1. Maymunun biri ağacın tepesinden, ırmağa ağ atan balıkçıları izlemektedir. Balıkçılar, ağlarını atıp giderler. Maymun ağaçtan iner, yerdeki ağlardan birini alıp tıpkı balıkçılar gibi ırmağa atmaya kalkışır. Fakat eli ayağına dolaşır ve ağlara takılır. Bağırarak balıkçılardan yardım ister, "Yalvarırım kurtarın beni!" diye bağırır. Ama tüm çabaları nafiledir. Takıldığı ağla birlikte suların derinliklerinde kaybolup gider. Bu paragrafta asıl anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Başkasını kıskanmak kişiyi başarıya götürmez. B) Sonradan şikâyet edeceğimiz işleri yapmaya kalkışmamalıyız. C) Cahil kişi, haddini bilmediği için sıkıntılarla karşılaşır. D) Bilmediği bir işe, kalkışanların sonu hüsrandır. E) Akıllı kişi, tehlikeli işler yapmaktan korkmalıdır. 2. Belki de hayat sadece bir masal! Masalla gerçeği ayıran nedir ki? Masallarda anlatılanlar ne ölçüde gerçek dışıdır? O gaddar padişahın olmadığını, güzeller güzeli kızını vermek için damat adaylarına olmadık hünerler göstermelerini, imkânsızı imkânlı kılmalarını istemediğini, Keloğlan'ın da aklıyla bu imkânsızlıkları gerçekleştirmediğini kim iddia edebilir? Tüm masallar gerçeklerden beslenir. Masala acı bir yemeğin sosu diyebiliriz. Daha kolay hazmedilsin, tadı hafiflesin diye eklenen ve hayatın oyuncu yönünü biraz olsun parlatıp onu cazip, katlanabilir hale getiren bir sos. Bu parçada masallarla ilgili anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Gerçeklerle iç içe olup onlardan beslenmesi B) İnsanlara hayatın sıkıntılarını, acılarını unutturması C) Zamanla, olağanüstü nitelikte olaylarla süslenmesi D) İnandırıcı olmaktan uzak olması E) Padişahlar gibi önemli insanların yaşamını anlatması 3. Şimdi Taksim ilk Yardım Hastanesi'nde Kulak Burun Boğaz klinik şefi olan Doktor İsmail Kürekçi yaklaşık on beş yıl önce bir yıllık eğitim için Japonya'ya gitmişti, geldiğinde Japonya'dan çok söz etti. Japonya'yı ve Japonları anlata anlata bitiremiyordu; tıp alanında da çok ileri olduklarını anlatıyordu. O zengin ülkenin insanlarının evlerini anlatırken şaşkınlığı gözlerinden okunuyordu. Japonya'da en büyük evin kırk metrekare olduğunu ve evlerdeki mobilyaların bizlerdeki gibi şaşalı olmadığını söylüyordu. Şimdi Japonya'nın bu kadar kısa sürede nasıl geliştiğini daha iyi anlıyorum. Bu parçaya göre Japonya'nın kısa sürede gelişmesinin nedeni aşağıdakilerden hangisi olabilir? A) Her insanın özveriyle çalışarak ülkenin gelişmesi için uğraşması B) Zenginliklerini kendilerinin daha rahat yaşamaları için değil, ülkenin daha çabuk kalkınması için kullanmaları C) Modern yaşamdan habersiz bir şekilde yaşamaları D) Diğer milletlerden daha zeki olmaları E) Bulundukları ülkenin jeopolitik konumunun gelişmelerine elverişli olması 4. Kimi yazarların kitaplarını okuyorum. O kadar güze! konular seçmişler ki... Ben bir kitapta önce konu güzelliği ararım. Bir kitabın önce konusu güzel olsun derim. Yine elime bir kitap aldım ve başladım okumaya. O da ne! Daha ilk sayfalarda yazım yanlışları, anlatım bozuklukları var. Bunlara gülümsedim. Yazarın gözünden kaçmış olabileceğini düşündüm. Ama ileriki sayfalarda da gördüm ki bu yanlışlar devam ediyor. O anda kapadım kitabı. Artık belli şeyler hakkında düşüncelerim değişmişti. Bir kitapta içeriğin güzelliğinden çok onun anlatılış biçimi güzel olmalı, diye düşündüm. Bu parçada okuyucunun vurgulamak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) Konunun seçildiği dönemin önemli olduğu B) Bir kitabı okumayı yarıda bırakmanın yanlış bir davranış olduğu C) Gördüğümüz her yanlışta yazarı suçlamamamız gerektiği D) Kitap neyi anlatırsa anlatsın, nasıl anlatığının daha önemli olduğu E) Yazarların yalnızca gerçekleri anlatması gerektiği 5. Yaşamda kendimi iyi hissettiğim anları hiç unutmadım, o anlar benim için çok özeldi. Kendimi iyi hissettiğim anların hepsinin bir nedeni vardı. Bazen sevgili, bazen bir yelkenli, bazen tepesi karlı bir dağ, bazen bir çiçek, bazen yağmur, bazen rüzgâr o kadar çok şey vardı ki aslında, hiçbirisi benim değildi; ama hepsi benim gibiydi, benim için çok özeldi, sevinçleri onlardan alır onlarla mutlu olurdum. Kendimi iyi hissetmek için mutlaka bir şeyler bulurdum çevremde. Doğadaki her şey sanki benim için yaratılmıştı o anlarda. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) Mutlu olmak için kendimizi her zaman iyi hissetmeliyiz. B) Mutlu olduğumuz anları unutmak hiç de kolay değildir. C) Mutlu olmak, içinde bulunduğumuz küçük güzellikleri görmekle mümkün olabilir. D) Sahiplenmek duygusu, insanın kendisini kötü hissetmesine neden olur. E) Mutluluğu çok uzaklarda aramak yanlıştır. 6. Teknoloji, tüm insanların beklediği şeydi. Teknoloji yaşamımıza girecek ve hepimizin yaşamı değişecekti. Artık yazılarımızı elle değil bilgisayarla yazacaktık. Yazdığımız yazıları onlarca klasöre değil, çok az yer kaplayan disketlere koyacaktık. Yeni robotlar üretecek ve insanların yaptığı her şeyi onlara yaptıracaktık. Evet yaptık. İnsanlık, teknolojinin bize sunduğu tüm meyvelerden yararlandı. Fakat bize cazip görünen bu teknolojinin hiç hesaba katmadığımız bir yanı vardı. Bunu da II. Dünya Savaşı'nda herkes gördü. Bu sözleri söyleyen kişi aşağıdakilerden hangisinden yakınmaktadır? A) Teknolojinin geri kalmış ülkelerde yeterince anlaşılamadığından B) II. Dünya Savaşı'nda birçok ülkenin çöktüğünden C) Teknolojinin, yıkıcı etkilerini de beraberinde getirdiğinden D) Teknolojinin insan psikolojisini olumsuz etkilediğinden E) Teknolojinin insanları tembelleştirdiğinden 7. Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın Kulaklarım komşuların ayak sesinde Varsın yine bir yudum su veren olmasın Baş ucumda biri bana "Su yok!" desin de Bu dörtlüğün teması aşağıdakilerden hangisidir? A) Ayrılık acısı B) Yalnızlık C) Geçmişe duyulan özlem D) Çaresizlik E) Pişmanlık 8. Ne yazık ki büyük şehirlerde yaşayan çocuklar çok şansız. Çünkü büyük çoğunluğu eriği ağaçta değil manavda görüyor. Bırakın ayva ağacına çıkmayı, dut ağacı neye benziyor bilmiyorlar. Bir tanecik gül koparayım derken, bahçe çitine sarılmış sarmaşık gülünü devirmenin korkusuyla kaçmanın nasıl bir duygu olduğunu hiç bilmeyecekler. Acaba kaç tanesi gölgeli, serin bahçede tulumbadan buz gibi soğuk su çekip ayaklarını yıkamıştır? Bir çiçeğin tomurcuk açmasının doğurduğu o büyüleyici atmosferi hangisi yaşamıştır? Bütün bunları yaşayamamak ne hazin bir durum onlar için! Yukarıdaki parçaya göre şehirde yaşayan çocukların şansız olmasının nedeni aşağıdakilerden hangisidir? A) Tabiat güzelliklerinden habersiz yetişmeleri B) Doğal yollarla değil suni yollarla beslenmeleri C) Köy hayatından haberdar olmamaları D) Meyve ve sebzeleri tam olarak tanımamaları E) Apartmanlarda yaşamak zorunda kalmaları 9. Geçmişte, ilan edilmemiş klasiklerimiz vardı. Geniş kitleler bu metinleri okur, okuma bilmeyenler toplu okumalarla bu eserlerin dünyasına nüfuz ederlerdi. Halkın okudukları ile aydınların okudukları bazen farklılaşabilirdi. Buna rağmen Anadolu'nun ücra bir kasabasında Fuzulî divanını ezbere bilen esnafa rastlayabilirdiniz. Son örneklerine bizler yetiştik. Bizim nesil de iyi kötü ortak eserler okumuştu. Fakat günümüzde ortak eserler, klasik eserler diye bir şey kalmadı. Yukarıdaki parçada yazarın asıl yakındığı durum aşağıdakilerden hangisidir? A) Günümüz gençliğinin klasik eserleri yeterince okumaması B) Toplumun ortak zevkini yansıtan klasiklerin bulunmaması C) Aydınlarımızın halkın sorunlarına duyarsız kalması D) Klasik eserleri okuyup ezbere bilen çok az kişi olması E) Dildeki bozulmadan dolayı halkın klasikleri anlayamaması 10. Şiirde hareketsizlik mi? Çokça duydum. Bunu dile getirenler hep şiirde hareketsizliği yaratanlardır. Hareketsizlik değil de hantallaşma diyelim bugünkü duruma. Hareket yok, her şey bildik sırayla, rutin bir halde devam ediyor. Şiirde, en azından kendi şiirlerinde yenilik ortaya koyan yaşlı, orta ve genç kuşaktan bazı isimler var elbette. Bir patlama olacaksa, bunu onlar yaratacaktır. Diğerleri, dergilere yığılanlar, elenecektir. Ben zamanın gücüne inanırım. Yukarıdaki parçada yazar aşağıdaki sorulardan hangisine cevap vermiş olabilir? A) Bugünkü şiirimizde bir durağanlaşma olduğunu düşünüyor musunuz? B) Günümüz şiirini bize değerlendirir misiniz? C) Şiirde yenilik olmaması şiire zarar verir mi? D) Şiirimizin geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz? E) Şiirde hareketsizlik olduğunu söyleyenler hakkında ne düşünüyorsunuz? 11. Yazarken hiçbir şey beni etkilemez. Bilgisayarda yazarım. Hafta sonları kendi evimde, hafta arası artık seksen üç yaşında olan annemin evinde yazarım. Annem yaşlılığından dolayı istemeden de olsa son derece dikkat dağıtacak olaylara neden oluyor; ama ben hiç etkilenmiyorum. Şu anda sürekli olarak ilaç torbasını karıştırıyor, gazeteleri hışırdatıyor; ama ben yine sadece yazdıklarımla ilgiliyim. Belki de çok çocuklu bir ailede yaşayıp çoğunlukla yatılı okullara gittiğim içindir bu rahatlık. Böyle söyleyen biri aşağıdaki sorulardan hangisine cevap vermiş olabilir? A) Çocukluğunuzda yaşadıklarınız yazarken sizi etkiler mi? B) Eserlerinizi genelde nerede yazarsınız? C) Yazarken çevrenizden olumsuz yönde etkilenir misiniz? D) Yazılarınızda yaşadıklarınızı yansıtır mısınız? E) Yazı yazarken sıkıldığınız zamanlar olur mu? 12. Yanımda her zaman mutlaka sevimli defter, birkaç çeşit de kalem bulunur. Evden çıkıp yola düştüğüm andan itibaren hafızamın havuzunda sayısız yazı konusu birbiriyle yarışıp oynaşmaya başlar. Hatta kimisi yazılır da. Gittiğim her yerde, düğünde, dernekte, misafirlikte, yemekte, gezmekte kendimle konuşmaya kafamın içinde habire yazılar kurmaya daldığım olur. Bu yüzden olacak, sık sık çevremle ilgilenmediğim, insanların sorularını duymadığım, bunun onlara değer vermediğim şeklinde anlaşılabileceği yönünde tespit ve uyarılarla karşılaşırım. Böyle söyleyen biri aşağıdakilerin hangisiyle nitelendirilebilir? A) Durup dinlenmeden yazılar kaleme alan B) Sürekli zihninde yazı yazmayı tasarlayan C) Yazdıklarıyla sonraki kuşaklara örnek olan D) Tutarlı olmaya yazılarında önem veren E) Her zaman yazabilecek bir ortam bulabilen 13. Gülümseyin. Öyle samimi ve sıcak olun ki her sıktığınız ele ruhunuzu da katın. Düşmanlarınızı düşünerek zaman kaybetmeyin. Korkuya kapılıp hedef değiştirmeyin. Aklınızı hedefinizde yoğunlaştırın. Güçlü ve faydalı düşüncesini zihninizde yaşattıkça gerçekten de öyle olmaya başladığınızı göreceksiniz. Siz ısrar ettikçe fırsatlar çıkacaktır. Cesur, açıkgöz ve neşeli olun. Kalbiniz neye bağlanırsa varlığınız onun mahiyetine bürünür. Hedefinizi doğru tespit edin ki başarı yolunda kimse sizi engelleyemesin. Böyle diyen kişinin anlatmak istediği aşağıdakilerden hangisidir? A) Çevresiyle iyi ilişkiler kuran insanların çok sevileceği B) Kendine inanan, cesur, hedefine kitlenen kararlı ve olumlu insanın başarılı olacağı C) İnsanların sorunlara farklı çözümler üretebileceği D) Cesaret, atılganlık ve samimiyetin insanlar için çok da gerekli olmadığı E) İnsanın sözü ve özü bir olmazsa toplumla uyum sorunu yaşayacağı 14. Gittiğim yüzlerce davetten birinde karşılaştığım bir kadın, çok seyahat ettiğimi bildiğinden kendisine gördüğüm ülkeleri anlatmamı rica etti. Tam söze başlayacakken kocası ile birlikte Afrika'dan döndüklerini söyleyince heyecanlandım. Afrika'yı hiç görmediğimi, çok merak ettiğimi öğrenince bana tam bir saat Afrika'yı anlattı. Bu süre de benim seyahatlerime hiç dönmedi. Benim gördüğüm ülkeler artık onu ilgilendirmiyordu. Onun aradığı dikkatli ve samimi bir dinleyiciydi. Onu da bulmuştu. Bu parçada asıl vurgulanmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsanların dinlemekten çok konuşmayı sevdiği B) Her insanın yaşadıklarını başkalarına anlatması gerektiği C) Konuşmaktan çok dinlemeyi seven insanların sevileceği D) Bazı kişilerin çok gereksiz yere karşısındakini üzdüğü E) Bilenin de bilmeyenin de lüzumlu lüzumsuz fikirlerini söylediği 15. Bir gülümsemenin insana hiçbir masrafı yoktur. Bu kadar basit sermaye ile elde edeceğiniz kazançlar ise büyük olabilir. Kısacık bir ana sığan gülümseme bir hafızada ömür boyu yaşayabilir. Hiç kimse gülümsemenin getireceği faydaları reddedecek kadar zengin değildir. Hiç kimse de gülümsediği için fakir düşmez. Gülümseme korkaklara güç, kederlilere neşe, hastalara sıhhat verir. Gülümseme yorgunları dinlendirir. Onu satın alamazsınız, dilenemezsiniz, çalamazsınız; ancak birisi size gönül rızası ile verebilir. İçten gelmeyen bir gülümsemenin de kimseye faydası olamaz. Size gülümsemeyen birine rastlarsanız siz gülümsemenizi esirgemeyiniz. Çünkü gülümsemeye en çok ihtiyacı olanlar gülümsemeyenlerdir. Bu parçada gülümsemenin önemini anlatan kişinin niteliği aşağıdakilerden hangisidir? A) Hayatı seven, hayata gülümseyen, iyilik duygusu taşıyan B) Yalan bilmeyen, yardımlaşmayı seven C) Öğüt veren, insanları kandırmayı sevmeyen D) Çok tecrübeli, bazen hayata iyimser bazen de kötümser bakan E) Söz dinleyen, iyi iletişim kurabilen 16. İnsan dünyanın en zengin içerikli varlığıdır. Şimdiye kadar hiçbir ilim, insan gerçeğini tam olarak verememiştir. İnsanoğlunun en iyi ifadesi olan sanat eseri de insan gibi karışık, derin, anlaşılması güç unsurlarla doludur. Sanat eseri, insanın bu zenginliğini gösterebildiği oranda değer kazanır. Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir? A) İnsan, anlaşılması en zor olan varlıktır. B) Sanat, insanı anlatabildiği ölçüde anlam kazanır. C) İlim, insanı anlatmaya yetmez. D) İnsanı, ancak iyi sanat eserleri anlatabilir. E) İlim ve sanat birbirinden farklı iki olgudur. |
Paragrafta Ana Düşünce - Test 2
PARAGRAFTA ANA DÜŞÜNCE - Test 2