1.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) II. ve IV. E) III. ve IV. 2. Aşağıdakilerden hangisi "O bir yazar olarak kahramanlarının kendi isteklerine göre nefes almasına bile izin vermez." cümlesine anlamca en yakındır? A)Anlatımda duygularına yer vermekten olabildiğince kaçınır. B)Romanlarında, karakterlerin dizginlerini elinde tutar her zaman. C)Onun kahramanları "İki kere iki dört eder." mantığına göre davranır. D)Yapıtlarında kendi düşüncesini çok açık bir şekilde dile getirir. E)Her hikâyesinde hayatın sıradanlığına direnen kahramanları, objektif bir bakış açısıyla anlatır. 3. (I) Sanatın en temel özelliği göreceli olmasıdır. (II) Sanat yapıtı kişiden kişiye değişen yargılar içerir. (III) Ayrıca sanat eseri kişiyi zihinsel bir ayrım yapmaya yöneltir. (IV) Dünyaya bakan gözlerimizin önüne farklı şeyler seren pencereler açıverir. (V) Bize tabiatın gizli kalmış yanlarını çarpıcı bir biçimde gösterir. Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi anlamca birbirine en yakındır? A) I. ve ll. B) II. ve III. C) II. ve IV. D) III. ve IV. E) IV. ve V. 4. Yurtiçi, yurtdışı, kent içi, kentler arası, kısa ya da uzun gezilerde rastladığımız insan seli, kendimizi dünyanın merkeziymiş gibi görmemizi engeller. Aşağıdakilerden hangisi anlamca bu cümleye en yakındır? A) Yolculuk bir bakıma insanın kendine dönmesi, ben niçin varım sorusuna yanıt aramasıdır. B) Yolculuklarda karşılaştığımız insan sayısı arttıkça dünya bizimle başlar, bizimle biter düşüncesinden uzaklaşırız. C) Kendimizi dünyanın merkezinde görme mantığından ancak yapacağımız uzun yolculuklar sayesinde kurtuluruz. D) Dünyaya ve insanlara açık olduğumuzda hayatın bizimle başlayıp bittiği yanılgısına düşmemiz kaçınılmazdır. E) Ne kadar çok gezersek o kadar farklı ülkeler, insanlarla karşılaşır, dünyanın anlamı üzerinde daha doğru yargılar oluştururuz. 5. Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir "hayıflanma" söz konusudur? A) Umudum, bitmez pınardı, yazık ki bitti Gençliğim deli dolu esen rüzgârdı, geçip gitti B) Belki de kendini bağışlamıyorsundur Benim hiç bilmediğim şeylerden ötürü C) Bir gün gemimiz parçalanıp kaldı kenarda Misafiriz o günden beri zümrüt kayalarda D) Dalgalar her gün bir başka kıyıya atar beni Duyarım yosunların benim için ağladıklarını E) Neydi o sarhoşluklar, dünyaya boş vermeler O bir başka mevsimdi, bir ilkbahardı gönlümde 6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde koşul gerçekleşse de istenen sonuca ulaşılamayacağı anlamı vardır? A)Olanların hepsini ona anlatsam da bana inanmaz. B)Sanatta başarıya, ancak gerçeği dile getirince ulaşırız. C)Yarın geri vermek üzere sana bir miktar borç verebilirim. D)Kişi, denemeden bir şeyin doğru olup olmadığını anlayamaz. E)Seni gördükçe o güzel günleri tekrar hatırlıyorum. 7. (I) Zeigler, hızlı yürüyerek uzun kuyruklu maymunların bulunduğu bölüme geldi. (II) Maymunlar ona: "Şeker versene arkadaş!" diye seslendiler. (III) Yanında şeker göremeyince maymunlar, Ziegler'e içerledi. (IV) Aç gezenin aç kalfası lakabını yakıştırdılar kendisine. (V) Dudaklarını aralayıp çirkin dişlerini ona gösterdiler. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde "doğrudan anlatım"a yer verilmiştir? A)l. B)ll. C) III. D) IV. E) V. 8. (I) Okul arkadaşları sık sık ona takılır, sataşırlardı. (II) Ama o, hiç kızmadığı, hemen hiçbir şeyden alınmadığı için kaygısız, oldukça mutlu yaşayıp giderdi. (III) Yaşıtlarında bulamadığı, ama yine de vazgeçemediği arkadaşlığı, yakınlığı oyuncaklarına verirdi. (IV) Babasını erken yaşta kaybetmişti ve ona ait hiçbir hatıra yoktu zihninde. (V) Annesi de onun başka türlü olmasını sağlamak için didinip dururdu. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde "amaç" söz konusudur? A)l. B) II. C)lll. D) IV. E)V. 9. (I) Şiir, iç evrelerin dışa taşmasıdır. (II) Duygularla sarmalanmış gerçeklerin ruh bulmasıdır şiir. (III) Asırlar boyu acı çeken insanın duygu-larını yansıtan hep şiir olmuştur. (IV) Ayrı bir söylem, ayrı bir biçim oluşmuş her şiirin dizesinde. (V) İnsanlar şiirle yaşamış aşklarını, şiirle anlatmış. Yukarıda numaralanmış yerlerden hangilerinde bir "tanımlama" yapılmıştır? A) I. ve II. B) I. ve III. C) II. ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V. 10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "karşısındaki kişiye duyulan bir güvensizlik" söz konusudur? A) Geçen yıl yaptığı bazı uygulamalar yüzünden, bu işte de ona göz kulak olmamız gerekiyor. B) Kârı da zararı da kardeşçe paylaşırsanız birlikteliğiniz bir ortaklık olur. C) Çok büyük acılara mal olsa da evini terk etmeyi göze almıştı. D) Toplantıda olumsuz bir karar çıkacağını herkes gibi ben de düşünmüştüm. E) Bundan sonra soğuk havalarda kazak giymeyi unutmazsan iyi olur. 11. (I) O, özel yaşamında da gazeteciliğinde de hiçbir olaya düpedüz iki kere dört eder ölçüsüyle bakmadı. (II) Aynı olayı ya da objeyi tek yönlü görenleri hep küçümsedi. (III) Çünkü o, her objeyi 360 değişik açıdan görebilen bir makineydi adeta. (IV) Onu dinlediğimizde, yazılarını okuduğumuzda ilk tepkiniz şaşkınlık olurdu. (V) Bu şaşkınlığınız daha sonra yerini hayranlıkla karışık bir beğeniye bırakırdı. Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisinde "benzetme" ye başvurulmuştur? A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V. 12. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde "beklenmezlik" anlamı vardır? A) Hani, verdiğin sözleri yerine getirirdin sen? B) Sokağa çıktıktan beş dakika sonra onu görüvermez miyim? C) Bilgisayar ne kadar pahalıydı değil mi? D) Yazdığım kitabı beğenir mi acaba? E) Gül, dikensiz olur mu hiç? 13. (I) Daha çok müzisyen kimliğiyle tanıdığımız Teoman, senaryosunu yazıp yönettiği ve başrolünü oynadığı "Balans ve Manevra" ile karşımızda. (II) Teoman, filmde hayatındaki tüm olumsuzlukları, küçük yaşta terk edilmiş olmasına bağlayan Timur karakterini oynuyor. (III) Teoman'ın bu hikâyeyi ticari kaygılar olmadan içinden geldiği gibi "beyaz perde"ye yansıttığı açıkça ortada. (IV) "Balans ve Manevra" baştan sona, olması gerektiği gibi ilerleyen, kurallara bire bir uyan bir film değil. (V) Bu yüzden izleyicinin dikkatini fazlasıyla çekiyor. (VI) Sinemada kalıplardan hoşlanmayanlar, özgün bir film izlemek isteyenler, aradıklarını "Balans ve Manevra"da bulacaklar. Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi kendinden sonraki cümlenin gerekçesidir? A) I. B)ll. C)lll. D) IV. E) V. 14. (I) Gazetelere inanacak olursak, pek yakında insanlık, ihtiyarlık denen dertten kurtulup ebedî gençliğin iksirini bulacak! (II) Onu da bir şekilde başardık mı, bu yeryüzü cennetinde genç ve güzel insanlar olarak kedersiz, tasasız bir ömür süreceğiz. (III) Açıktan böyle yazmıyor gazeteler; ama her gün bıkmadan, usanmadan verdikleri haberlerle tastamam bunları demek istiyorlar. (IV) Haklarını yemeyelim; açtıkları kocaman köşelerde, sağlıklı bir yaşam ve uzun bir ömür için neler yapmamız gerektiğini uzmanlarına uzun uzun anlattırıyorlar. (V) Tabii bu tavsiyeleri yerine getirebilmek için işimizi gücümüzü bırakıp elimizde sağlıklı yaşam kılavuzu, bütün günümüzü diyetisyenlerde, spor salonlarında geçirmemiz gerekiyor. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde, gazetelerin bir düşünceyi dolaylı olarak ileri sürdüklerinden söz edilmektedir? A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V. 15. Gençlere edebiyat yoluyla birtakım değerleri öğretmek, benimsetmek düşüncesi son zamanlarda yeni çıkan birçok romanda kendini gösteriyor. (I) Edebiyatın ne olduğundan, gerçek edebiyat ürünlerinden adamakıllı uzak olan bu anlayış sahiplerinin, "öğretici roman" sözünden anladıkları, sadece ululuğa erme öyküleriyle sınırlı. (II) Henüz okuma serüveninin başında olan gençlere, bu anlayış kadar hiçbir düşman güç zarar veremez. (III) Seri biçimde üretilen kitaplardan bazılarını, bütün sabrımı toplayarak, kabaran midemi yatıştırmaya çalışarak şöyle bir karıştırıyorum; değişen hiçbir şey yok. (IV) Hatta bu yeniler daha kötü, daha acemi; konu bayağı, kurgu yok, Türkçe rezalet. (V) Bütünüyle sıradan sokak dili kullanılıyor bu tür romanlarda. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde söz konusu romanların, özellikle okumaya yeni başlayanlara zararının olacağından söz edilmektedir? A) I. B)ll. C)lll. D) IV. E)V. 16. (I) Dört gündür, büyük bir titizlikle hazırlanmış "Hatıra-ı Uhuvvet" adlı kitabı doya doya okuyorum. (II) Bahattin Öztünay'ın çok emek verilmiş bu çalışmasını bir enerji şirketi desteklemiş. (III) Bunun sonucunda ortaya içeriği zengin, muhteşem bir eser çıkmış. (IV) Kitapta 1946'dan 1950'ye portre fotoğrafları incelenmiş, taranmış. (V) Kapağıyla, baskıyla, sunum yazılarıyla epeyce uğraşılmış bir çalışma sunulmuş meraklılara. Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisinde bir "beğeni" söz konusu değildir? A) I. B)ll. C) III. D) IV. E)V. 17. (I) İlk romanı "Fahim Bey ve Biz" eleştirmenler tarafından "Akıcı bir dil ve yetkin bir üslupla kaleme alınmış." diye değerlendirildi. (II) Romanlarında Rumelihisarı, Büyükada, Çamlıca üçgeninde varlıklı, gününü gün eden, sorumsuz insanların yaşamlarını yansıttı. (III) Bu çevrelerin dışındaki yaşamı basit ve aşağı buldu. (IV) Kahramanlarının hepsini dengesiz, gariplikleri olan, içine kapanık, başarısız ve hayalleriyle avunan kişiler olarak kurguladı. (V) Olaylardan çok kahramanlarının duygu ve düşüncelerine öncelik verdi. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde "karşılaştırma" yapılmıştır? A) I. B)ll. C) III. D) IV. E)V. 18. (I) İlk romanı "Mahur Beste" 1944'te "Ülkü Dergisinde yayımlandı. (II) Osmanlı Devleti'nin son döneminde seçkin bir çevrenin yaşayışını sergileyen bu romanın ardından, kendi yaşamından da izler taşıyan "Huzur" 1949'da basıldı. (III) Huzur, hem bir aşk hem de Tanpınar'ın İstanbul'a olan derin sevgisinin romanıdır. (IV) Estetik anlayışını, kültür birikimini ve geçmiş kültürlere yaslanan yaşam felsefesini yansıttığı bu kitap Tanpınar'ın en yetkin romanı sayılır. (V) Roman, Mümtaz ile Nuran'ın aşkı çerçevesinde Doğu ile Batı, eski ile yeni geçmişin değerleriyle var olan değerlerin doğurduğu çatışmayı irdeler. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde içerikten söz edilmemiştir? A) I. B) II. C)lll. D) IV. E)V. 19. Şair kalbinin sınırları, çok geniştir. (I) Orada yalnız kendi değil, kendinden başkaları da yaşar. (II) Onu hep kendinden bahseder görünce aldanmayınız. (III) Hayal ettiği benlik, liflerini ve dokularını başkalarının muhabbet ve nefretlerinden örmüştür. (IV) Nefret ve kin de şiddetli bir alaka değil midir? Şair, başkalarına en çok alaka duyan insan sayılmaz mı? (V) Şu halde cemiyetten en çok kaçan bir şair bile cemiyete en yakın insandır. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinde bir "çıkarım" söz konusudur? A) I. B)ll. C)lll. D) IV. E)V. 20. Aşağıdaki ikili dizelerden hangisinde düşsel öğelere yer verilmemiştir? A) İçenler sihirli pınarlarından Şöyle bir silkinir, ceylan olurlar B) Tarihin dilinden düşmez bu destan Nehirler gazidir, dağlar kahraman C) Şimdi yurdumun dağlarında güneş Kurtlara kuşlara gülümser D) Kara taştır Kayseri'nin evleri Erciyes kararır, ak ak bakışır E) Adana'da gün ağarmak üzere İstasyon öyle tenha öyle sessiz 21. (I) Beyaz perde sayesinde hayatımıza üç yıl önce giren yeşil, pis, anlayışsız; ama sevgi dolu dev Shrek, Prenses Fiona'yı hapsedildiği kuleden kurtarıp muradına ermişti. (II) Biz de onlar ermiş muradına, biz dönelim köhne ve kokuşmuş dünyamıza, demiştik. (III) Ama biz köhne dünyamıza dönerken bir şeyler oldu, dönemedik. (IV) Eski ve yeni masallarla gerçeğin enfes bir karışımı olan film, kendine yakışır güzellikle "Shrek 2" ile yeniden karşımıza çıktı. (V) Shrek ve Fiona bu kez, evliliklerini halka onaylatmanın mutluluğunu yaşıyorlardı. Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde sadece olumlu ifadelere yer verilmiştir? A) I. ve ll. B)l. ve V. C) II. ve III. D) III. ve IV. E) IV. ve V. 22. Türk milleti, kelimelerini bir mücevher gibi işleme sanatını yalnız Türkçe kelimelere değil, Türkçeleşmiş kelimelere de uygulayarak onları da çok anlamlı kelimeler halinde millileştirmiştir. Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır? A) Türk milleti, kelimeleri, kullandığı dilde güzelleştirirken Türkçe kelimelerin yanında başka dillerden geçen kelimelere de kendi ulusal mührünü vurmuştur. B) Türk milleti, başka dillere verdiği kelimelerde bile kendi diline ait güzellikleri yansıtma yolunu bulabilmiştir. C) Türk milleti, kelimelerde bir ses güzelliği oluşturma işini Türkçe kelimelerden başka kelimelere uygulamakta aceleci davranmamıştır, D) Türk milleti, dünya milletleri arasında dilini güzel bir biçime getirme çabası yönüyle en başarılı topluluktur. E) Türk milleti, kullandığı kelimelerin, anlam zenginliğine sahip olması için önemli çabalar sarf etmiştir. 23. lonesco, "absürd" piyesler yazardı; günlük hayatımızda rastlayamayacağımız "saçmalıklar" olurdu sahnede. (I) İnsanlar, bu şaşırtıcı oyunlardan tuhaf, anlaşılmaz bir zevk alırlardı. (ll) Sonra işin sırrını keşfettiler: Hayatın içinde cevabını bulamadıkları bu saçmalıkların, toplumun ve siyasetin karmaşık yapısını yansıttığını gördüler. (III) Bazı toplumlar, tam da onun "Gergedan" piyesinde anlattığı gibi ortak bir gerge-danlaşma yaşıyorlardı. (IV) Bazen de siyaset onun "Gelinlik Kız" piyesindeki gibi şaşırtıcı görüntü kaymalarına uğruyordu. (V) "Gelinlik Kız" oyununda sahnede iki kişi konuşurlar, biri sürekli "gelinlik kızından" söz eder. Sonunda "Kızım geldi." der ve içeri bıyıklı bir adam girer. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinden itibaren, söylenenlere örnek verilmeye başlanmıştır? A) I. B) II. C) III. D) IV. E)V. 24. Aşağıdaki cümlelerden hangisinde "eşitlik" söz konusu değildir? A) Bir elmayı yarı yarıya bölüştüler. B) Çalışanlara ikişer gün izin verdiler. C) Başarılı öğrenciyi bir saatle ödüllendirdiler. D) Odaların her biri altı metre genişliğindeydi. E) Öğrencilerin her birine birer kitap hediye ettiler. |
Cümle Yorumu - Test 2
CÜMLE YORUMU - Test 2