri anlam ve bu mekanlarda yaşayanların öyküleriyle adamakıllı dokunaklı bir yer edinmiştir bende. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisinden yararlanılmamıştır? A) Kişileştirmeden B) Öykülemeden C) Betimlemeden D) Benzetmeden E) Örneklemeden 20. Aşağıdakilerden hangisi, anlatımda başvurulan yöntem bakımından diğerlerinden farklıdır? A) Yaratma; yeni, güzel bir eser ortaya çıkarma değildir de nedir? B) Sanat sadece içinde yaşadığımız çağın olaylarını anlatmaz, öyle olsaydı tarihten hiçbir farkı kalmazdı. C) Hemen tüm öykülerinde Anadolu insanını, onların yaşadığı sorunları ele aldı bu yazarımız. D) Şiir, hiç şüphesiz sadece küçük mutlulukları, güzellikleri anlatacak değildir; onun daha büyük hedefleri olmalıdır. E) İstediğiniz sonuçlar yönünde ne kadar emek verirseniz hiç kuşkusuz bu sonuçları elde etme şansınız o kadar artacaktır. 21. Yeni bir fikirle eski fikirler arasındaki benzerlik çok az da olsa, "aynısı işte" damgasını vurmamız doğal bir eğilimdir adeta. Zaten bu yüzden yeniliklere gereken dikkat gösterilmiyor. Halbuki her türlü aşırılıktan kaçarak, soğukkanlılıkla yeni fikirleri değerlendirmek, zihindeki taş gibi paradigmaları biraz ufalamak daha mantıklı değil mi? Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır? A) Tartışma B) öyküleme C) Betimleme D) Karşılaştırma E) Açıklama 22. Zekanın yeterli olduğu görüşü, eğitim sistemimizdeki handikaplardan biridir. Zeki olanlara yardım etmeye gerek duymayan, onlara nasıl düşünülmesi gerektiğini öğretmeyen insanlar, parlak olmayan öğrencilere de hiçbir şey öğrenemeyeceği peşin hükmüyle onları da düşünme kabiliyetinden mahrum etmişlerdir. Halbuki düşünmeyi bilen; fakat parlak gözükmeyen bir öğrenci, dehâ derecesinde zekâya sahip olan; fakat düşünme kabiliyeti gelişmemiş bir öğrenciden, hayatta çok daha başarılı olabilir. Zira hayat, bilenlerden çok anlayan ve anladığını eyleme döken insanlara gülümser. Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangileri ağır basmaktadır? A) Öyküleme - betimleme B) Benzetme - tartışma C) Tanık gösterme - tanımlama D) Örnekleme - açıklama E) Tartışma - karşılaştırma 23. Bir işin erbabı olmak hiç de sanıldığı kadar kolay değildir; hele hele şair olmak, kanaatimce en zor iştir. Öyle üç beş şiir yazmakla, birkaç kitap çıkarmakla olacak bir iş değildir şair olmak. Belli başlı özellikleri şahsiyetimizde bulundurmadan, ilk başta da dil ve kelimeler üzerinde çalışma azmine sahip olmadan şair olamayız; olsak olsak kimse alınmasın ama müteşair oluruz. Yukarıdaki paragrafın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir? A) Açıklama B) Betimleme C) Tartışma D) Öyküleme E) Karşılaştırma |
Anlatım Biçimleri - Test 2
ANLATIM BİÇİMLERİ - Test 2