Anadolu Selçuklu
Devleti, Anadolu’ya göçlerin yoğunlaştığı 1048 tarihli Pasinler ve 1071 tarihli
Malazgirt zaferlerinin hemen ardından 1075’te Kutalmışoğlu Süleyman Şah
tarafından kurulmuştu. İznik’te kurulan devletin merkezi sonradan Konya’ya
taşınmıştır. 1176’da İkinci Kılıçarslan önderliğindeki Selçuklu ordusunun
Miryakefalon’da Bizans ordusunu mağlup etmesiyle Türklerin Anadolu’dan
atılamayacağı da kesin olarak kanıtlanmış oldu. 1243’te İkinci Gıyâseddîn Keyküsrev
önderliğindeki Selçuklu ordusunun Anadolu’yu istilâ eden Moğollar karşısında
Kösedağ’da yapılan savaşı kaybetmesi ise devletin dağılma sürecine girmesine
sebep olmuştur. Nihayet 1308’de İkinci Mes‘ûd’un ölümüyle birlikte Anadolu
Selçuklu Devleti de tarihe karışmıştır. Büyük Selçuklu Devletinin devamı niteliğindeki Anadolu Selçuklu Devletinden sonraki ‘Beylikler Dönemi’nde gerçekleştirilen kültürel ve edebî faaliyetlerin en çok dikkat çeken yönü Türkçenin ağırlık kazanmış olmasıdır. Arapça ve Farsça konusunda yeterli donanıma ve birikime sahip olmayan Türk beyleri, şair ve yazarları Türkçe yazmaya teşvik etmiştir. Böylece siyasî bakımdan Anadolu Türkleri için sancılı bir geçiş dönemi anlamına gelen beylikler dönemi, Türkçenin tarihi gelişimi içinde önemli bir yer edinmiştir. Anadolu Selçuklu Devletinin tamamen tarihe karıştığı 1308’de henüz kurulmuş olan Osmanoğulları, bu tarihten sonra kuruluş sürecini hızlı bir şekilde tamamlamıştır. Önce Rumeli merkezli fetihlerle gelişmesini sürdüren Osmanoğulları, daha sonra Anadolu’da da birliği sağlamayı başarmış; 1402 tarihli Ankara savaşındaki yenilgiye rağmen, kısa sürede toparlanmıştır. Selçuklu Devletinin yıkılışının ardından geçen yaklaşık iki yüzyıl sonra Anadolu ve Rumeli, Osmanlı Devleti sayesinde tamamen Türk egemenliği altına girmiştir. Bu arada Anadolu ve Rumeli’de huzur ve refah ortamı iyice gelişmiş; kültürel, sanatsal, dinî ve ilmî faaliyetler için her türlü uygun ortam hazır hale gelmiştir. |
Selçuklu Sonrası Anadolu
SELÇUKLU SONRASI ANADOLU