ÂŞIK ELESKER
Bu olaydan sarsılan Elesger saz çalmaya, söz koşmaya başladı. Babası onu 16 yaşında Kizılvenkli Aşık Ali'ye uşak verdi. Elesker aşıklık sanatının sırlarını üstadı Ali'den öğrendi. Azerbaycan aşık kültürünü araştıranlardan Hümmet Elizade, onların 'üstad-çırak' münasibetleri konusunda şunları yazar: "Aşık Elesker, üstadı Aşık Alı ile düğün, nişan meclislerine gittiğinde bazen onun dediklerine kulak asmaz, kendi şiirlerini okurmuş. Elesker'in bu hareketi üstadının hoşuna gitmezmiş, bu hareketten vazgeçmesi için ona nasihatler edermiş. Bir gün yine büyük bir düğün meclisinde üstadla çırak arasında bir sürtüşme olur. Aşık Ali'nin sözü Elesker'e dokunur, Elesger öfkelenir. Üstadı ile atışmayı kafaya koyar. Meclis iki tarafa ayrılır. Bir taraf Aşık Ali'yi, o biri taraf Elesker'i müdafaa eder. Üstad-çırak biri biri ile ters düşer, aralarından çok "herbe-zorbalar, üstadnameler, di-vaniler, teenisler ve dudakdeymezler" gelip geçer. Nihayet Elesker açıkça ve şimdiye kadar hiçbir aşık tarafinden karşılığı söylenemeyen "A yağa-yağa" teenisini söyler. Aşık Ali, Aşık Elesker'e cevap veremez; meclisi bırakıp gider. Bu hadiseden sonra Elesker, üstadından ayrılır, müstakil bir sanatkâr gibi aşıklığa başlar. Elesker, üstadını bağlaması neticesinde geniş kitle arasında daha büyük şöhret kazanır. Yakın ve uzak yerlerden çok çırak Elesker'in yanına gelir." 19. yy. ortalarına doğru artık Aşık Elesker bütün Kafkasya'da tanınan bir âşık oldu. Tiflis'de Rusça yayınlanan "Kavkaz" gazetesi 1851 yılında ondan, olağanüstü sesi, saz çalma mahareti ve söz koşma kabiliyeti olan bir sanatkâr olarak söz eder. Sevgilisi Sehinbanı'dan zorla ayrı bırakıldıktan sonra, Aşık Elesker 40 yaşına kadar bekâr kalmış, 1862 yılında, Kelbecer'in Yanşak köyünden olan Anahanım'la evlenmiştir. Elesker'in oğlu Aşık Talib de üstad bir aşık olarak tanınmıştır. Elesker, aşık şiirinin bütün türlerini kapsayan zengin bir miras bırakıp gitmiştir. Hayatta olduğu donemde hiçbir kitabı yayınlanmadığından, şiirlerinin büyük bir kısmı kaybolmuştur. Şiirlerinin büyük kısmı sözlü gelenekte devam ettiği için onlar da yazıya alınmamış, zaman geçtikçe unutulmuş, hafızalardan silinmiştir. 1918 yılında Ermenistan'da iktidara gelen Taşnaklar, Azerbaycan Türkleri'ne karşı bir soykırıma başlayınca, Aşık Elesker, ailesi ile birlikte göçüp Azerbaycan'ın Terter bölgesine yerleşmiştir. Burada bir müddet değirmencilik yapmış ve ihtiyar çağlarında yazdığı şiirlerinin birinde kendi durumundan acı acı şikayetlenerek şöyle demiştir: Dad senin elinden çerx-i kecmedar, Üreyimdeyüz dermansız yaram var, Âşıq deyirmançı, ağa çarvadar, Serraf gelsin bu bazarı dolaşırı. Aşık Elesker 1921 yılında durumu nisbeten düzelince yeniden doğduğu köye, Ağkilse'ye dönmüş, lâkin yaşlılık ve hastalık yüzünden artık saz çalıp söz koşamamıştir. 1926 yılı Mart ayının 7 sinde tahminen 106 yaşında Ağkilse köyünde vefat etmiş, burada da defnedilmiştir. 1988 yılında Basarkeçer bölgesi Türk halkının Ermeniler tarafından göçe zorlanması ile buradaki Türkler yeniden topraklarını terketmişlerdir. Aşık Elesker'in Ağkilse köyündeki mezarına da hakaret eden Ermeniler buradaki birçok Türk-müslüman abidesi gibi, bu mezarı da yok etmişlerdir. Elesger'in Türkiye'de bilinen ve söylenen güzel bir şiiri: Çerşenbe gününde,çeşme başında Göynüm bir ala göz hanıma düşdü Attı müjgan ohun keçdi sinemden Cadu gamzeleri ganıma düşdü İşaret eyledim halımı bildi Gördüm hem gözeldi hem ehl-i dildi Yüzünü buladı gözünnen güldü Gülende gadası canıma düşdü Elesgerem her elmden halıyam Dedim sen dertlisen men yaralıyam Dedi nişanlıyam, özge malıyam Sındı gol ganadım yanıma üşdü Eserleri * Aşık Elesger Eserleri. Toplayanı ve tertib edeni Hümmet Alizade, Bakı, 1934, 1935, 1937, 1963. * Aşık Elesger. Toplayanı ve tertib edeni İslam Elesgerov. C. I-II, Bakı, 1971 * Azerbaycan Aşıqları ve El Şairleri, Cl, Bakı, 1987. |