Arama Sonuçları
Boş arama ile 692 sonuç bulundu
- Aralık Ayı Edebiyat Ajandası
1 ARALIK 1884: Yahya Kemal (Beyatlı) doğdu.1895: Friedrich Engels öldü.1942: Rüştü Onur öldü.1971: Gazeteci Hüseyin Avni Şanda (d. 1902) öldü. Kemal Ahmet’in romanı Sokakta Harp Var’ı yayımlamıştı. 2 ARALIK 1888: “Vatan Şairi” Namık Kemal öldü. Yıllar sonra, Kurtuluş Savaşı’nda cepheye giden bir subay, şairin Bolayır’daki mezarının taşına “Namık Kemal, senin vatanını kurtarmaya gidiyorum” diye yazacaktı. 1943: Güven Turan doğdu. 1994: Orhan Şaik Gökyay öldü. 3 ARALIK 1894: Robert Louis Stevenson öldü. 1932: Türk Dili Tetkik Cemiyeti’nin (Türk Dil Kurumu) ilk başkanı, dilci Samih Rifat öldü. Oktay Rifat’ın babasıydı (mimar, fotoğrafçı ve yazar Samih Rifat’ın da dedesi). 4 ARALIK 1795: Thomas Carlyle doğdu. 1875: Rainer Maria Rilke, Prag’da doğdu. 1945: Sabiha ve Zekeriya Sertel’in sahibi olduğu Tan gazetesi ve matbaası basıldı: “…sokaklarda sürünen kâğıt bobinleri…” (Oktay Akbal) 1967: Fazıl Ahmet Aykaç öldü. 5 ARALIK 1870: Baba Alexandre Dumas öldü. 6 ARALIK 1883: Halil Cibran, Lübnan’ın Beşiri şehrinde doğdu. 1933: ABD’de Yargıç John M. Woolsey, Ulysses’in müstehcen olmadığına karar verdi ve kitap üzerindeki basım yasağını kaldırdı. 1972: Orhan Veli’nin kardeşi, gazeteci ve mizah öyküleri yazarı Adnan Veli Kanık (Mapusane Çeşmesi) öldü. 7 ARALIK 1874: Hüseyin Cahit Yalçın doğdu. 1956: Reşat Nuri Güntekin Londra’da öldü. 1979: Cavit Orhan Tütengil bir suikast sonucu öldürüldü. 1993: Abidin Dino öldü. 8 ARALIK 65 (İÖ): Horatius doğdu. 1859: İngiliz şair Thomas De Quincey (Bir İngiliz Afyonkeşin İtirafları) öldü. 9 ARALIK 1608: İngiliz şair John Milton doğdu. 1916: Adnan Veli Kanık doğdu. 1997: Halkbilimci Aydın Oy öldü. 10 ARALIK 1901: İlk Nobel ödülleri verildi. “Edebiyat Nobel”i -Tevfik Fikret’in sevdiği, şiirlerini çevirdiği, şimdi unutulmuş- Fransız şair Sully Prudhomme’a verildi. 11 ARALIK 1856: Günlerden Perşembe’ydi. Moby Dick yazarı Herman Melville’in gemisi “İstanbul’a üç mil uzaklıkta, belki de daha yakın”, Marmara Denizi’nde demir attı. Fakat Melville, ancak ertesi gün öğleye doğru, yoğun sis kalktıktan sonra, İstanbul’u görebildi. İlk kez geldiği bu şehirde Beyoğlu’ndaki Hotel du Globe’da kaldı. 18 Aralık Perşembe günü Acadia vapuruna binerek İskenderiye’ye doğru yola çıktı; vapur İzmir’e de uğrayacaktı. 1953: Sedat Simavi öldü. Hürriyet gazetesinin kurucusu ve ilk konulu Türk filminin (Pençe) yönetmeniydi. 1975: Nihal Atsız öldü. 12 ARALIK 1821: Gustave Flaubert doğdu. 1916: Cemil Meriç, Antakya’da doğdu. 1935: Kitap kitabının yazarı Necip Asım Yazıksız öldü. 1945: Selim Nüzhet Gerçek öldü. 13 ARALIK 1784: Samuel Johnson öldü. 1797: Heinrich Heine doğdu. 1974: Yakup Kadri Karaosmanoğlu öldü. 1977: Oğuz Atay öldü. 1979: Behçet Necatigil öldü. 14 ARALIK 1971: Gazeteci Nusret Safâ Coşkun öldü. 1976: Gyula Németh öldü. 1977: Oğuz Atay öldü. 15 ARALIK 1815: Emma, Jane Austen’in 40. doğum gününden bir gün önce yayımlandı. 16 ARALIK 1775: Jane Austen doğdu. 1902: İspanyol şair Rafael Alberti, kendi sözleriyle “Cádiz Koyundaki limanlardan biri olan, Guadalete’nin, ya da Unutulmuşluğun NehriÕnin ağzında bulunan Puerto de Santa Maria” kentinde doğdu. 1956: Ercüment Ekrem Talû öldü. 17 ARALIK 1273: Mevlana Celaleddin-i Rumi Konya’da öldü. 18 ARALIK 1967: İsmail Hikmet Ertaylan öldü. 19 ARALIK 1848: Emily Brontë öldü. 1972: Ahmet Emin Yalman öldü. 1988: Niyazi Berkes öldü. 20 ARALIK 1915: Aziz Nesin doğdu. 1957: Kâtip Çelebi”nin 300. ölüm yılı dolayısıyla İstanbul’da bir tören yapıldı ve bir armağan kitap yayımlandı. 1992: Amerikalı şair Denise Levertov, Seattle’daki evinde öldü. Kuşağının en etkili şairleri arasında yer alan Levertov, 74 yaşındaydı. 21 ARALIK 1804: Benjamin Disraeli doğdu. 1840: Namık Kemal doğdu. 1940: Scott Fitzgerald (Muhteşem Gatsby) öldü. 1943: Esat Mahmut Karakurt öldü. 22 ARALIK 1880: George Eliot doğdu. 1981: Hikmet Dizdaroğlu öldü. 23 ARALIK 1931: “Eylül muharriri” Mehmet Rauf öldü. Bir aşk macerasını konu edinen bu psikolojik romandan, benzeri duygusal roman, öykü ve düzyazı şiirlerden kalan zamanda, devrinin porno romanı Bir Zambağın HikâyesiÕni de yazmıştı. 24 ARALIK 1822: Matthew Arnold doğdu. 1867: Tevfik Fikret doğdu. 1961: Tevfik Fikret’in Eyüp mezarlığında bulunan mezarı törenle Aşiyan’a taşındı. 25 ARALIK 1908: Yaşar Nabi Nayır doğdu. 1925: Naim Tirali doğdu. 26 ARALIK 1530: Babur Şah öldü. 1716: Thomas Gray doğdu. 27 ARALIK 1936: İstiklal Marşı’nın şairi Mehmet Akif Ersoy, Mısır’dan döndükten kısa bir süre sonra hastalanarak öldü. “Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın” demişti. 1942: Servet-i Fünun (1936’dan sonra Uyanış) dergisinin sahibi ve yayıncısı Ahmet İhsan Tokgöz öldü. 28 ARALIK 1912: “Hâce-i Evvel” Ahmet Mithat Efendi öldü. 1945: Theodore Dreiser öldü.
- Kasım Ayı Edebiyat Ajandası
1 KASIM 1787: Goethe Roma’ya, “Dünyanın bu büyük şehrine” ulaştı ve günlüğüne şöyle yazdı: “Babam Roma’ya ait manzaraları sofaya asmıştı. Şimdi aslını görüyorum.” 1871: Şair ve romancı Stephen Crane (Cesaret Madalyası) doğdu. 1928: “Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında 1353 Sayılı Kanun” yürürlüğe girdi. 1952: Mavi dergisi çıkmaya başladı. “Mavi” hareketinin merkezi olan dergi, 1954’ten sonra Son Mavi adıyla yayımlanacaktı. 1958: Yahya Kemal Beyatlı öldü. 2 KASIM 1927: ABD doğumlu şair T.S. Eliot, İngiliz uyrukluğuna kabul edildi. 1950: George Bernard Shaw, 94 yaşında, bir düşme sonucu oluşan komplikosayonlar yüzünden öldü. Son sözleri şu oldu: “Siz bir antika olarak beni yaşatmaya çalışıyorsunuz ama benim işim bitti, artık, öleceğim.” Her biri belli bir sesi temsil eden 42 harfli bir İngiliz alfabesi için mücadelesini vasiyetnamesinde de sürdürüyor, bu amaca yönelik araştırmalar için para bırakıyordu. 1959: Ionesco’nun Gergedan’ının dünya prömiyeri Almanya’nın Düsseldorf kentinde yapıldı. 3 KASIM 1500: Benvenuto Cellini doğdu. 1901: Yazar ve devlet adamı (De Gaulle’ün kültür bakanı) Andre Malraux doğdu. 1975: Yönetmen, şair ve yazar Pier Paolo Passolini öldürüldü. 4 KASIM 1838: Stendhal, Parma Manastırı’na başladı – yedi haftada bitirecekti. 1918: İngiliz şair Wilfred Owen, Ateşkes’ten bir hafta önce Fransa’da savaşta öldü. 25 yaşındaydı – şiirindeki gibi genç: “Sığır gibi ölenlerin nedir ölüm çanları? / Topların canavarca öfkesidir sadece.” (S.Ö.) 1968: Gazeteci Refi’ Cevad Ulunay (kısaca Ulunay) öldü. Mevlana’nın yirminci göbekten torunuydu. 1982: “Şeyhülmuharririn” Burhan Felek öldü. 1984: Ümit Yaşar Oğuzcan öldü. 5 KASIM 1930: İsveçli bir gazeteci, Sinclar Lewis’e telefon ederek kendisinin Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan ilk Amerikalı olduğunu bildirdi. Lewis bunun bir muziplik olduğunu düşündü ve adamın aksanıyla dalga geçmeye başladı. 6 KASIM 1880: 20. yüzyılın büyük romancılarından Robert Musil (Niteliksiz Adam) doğdu. Thomas Mann, ona “Ölümsüzlüğünden sizinki kadar emin olduğum bir başka Alman yazarı yok” diye yazmıştı. 7 KASIM 1958: Aka Gündüz öldü. 1963: Gazeteci Hakkı Süha Gezgin öldü. 8 KASIM 1674: İngiliz şair John Milton (Yitik Cennet) öldü. 1973: Faruk Nafiz Çamlıbel Samsun vapuruyla yaptığı bir deniz yolculuğunda Fethiye açıklarında öldü. 1979: Şair Nevzat Üstün öldü. 9 KASIM 1818: İvan Turgenyev doğdu. 1918: Guillaume Apollinaire, yakalandığı İspanyol gribinden kurtulamayarak otuz sekiz yaşında öldü. 1990: Kerim Korcan öldü. 10 KASIM / DÜNYA ÇOCUK KİTAPLARI HAFTASI 1891: Rimbaud (1854), Marsilya hastanesinde öldü. Birkaç gün önce sağ bacağı dizinden kesilmişti. 11 KASIM 1312: Mevlana’nın oğlu Sultan Veled öldü. Sadece bir tek Türkçe şiiri bilinen babasının tersine, bütün şiirlerini Türkçe yazmıştı. 1821: Dostoyevski doğdu. 1979: Halkbilimci İhsan Hınçer öldü. 1986: “Sürgünde Türk yazarı” Fahri Erdinç öldü. 12 KASIM 1915: Roland Barthes, Cherbourg’da doğdu. (Bu sırada Cherbourg Şemsiyeleri henüz çekilmemişti ama bunun Barthes’la bir ilgisi yok.) 1943: Öykücü Sadri Ertem öldü. 1996: Şair Nahit Ulvi Akgün öldü. 13 KASIM 1850: Robert Louis Stevenson (Define Adası) doğdu. 14 KASIM 1950: Orhan Veli Kanık öldü. 1971: Sanat tarihçisi Celal Esat Arseven öldü. 15 KASIM 1903: Ercümend Behzad Lâv İstanbul, Şehzadebaşı’nda doğdu. 1980: Halkbilim araştırmacısı Sedat Veyis Örnek öldü. 16 KASIM 1935: Celal Sahir Erozan öldü. 17 KASIM 1717: Jean Le Rond d’Alembert Paris’te doğdu. 1982: Suat Taşer öldü. 18 KASIM 1865: Mark Twain’in ilk kurmacası (“Calaveras County’nin Ünlü Sıçrayan Kurbağası”) Saturday Press’in son sayısında çıktı. (Daktilo kullanan ve editörün çalışabilmesi için yazılarını çift satır aralıklı yazan Mark Twain, Remington marka daktilosu için “Sağa sola mürekkep saçmıyor” diyordu.) 19 KASIM 1911: D.H. Lawrence zatürrie oldu ve öğretmenlikten istifa etti. 1981: Enver Gökçe öldü. 20 KASIM 1752: Thomas Chatterton doğdu. 21 KASIM 1694: Voltaire doğdu. 22 KASIM 1976: Sevgi Soysal öldü. 23 KASIM 1906: Sait Faik doğdu. 24 KASIM 1713: Laurence Sterne (Tristram Sterne, YKY) doğdu. 1870: Diyojen gazetesinin ilk sayısı çıktı. 25 KASIM 1970: Japon yazar Yukio Mişima (d. 1925), “Bereket Denizi” dörtlemesini bitirdikten birkaç saat sonra seppuku (harakiri) yaptı. 26 KASIM 1891: Sexus, Nexus ve Plexus’un yazarı Henry Miller doğdu. 27 KASIM 1819: Mütercim Asım öldü. Bilgin, tarihçi, şair, ama hepsinden önce dilciydi: Arapçadan Kamus’u, Farsçadan Burhan-ı Katı’yı çevirmiş, Tuhfe-i Asım adında Arapça-Türkçe manzum bir sözlük hazırlamıştı. “Mütercim Asım” adıyla tanınması, Kamus ve Burhan çevirilerinde kendi düşüncelerini “Mütercim der ki” diye başlayarak aktardığından olsa gerek. 28 KASIM 1628: John Bunyan (İnanlı’nın Yolculuğu) doğdu. 1757: William Blake doğdu. 1932: Abdullah Cevdet öldü. 1971: Ahmet Emin Yalman’a Devlet Kültür Armağanı verildi. 1995: Aziz Çalışlar öldü. 29 KASIM 1832: Louisa May Alcott doğdu. 1963: Reşit Rahmeti Arat öldü. 30 KASIM 1835: Mark Twain (Samuel Langhorne Clemens) doğdu. 1900: Oscar Wilde, uzun süredir yakınlık duyduğu Katolikliğe girdikten bir gün sonra, geçirdiği bir kulak hastalığının yol açtığı beyin iltihabı sonucu, Paris’te öldü. 1910: Kemal Tahir doğdu.
- Eylül Ayı Edebiyat Ajandası
1 EYLÜL 1875: “Tarzan”ın yaratıcısı Edgar Rice Burroughs doğdu. Kahramanından ondan çok başkalarının yararlanmasından şöyle yakınacaktı: “Ben şu … yangına hep söndükten sonra yetişenlerden biriyim.” 1904: Abdullah Cevdet (kendi yazışıyla “Abdullah Djevdet”), İçtihad’ın ilk sayısını çıkardı. Dergi Abdullah Cevdet’in ölümüne (28 Kasım 1932) kadar 358 sayı yayımlanacaktı. 2 EYLÜL 1907: Pertev Naili Boratav doğdu. 3 EYLÜL 1928: Gölge yazar “Hayalet Oğuz” (Oğuz Haluk Alplaçin) doğdu. 1962: e.e. cummings öldü. 4 EYLÜL 1768: Vikont François-René de Chateaubriand doğdu. 1935: Simone de Beauvoir, Shakespeare and Company’ye katıldı ve kitaplarının ABD’de basım haklarını altı yıllığına bu yayınevine verdi. 1990: Turan Dursun öldürüldü. 5 EYLÜL 1870: Sürgünden dönen Victor Hugo, Paris’te coşkuyla karşılandı. Sürgünde yazdığı iki romandan biri Sefiller’di. 1905: Arthur Koestler Budapeşte’de doğdu. 1921: ABD’nin Virginia eyaletinde Richmond Ticaret Odası, “Sinclair Lewis’in romanının sürdüğü lekeyi silmek için” Ana Cadde’nin adının değiştirilmesini istedi. 1957: Jack Kerouac öldü. 1993: Samim Kocagöz öldü. 6 EYLÜL 1869: Bambi’nin yazarı Felix Salten, Macaristan’da doğdu. 1890: Roi de Belges’in kaptanı Kongo Irmağı’nda tropik hummaya tutulunca, geminin yönetimi Joseph Conrad’a verildi: Conrad, Karanlığın Yüreği’ni bu günlerde edindiği deneyimle yazdı. 1982: Azra Erhat öldü. Eski Yunanca adların yazımında, onun Mitoloji Sözlüğü’nde uyguladığı biçimleri kullanıyoruz. 7 EYLÜL 1909: James Joyce, Nora Barnacle’a şöyle yazdı: “Şimdi, sevgili Nora’cığım, sana yazdığım her şeyi tekrar tekrar okumanı istiyorum. Kimi çirkin, ahlaksız ve hayvanca, kimi de saf, kutsal ve ruhsal; hepsi de bizzat benim.” 1911: Apollinaire, Mona Lisa’nın Louvre’dan sansasyonel bir şekilde çalınması olayının elebaşı olduğu kuşkusuyla hapse atıldı. Suçsuzluğu beş gün sonra kanıtlandı. 8 EYLÜL 1474: Çılgın Orlando’nun yazarı Ludovico Ariosto doğdu. 1873: Übü’nün yazarı Alfred Jarry doğdu. 1974: Celâl Sılay öldü. 9 EYLÜL 1828: Tolstoy doğdu. 1869: Abdullah Cevdet doğdu. 1904: James Joyce ve Oliver St. John Gogarty (Ulysses’in Buck Mulligan’ı), Dublin, Sandycove’daki Martello Kulesi’ne taşındılar. Bu kule, daha sonra Ulysses’in ilk bölümüne sahne olacaktı. 1908: Cesare Pavese doğdu. 1942: Tezer Özlü, geceyarısı (Simav’ın) “havuzlu, Arnavut kaldırımı döşeli küçük alanına bakan bir evde … doğdu” (Demir Özlü). Yaşamın Ucuna Yolculuk’ta izini sürdüğü Pavese’nin doğum gününde, onun intiharından yedi yıl önce. 1984: Yılmaz Güney öldü. Boynu Bükük Öldüler adlı romanıyla 1972 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazanmıştı. 10 EYLÜL 1886: Şair H.D. (Hilda Doolittle), Pennsylvania’da doğdu. 15’inde Ezra Pound’la aşk yaşayıp okulda başarısız olmasının ardından Avrupa’ya gidecek, Londra’da Bloomsbury grubuna katılacak ve “Imagiste” şairlerin en tanınmışı olacaktı. 11 EYLÜL 1862: Sürpriz finaller ustası öykücü O. Henry (William Sydney Porter) doğdu. 1885: D(avid) H(erbert) Lawrence doğdu. 12 EYLÜL 1846: Elizabeth Barrett (40) ile Robert Browning (34), Londra’da gizlice evlendiler. Wordsworth düşünceliydi: “Eh, umarım birbirlerini anlarlar – başka kimse anlamazdı.” (Öncesi için bkz. Ajanda: 20 Mayıs, kitap-lık, Sayı 41, Mayıs-Haziran 2000) 1977: Amerikalı “Confessional” şair Robert Lowell, New York havaalanından şehre gitmek için bindiği takside kalp krizinden öldü; son kitabını kutlamaya hazırlanıyordu. 13 EYLÜL 1592: Montaigne ünlü Denemeler’inin yeni baskısını hazırlarken öldü. 1871: Gazeteci Şinasi, Babıali yakınlarında hem matbaa hem ev olarak kullandığı bir odada, sözlüğünü tamamlamaya uğraşırken, yakalandığı beyin hastalığından kurtulamayarak öldü. 1970: Refik Ahmet Sevengil öldü. 14 EYLÜL 1321: Dante, İlahi Komedya’nın son bölümü “Cennet”i bitirdikten birkaç saat sonra, sıtmadan öldü. 56 yaşındaydı. 1852: Mohikanların Sonuncusu’nun yazarı James Fenimore Cooper öldü. 15 EYLÜL 1901: Kemalettin Kamu doğdu. 1914: Orhan Kemal doğdu. 1971: Baki Süha Ediboğlu öldü. 16 EYLÜL 1672: Amerikan kolonilerindeki ilk kadın şair Anne Bradstreet, 60 yaşına doğru, Massachusetts’te öldü. 17 EYLÜL 1975: Hayalet Oğuz öldü: “… Zaten hayalet olan gölge yazar Oğuz’un / Herhalde ölümü de kendinden rivayet …” (Can Yücel) 18 EYLÜL 1709: Samuel Johnson doğdu. 1917: Cesur Yeni Dünya’nın yazarı Aldous Huxley, Eton’da bir okula müdür oldu. Öğrencilerinden Eric Arthur Blair, George Orwell adıyla Hayvan Çiftliği’ni yazacaktı. 1919: Halide Edip Büyük Mecmua’nın “sermuharrir”i (yoksa “sermuharrire”si mi?) oldu. 19 EYLÜL 1911: 1983 Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi William Golding (Sineklerin Tanrısı) doğdu. 20 EYLÜL 1878: Şikago Mezbahaları’nın yazarı Upton Sinclair doğdu. 21 EYLÜL İÖ 19: Vergilius öldü. Aeneid’in yakılmasını istemiş, ama daha sonra bu isteğini vasiyetnamesinden çıkarmıştı. 1832: Ivanhoe’nun yazarı Sir Walter Scott öldü. 1932: Ahmet Rasim öldü. “Şiir Kıralı” Florinalı Nâzım, onun için “Ey çok sevimli, ince / İstanbul’un çocuğu! / Yaşamaktan bezince / Gökte aldın soluğu” diye başlayan bir ağıt yazdı: “… bu ağıt Türkçe’nin en büyük ustasına yazılan tek ağıttır. Üstelik Florinalı Nâzım bu şiirini hiçbir dergi ve gazetede yayınlatamadığı için, onu tarife üzerinden para ödeyerek bir büyük gazetenin ilan sayfasına koydurmuştur.” (Salâh Birsel) 1959: Ruşen Eşref Ünaydın öldü. 1975: Bedri Rahmi Eyuboğlu öldü. 22 EYLÜL 1890: Çingeneler’in yazarı Osman Cemal Kaygılı doğdu. 1926: James Joyce ve Thomas Wolfe, Waterloo’da savaş alanına düzenlenen bir turda aynı otobüsteydiler ama tanışmıyorlardı – ve tanışmadılar. 1945: “Yedigün Şairleri”nden İhsan Yücel -23 yıllık kısa yaşamında uğradığı haksızlıkların yol açtığı ya da en azından hızlandırdığı- iki ay süren ağır bir hastalık sonucunda öldü. “Yaşamak güzel şey doğrusu, / Yaşayacağım!…” dizeleriyle biten son şiirini hasta yatağında bir kâğıt parçası üzerine yazmış, ölümünden bir hafta önce de 12 yaşındaki kardeşi Tahsin’i alnından öperek ona: “Kendine iyi bak kardeşim, ailemizde bir tek sen kaldın…” demişti. Küçük Tahsin bu öğüdü tuttu: Romancı, öykücü ve bilim adamı -ve sıkı polemikçi- Tahsin Yücel oldu. 23 EYLÜL 1870: Carmen’in yazarı Prosper Mérimée öldü. 1933: Fransız yönetimindeki Antakya’da yayımlanan Yenigün gazetesinde, Antakya Sultanisi’nde okuyan 16 yaşında bir ortaokul öğrencisinin yazısı çıktı: “Geç Kalmış Bir Muhasebe”. Bu yazı, ilerde “Hayatını Türk irfanına adayan münzevi ve mütecessis bir fikir işçisi” olacak Cemil Meriç’in yayımlanan ilk yazısıydı. 1973: Neruda (Pablo Ricardo Neftali Reyes) öldü. Kendine takmaad olarak, hayran olduğu Çek yazar Jan Neruda’nın soyadını seçmişti. 24 EYLÜL 1896: F(rancis) Scott Fitzgerald doğdu. ABD ulusal marşının yazarı Francis Scott Key akrabasıydı; ilk adı ondan geliyordu. 1969: Manzum mizahi roman ve öyküleriyle tanınan şair Necdet Rüştü Efe öldü. Bir gün denize düşmüş, bir arkadaşı doğaçlama bir şiir söylemişti: “Necdet Rüştü / Denize düştü /Bütün balıklar / Ona gülüştü” 25 EYLÜL 1897: William Faulkner doğdu. 26 EYLÜL / DİL BAYRAMI 1888: T.S. Eliot (1948 Nobel Edebiyat Ödülü) doğdu. 1889: Martin Heidegger doğdu. 1940: Walter Benjamin öldü. 1955: Türk Dil Kurumu, her yıl Dil Bayramı’nda verilmek üzere 3500’er liralık bir Bilim, bir de Sanat ödülü koymuştu. İlk Bilim Ödülü’nü Abdülhak Hâmit Tarhan ile Gündüz Akıncı, Sanat Ödülü’nü de Yeşeren Otlar ile Cahit Külebi kazandı. 27 EYLÜL 1792: İngiliz karikatürist ve illüstratör George Cruikshank, Londra’da doğdu. Renkli gravürleri Dickens’ın Sketches of Boz’u başta olmak üzere pek çok kitabı canlandıracaktı. 28 EYLÜL 1909: Stephen Spender doğdu. 29 EYLÜL 1547: Cervantes doğdu. 1883: Celal Sahir Erozan doğdu. “Kadın şairi” diye tanınırdı; kızı Berin Nadi’nin tanıklığıyla: “Yukarı katta yatağı üzerinde hanım saçıyla yazılmış bir şiiri vardı. ‘Bütün hayatımı onlar verir de ben yaşarım / Kadınlar olmasaydı öksüz kalırdı eş’arım.’ “ 1928: “Yeni Türk Harfleri Marşı” yayımlandı. 30 EYLÜL 1207 (Bazı araştırmacılara göre 1182): Mevlana Celaleddin-i Rumi, Horasan’ın Belh şehrinde (bugün Afganistan’da) doğdu. 1598: Şair Edmund Spenser, Cork şerifliğine atandı. 1868: Louisa May Alcott’un Küçük Kadınlar’ının ilk cildi yayımlandı. 1924: Truman Capote (Streckfus Persons adıyla) doğdu. 1936: Sevgi Soysal doğdu. 1978: Ali Nihat Tarlan öldü.
- Ağustos Ayı Edebiyat Ajandası
1 AĞUSTOS 1819: Herman Melville (Moby Dick; Billy Budd) doğdu. 2 AĞUSTOS 1924: “Zenci Devriminin Tom Paine’i” James Baldwin, New York’ta Harlem Hastanesi’nde doğdu. Bir vaizin oğluydu; kendisi de yeni yetmeliğinde üç yıl gönüllü vaizlik yaptı, yaşadıkları yarı özyaşamöyküsel romanı Go Tell It on the Mountain’ın (Git Onu Dağda Anlat) temeli olacaktı. 3 AĞUSTOS 1887: Rupert Brooke doğdu. 1924: Denizin romancısı Joseph Conrad (Karanlığın Yüreği; Lord Jim; Nostromo) ani bir kalp krizi sonucu öldü. 4 AĞUSTOS 1792: İngiliz Romantik şair Percy Bysshe Shelley, Warnham, Sussex’te doğdu. 5 AĞUSTOS 1850: Guy de Maupassant doğdu. 1970: Oyun yazarı Sermet Çağan (Ayak Bacak Fabrikası) öldü. 1991: Orhan Hançerlioğlu öldü. 6 AĞUSTOS 1786: İskoç şair Robert Burns, Jean Armour’la zina ettiği için kilisede cemaat önünde “tekdir edildi”. Kefaret olarak evlenmeyi kabul etmek zorunda bırakıldı; Jean Armour Eylül’de ikiz doğurdu. 1809: Lord Alfred Tennyson doğdu. 1893: “İlk köy romanı” Karabibik’in yazarı Nabizade Nâzım öldü. 1982: Feridun Fazıl Tülbentçi öldü. 7 AĞUSTOS 1804: Şair, sanatçı ve mistik William Blake, William Hayley’ye şöyle yazdı: “Para benden kaçıyor… Kazanç asla eşiğimi geçmiyor.” 8 AĞUSTOS 1918: “Pardayanlar” dizisinin yazarı Michel Zevaco öldü. 1928: Edip Cansever doğdu. 1985: Abdülkadir Bulut öldü. 9 AĞUSTOS 1608: William Ostler, Blackfriars tiyatrosunu bir grup aktöre 21 yıllığına kiraladı. Grupta William Shakespeare de bulunuyordu. 1631: John Dryden doğdu. 10 AĞUSTOS 1912: Virginia Stephen, Leonard Woolf’la evlendi. 1955: Lise ikinci sınıf öğrencisi Yılmaz Pütün (Yılmaz Güney) ilk öyküsünü yazdı: “Yaprak ve Çiçek”. Öykü, aynı yılın Eylül ayında Adana’da, Kemal Film’in Bölge müdürü A. Mithat Konuklar’ın finanse ettiği Doruk dergisinin ilk sayısında yayımlandı. 11 AĞUSTOS 1597: Stratford-upon-Avon’daki kilisenin kütüğüne, William Shakespeare’in tek oğlu Hamnet’in 11 yaşında öldüğü kaydedildi. 12 AĞUSTOS 1827: William Blake (Masumiyet Şiirleri, Cennet ile Cehennemin Evliliği) öldü. 1955: Thomas Mann (Buddenbrook’lar; Lotte Weimar’da; Büyülü Dağ) Zürih’te 80 yaşında, günlüklerinin yirmi yıl boyunca açılmaması için talimat bırakarak öldü. 1999: Can Yücel (1926) öldü. Babası, oğlunun sözleriyle “çağın en güzel gözlü maarif müfettişi”, Hasan-Âli Yücel, “Eskiden Can’a Hasan- Âli’nin oğlu derlerdi, şimdi bana Can Yücel’in babası diyorlar” demişti. 13 AĞUSTOS 1422: İngiliz basımcı William Caxton, Kent’te doğdu. 14 AĞUSTOS 1773: James Boswell’ın karısı, kocası ile büyük dostu Dr. Samuel Johnson’ın ilişkisinden yakındı: “Bir adamın ayı güttüğünü çok gördüm ama, bir ayının adam güttüğünü hiç görmemiştim.” 1956: Şair, oyun yazarı ve tiyatro kuramcısı Bertolt Brecht, Doğu Berlin’de öldü. 1974: Nihad Sami Banarlı öldü. 15 AĞUSTOS 1673: Antoine Galland, İstanbul’da “üç muhtelif mevzudan bahseden Türkçe bir kitap” satın aldı: Mevzulardan birincisi Ebu Ali Sina ile Ebü’l-Hâris’in harikulâde ve mucizevî tarihleriydi. İkincisi Âdem’den Süleyman’a kadar reislerin ve peygamberlerin hayatlarının bir hulâsası idi. Üçüncüsü de Sultan Süleyman’ın İran’a karşı bir seferinin hikâyesidir ki, bu imparator bu sefer esnasında Van adlı bir kale almıştır.” 1785: Thomas De Quincey (Bir İngiliz Afyonkeşin İtirafları, 1822), Manchester’da doğdu. 1938: Romancı Ayla Kutlu Antakya’da doğdu. 1945: Romancı Mahmut Yesari öldü. 1949: Romancı, “ever-best-seller” Rüzgâr Gibi Geçti’nin yazarı Margaret Mitchell, Atlanta’da 48 yaşında öldü. Ölümüne bir taksinin çarpması sonucu aldığı yaralar yol açmıştı. 17 AĞUSTOS 1864: Hüseyin Rahmi Gürpınar doğdu. 1917: İngiliz şairler Wilfred Owen ve Siegfried Sassoon, Craiglockhart Savaş Hastanesi’nde tanıştılar. Kısa ama yoğun bir dostlukları olacaktı. 1968: Necmettin Halil Onan öldü. 18 AĞUSTOS 1515: Tacizade Cafer Çelebi öldü. 1850: Balzac, Paris’te Fortunee Sokağı’ndaki (bugün Balzac Sokağı) konağında öldü. 21 Ağustos’ta Pere-Lachaise Mezarlığı’na gömüldü. 1917: Tevfik Fikret, ölümünün ikinci yılı dolayısıyla, Aşiyan’da yapılan bir törenle anıldı. Törene katılanlar arasında Mustafa Kemal, Süleyman Nazif, Rıza Tevfik, İbrahim Alaattin (Gövsa) ve Tevfik Fikret’in bir süre Türkçe öğretmenliği yaptığı Robert College’in müdürü Dr. Gates de bulunuyordu. 1950: Cesare Pavese günlüğünün son satırlarını yazdı: “Sözler yok, eylem. Artık yazmayacağım.” 26 Ağustos günü de intihar etti. 1958: Vladimir Nabokov’un romanı Lolita ABD’de yayımlandı. 19 AĞUSTOS 1622: Fransız şair ve düşünür Blaise Pascal, Fransa’da Port Royale manastırında 39 yaşında öldü. 1915: Tevfik Fikret öldü. 1936: Federico Garcia Lorca, Franco kuvvetleri tarafından kurşuna dizildi. 20 AĞUSTOS 1890: Gotik öyküler yazarı, Edgar Allan Poe’nun yazınsal mirasçılarının en tanınmışı Howard Phillips Lovecraft, Providence, Rhode Island’da doğdu. 1937’de öldüğünde arkasında kitaplaşmamış elli bir öykü bıraktı; mektuplarının sayısıysa yüz bini aşıyordu. 1904: William Butler Yeats ve Lady Gregory, Dublin’de Abbey Tiyatrosu’nu kurdular. 1920: A.A. Milne’in oğlu ve babasının Winnie the Pooh kitaplarının “özne”si Christopher Robin Milne, Londra’da doğdu. Büyüdüğünde şöyle yakınacaktı: “Bana öyle geliyor ki . . . babam olduğu yere benim çocuk omuzlarıma tırmanarak çıktı.” 1979: Şair Ömer Faruk Toprak öldü. 21 AĞUSTOS 1762: Lady Mary Wortley Montague, Londra’da öldü. Elçilik göreviyle Türkiye’ye atanan kocasıyla birlikte geldiği İstanbul’da gördüklerini betimlediği ve sanat ve ahlak üzerine yargılarını dile getirdiği Türkiye Mektupları (1763) Voltaire ve Samuel Johnson’ın hayranlığını kazanmıştı. Türkiye’den İngiltere’ye götürdüğü sadece bu kitap değil: ülkesine çiçek hastalığını da taşıdı! 1972: Orhan Seyfi Orhon öldü. “Benim gönlüm bir kelebek” dizesiyle başlayan şiirine Nâzım Hikmet “Benim gönlüm bir kartaldır” diye başlayan bir şiirle cevap vermişti. 22 AĞUSTOS 1920: Bilimkurgu yazarı Isaac Asimov Rusya’da Petroviçi’de doğdu. 1985: Turgut Uyar öldü. Can Yücel’in sözleriyle “Şiirimizin en kızıl saçlı levendi”ydi. 23 AĞUSTOS 1896: Hammer Tarihi’nin çevirmeni Mehmed Atâ Bey’in oğlu Ali Nurullah Atâ doğdu: Haldun Taner’in chic buluşuyla “edebiyatımızın eserekli amcası” Nurullah Ataç. 24 AĞUSTOS 1456: Almanya’nın Mainz kentinde Gütenberg İncili’nin (aslında Gütenberg Kitabı Mukaddes’i) basımı tamamlandı. (İbrahim Müteferrika’nın Vankulu Lugati’ni basmasına daha 273 yıl vardı.) 1770: Genç İngiliz şairi Thomas Chatterton, Londra’da kaldığı tavanarasında arsenik içerek intihar etti. Henüz on yedi yaşındaydı; buna karşın, sözde “15. yüzyılda yaşamış Thomas Rowley adında bir keşiş”in ağzından yazdığı şiirlerle İngiliz edebiyat otoritelerini aldatabilmişti. Kendi şiirleriyle geldiği LondraÕda beklediği ilgiyi bulamadı ama Romantikler (Wordsworth, Keats, Shelley, Coleridge -hatta Poe) için doğuştan dehanın bir simgesi olacaktı. Fransız şair Alfred de Vigny, onun yaşamını temel alarak sanatsal yaratıcılık ve önündeki engeller üzerine bir oyun yazdı: Chatterton. Bu oyun, 1943’te Edip Köknel’in Türkçesiyle yayımlandı: Çatterton. 1847: Charlotte Brontë, Jane Eyre’i “Currer Bell” imzasıyla yayınevine gönderdi. 1899: Arjantinli şair, öykü ve deneme yazarı Jorge Luis Borges, Buenos Aires’te doğdu. 1922: Virginia Woolf (kendi yayınevi Hogarth Press’in basmayı reddettiği) Ulysses’in ilk altı bölümünü okuduktan sonra Lytton Strachey’ye şöyle yazdı: “Böyle saçmalık okumadım. . . . Tabii, 652’nci sayfada deha parlıyor olabilir ama şüphelerim var.” 25 AĞUSTOS 1776: İskoç filozof David Hume (İnsan Doğası üzerine Deneme), Edinburgh’da 65 yaşında öldü. 1883: Ralph Waldo Emerson, Cumberland’de Thomas Carlyle’ı buldu ve kendini akşam yemeğine davet ettirdi; böylece ömür boyu sürecek bir dostluk başladı. 1982: Abdülbaki Gölpınarlı öldü. Öldüğünde gazetelerde çıkan ölüm ilanını ölümünden birkaç gün önce kendisi hazırlamıştı. 26 AĞUSTOS 1880: Guillaume Apollinaire, Roma’da Polonyalı anababadan doğdu; asıl adı Wilhelm Apollinaris Kostrowitzki”ydi. 1904: İngiliz romancı ve oyun yazarı Christopher Isherwood (Tek Başına Bir Adam), Cheshire, Disely’de doğdu. 1931-34 arası BerlinÕde Sally Bowles”la yaşadıkları, Isherwood’a birkaç öykü ve I Am a Camera (Ben Bir Kamerayım) oyununu esinledi; bu oyun sonradan Cabaret adıyla müzikal oldu ve filme alındı. 1950: İtalyan şair, romancı ve öykücü Cesare Pavese (Yoldaş, Ay ve Şenlik Ateşleri) Torino’da bir otel odasında uyku ilacı içerek intihar etti. 1984: Amerikalı romancı ve öykücü Truman Capote (asıl adı Streckfus Persons), Los Angeles”ta öldü. 27 AĞUSTOS 1660: John Milton’un yazdığı kitaplar, Kral II. Charles’a saldırdığı için, Londra’da yakıldı. 1770: Georg Wilhelm Friedrich Hegel doğdu. 1871: Ayzenştayn’ın bitirmesi yapımcı tarafından engellenen, sonradan hemen hemen aynı senaryoyla Otto Preminger’nin filme aldığı An American Tragedy’nin (Bir Amerikan Trajedisi) yazarı Theodore Dreiser, Indiana, Terre Haute’ta (ABD) doğdu. 1923: D.H. LawrenceÕın Studies in Classic American Literature (Klasik Amerikan Edebiyatı Üstüne İncelemeler, YKY) New York’ta yayımlandı. 1930: Amerikalı gazeteci ve yorumcu H.L. Mencken (50), “Nasıl Koca Bulursunuz” konulu bir konferans verirken tanıştığı Sara Powell Haardt ile evlendi. 1937: Ali Ekrem Bolayır öldü. 1867’de doğmuştu, Servet-i Fünun şairlerinden ve Namık Kemal’in oğluydu. 1938: Robert Frost, bir deste kâğıdı ateşe atarak, Archibald MacLeish’in şiir dinletisini yarıda bıraktırdı. Neden: şair kıskançlığı! 28 AĞUSTOS 1749: Johann Wolfgang von Goethe, Franfurt-am-Main’da doğdu. 1929: Thomas Wolfe’un romanı Look Homeward, Angel’ın (Eve Doğru Bak Meleğim) yayına hazırlanması tamamlandı. Yazar, yapılan işi “bir file korse giydirmeye” benzetiyordu. 29 AĞUSTOS 1809: Amerikalı şair ve yazar Oliver Wendell Holmes (“Odalı Notilus”), Massachusetts, Cambridge’de doğdu. 1870: Arthur Rimbaud (16), Fransa’nın güneyindeki Charleville kasabasındaki evinden kaçıp, biletsiz trene bindi. Öğretmeni ve ilk destekçisi Georges Izambard, onu yakalayıp evine geri getirdi. Ancak genç Rimbaud on gün sonra yeniden kaçacak, Belçika’ya kadar yayan sürecek bu yolculuğunda ilk önemli şiirlerinden birkaçını yazacaktı. 1962: 88 yaşındaki şair Robert Frost, masraflarını ABD hükümetinin karşıladığı bir iyiniyet gezisi için SSCB’ye gitti. 30 AĞUSTOS 1797: Mary Shelley, Mary Wollstonecraft Godwin adıyla, Londra’da doğdu. Radikal filozof William Godwin ile feminist Mary Wollstonecraft’ın kızıydı, Romantik şair Percy Bysshe Shelley’nin karısı oldu, gotik roman Frankenstein’ı yazdı. 1904: Romancı Henry James (Washington Meydanı), 20 yıl dışarıda yaşadıktan sonra, bir ziyaret için Amerika’ya döndü. 31 AĞUSTOS 1688: John Bunyan (Pilgrim’s Progress [Hac Yolunda; İnanlının Yolculuğu]) Reading’den Londra’ya yağmur altında at sürdükten sonra, Holborn’da bir dostunun evinde öldü; 60 yaşındaydı. 1867: Charles Baudelaire, bir önceki yıl Belçika’daki bir konferans turunda geçirdiği felcin etkisiyle, Paris’te 46 yaşında öldü. 1873: Resmi Ahmet Efendi öldü. 1908: William Saroyan (Aram Derler Adıma), Türkiye’den göçme bir Ermeni ailesinin çocuğu olarak California, Fresno’da doğdu. 1946: John Hershey’in Hiroshima’sının (Hiroşima) tamamı The New Yorker dergisinde yayımlandı.
- Temmuz Ayı Edebiyat Ajandası
1 TEMMUZ 1804: Romancı (ve puro tiryakisi) George Sand (Amandine Aurore Lucie-Dupin) Paris’te doğdu. 1904: Kamus-ı Türkî, Kamusü”l-Âlâm ve Kamus-ı Fransevî yazarı Şemsettin Sami öldü. 1950: Yorgo Seferis, Ankara’da Yunanistan Büyükelçiliği’nde görevliyken, 1900’de doğduğu ve Birinci Dünya Savaşı’ndan beri göremediği İzmir’e geldi: “Hava kararırken yaklaşıyoruz İzmir’e. Bu meltem, kırların bu görünüşü ve bitkilerin kokusu: hepsi öylesine bildik. Sonra, yavaş yavaş şehrin kendisinin görüntüsü beliriyor kafamda. Belleğimde öylesine açık seçik, şimdi ise tanıyamayacağım kadar değişmiş. Tanrım, ne yapacağım?” 1955: Halide Edip Adıvar’ın kocası (ve Osmanlı Türklerinde İlim’in yazarı) Dr. Adnan Adıvar öldü. 2 TEMMUZ 1904: Anton (Pavloviç) Çehov öldü. 1961: Ernest Hemingway, Idaho, Ketchum’da 12 kalibrelik Richardson tüfeğini yere dayadı, namluyu ağızına soktu ve tetiği çekti. 1920’lerin Paris’ini anlattığı A Moveable Feast (Paris Bir Şenliktir) ölümünden sonra, 1964’te çıktı. 1980: Edebiyat tarihçisi Mehmet Behçet Yazar öldü. 3 TEMMUZ 1946: Muzaffer Tayyip Uslu öldü. 1972: Hasan Âli Ediz öldü. Yaptığı çevirilerle Rus klasiklerinin ülkemizde tanınmasına büyük katkıda bulunmuştu. 4 TEMMUZ 1804: Amerikalı romancı Nathaniel Hawthorne (Scarlet Letter [Kırmızı Damga])doğdu. Kısa öykü üzerine getirdiği ilkelerle Poe’yu da etkileyecekti. 1862: Matematik profesörü Charles Dodgson, aralarında on yaşındaki Alice Liddle’ın da bulunduğu üç küçük kızla gittiği piknikte Alice adında bir kızın başından geçenleri anlattı; Alice’in ısrarı üzerine bu öyküyü yazdı. Sonradan Dodgson, Lewis Carroll oldu; öykü de Alice in Wonderland (Alice Harikalar Diyarında). 5 TEMMUZ 1880: George Bernard Shaw, yazar olmak için, Edison Telefon Şirketi’ndeki işinden ayrıldı – 24 yaşındaydı. 1995: Aziz Nesin öldü. Çatalca’da kendi kurduğu Aziz Nesin Vakfı’nın bahçesine gömülmesini ve mezarının yerinin gizli tutulmasını vasiyet etti. Vasiyeti yerine getirildi. 6 TEMMUZ 1535: Orlando Furioso’nun (Çılgın Orlando) şairi Ludovico Ariosto öldü. 1934: Gazetelerden: “Harry Gold adında, ender kitap hırsızlarıyla çalışan bir Ôhırsızlık mal satıcısı’, New York Halk Kütüphanesi’nden çalınmış bir Poe kitabını almaktan suçlu bulundu. Kitaba 3000 dolar değer biçildi. Bay Gold, Sing-Sing’de 1-2 yıl hapse mahkûm edildi.” 1971: Yayıncı Fahir Onger öldü. 7 TEMMUZ 1852: Sherlock Holmes’un sadık dostu Dr. John Watson’ın geleneksel doğum günü. Holmes’un yaratıcısı Sir Arthur Conan Doyle da 1930’un 7 Temmuz günü öldü. 1975: Reşat Ekrem Koçu öldü. 1993: Rıfat Ilgaz öldü. 8 TEMMUZ 1621: La Fontaine doğdu. 1822: Percy Bysshe Shelley, 29 yaşındayken, İtalya’da La Spezia yakınlarında boğuldu. 18 Temmuz günü Viareggio yakınlarında karaya vuran cesedi, 16 Ağustos günü Lord Byron, James Leigh Hunt ve Trelawney tarafından kumsalda yakıldı. Külleri 7 Aralık günü Roma’daki Protestan Mezarlığına gömüldü. Karısı (Frankenstein yazarı) Mary Shelley, şairin kalbini ipek bir “kefen”e sararak ölene kadar yanında taşıdı. 1981: Romancı (Kerkenez) ve E Yayınları’nın kurucusu Cengiz Tuncer öldü. 9 TEMMUZ 1764: Gotik romanın ilk ve en büyük adlarından, Otranto Castle’ın (Otranto Şatosu) yazarı Ann Radcliffe doğdu. 1842: Nathaniel Hawthorne ve yeni evlendiği karısı, Massachusets, Concorde’a taşındılar ve orada Thoreau’nun kazıp bellediği hazır bir bahçe buldular. 1948: Öykücü Şiir Erkök (Yılmaz), Ankara’da doğdu. 10 TEMMUZ 1871: Marcel Proust, Auteuil’de doğdu. 1992: “Yedi Meşaleciler”in sonuncusu, şair, eleştirmen ve edebiyat tarihçisi Cevdet Kudret öldü. 1991’de Varlık dergisinin 1000. sayısı için düzenlenen gecede “En sona ben kaldım; arkadaşlarım birer birer gittiler. Yaşadığıma seviniyorum ama tek kaldığıma üzülüyorum” demişti. 11 TEMMUZ 1754: İngiliz hekim, hayırsever, edebiyatçı ve yayıncı Thomas Bowdler (ö. 1825), Bath yakınlarında doğdu. 1818’de Shakespeare’i “aile içinde yüksek sesle okunmaya uygun olmayan” kısımları keserek yayımladı (The Family Shakespeare [Aile için Shakespeare]), böylece edebiyat metinlerini ayıklamak anlamına gelen “bowdlerleştirme” deyiminin doğmasına yol açtı. 1974: 1951 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi İsveçli romancı Par Lagerkvist, Stockholm’de öldü. 1978: Eleştirmen ve çevirmen Bedrettin Cömert öldürüldü. 12 TEMMUZ 1536: Deliliğe Övgü’nün yazarı Desiderius Erasmus, İsviçre’de 69 yaşında öldü. Öncelikleri şöyleydi: “Biraz param olduğunda kitap alırım; para artarsa da yiyecek ve giyecek.” 13 TEMMUZ 1914: D.H. Lawrence, 1913 Martında tanıştığı Frieda Weekley ile Londra’da evlendi. 1934: Nijeryalı şair, oyun yazarı ve denemeci Wole Soyinka, Abeokuta’da doğdu. 1959: Ekrem Reşit Rey öldü. 1986: Öykü ve roman yazarı Mehmet Seyda öldü. 14 TEMMUZ 1904: Yiddiş öykü ve roman yazarı Isaac Bashevis Singer, Polonya’da Radzymin’de doğdu. 1978’de Nobel Edebiyat Ödülü’nü alacaktı. 1995: Roman, öykü ve deneme yazarı, çevirmen (D.H. Lawrence’tan çevirdiği Ölen Adam’la 1963 Türk Dil Kurumu Çeviri Ödülü’nü kazanmıştı) Bilge Karasu (d. 1930, İstanbul) öldü. Ölümünden sonra yayımlanmasını vasiyet ettiği son kitabı Altı Ay Bir Güz, 1996’da çıktı. 15 TEMMUZ 1908: Jean Cocteau’nun (18) ilk şiiri “Les Facades” (Fasadlar), Paris’te çıkan Je Sais Tout (Her Şeyi Biliyorum) dergisinde yayımlandı. 1919: Iris Murdoch, Dublin’de doğdu. 1933: Yaşar Nabi (Nayır) Varlık’ın ilk sayısını çıkardı. Çok güç koşullarda, hatta askerdeyken bile çıkarmayı sürdürdüğü Varlık, Temmuz 2001 sayısında 68 yılı ve 1125 sayıyı geride bırakmış olacak. 1977: Romancı Esat Mahmut Karakurt öldü. 16 TEMMUZ 1951: J.D. Salinger’ın kült romanı The Catcher in the Rye (Adnan Benk: Gönülçelen; Coşkun Yerli: Çavdar Tarlasında Çocuklar), Little, Brown & Company tarafından yayımlandı. 17 TEMMUZ 1790: Adam Smith öldü. 1889: Avukat ve polisiye yazarı Erle Stanley Gardner, Massachusets, Malden’de doğdu. Sayısı yüzü geçen romanlarının çoğunun kahramanı olan korkusuz avukat Perry Mason’ın serüvenleri filmlere ve televizyon dizilerine konu olacaktı. 1961: Vasfi Mahir Kocatürk öldü. 18 TEMMUZ 1811: William Makepeace Thackeray doğdu. 1965: Refik Halit Karay (Memleket Hikâyeleri; Gurbet Hikâyeleri) öldü. 19 TEMMUZ 1876: Hollanda Sömürge Ordusu’nun yeni askeri Arthur Rimbaud, Sunda Takımadaları’na vardı – ve hiç vakit geçirmeden askerden firar etti! 1965: J.D. Salinger’ın yeni öyküsü “Hapworth, 16, 1924”, New Yorker’da yayımlandı. Bu öykü, Carpenters’tan (1963) 34 yıl sonra, Mart 1997’de, Virginia’da kurmaca ve şiir kitapları basan küçük bir yayınevi olan Orchises Press’ten çıktı. Öykü kitap-lık’ın 45. (Ocak-Şubat 2001) sayısında Cem Akaş’ın türkçesiyle yayımlandı. Salinger hâlâ saklanıyor! 20 TEMMUZ 1959: Oyun yazarı Musahipzade Celal (Yedekçi; Aynaroz Kadısı) öldü. 21 TEMMUZ 1796: İskoç şair Robert Burns öldü. Ralph Waldo Emerson’a göre, “Bağımsızlık Bildirgesi, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Marseillaise, özgürlük tarihinde onun şarkılarından daha ağırlıklı belgeler değillerdi.” 1899: Hemingway, Illinois, Oak Park’ta doğdu. 60. doğum günü İspanya’nın Malaga kentinde bütün dünyadan konukların geldiği bir “şenlik”le kutlandı: Havai fişekler bir palmiye ağacını tutuşturunca, boğa güreşçisi Antonio Ordoñez’in yönetimindeki gönüllü itfaiye birliği de partiye katıldı. 22 TEMMUZ 1983: Mithat Sadullah Sander ile Şükûfe Nihal’in oğlu, Sander Kitabevi ve Sander Yayınları’nın kurucusu Necdet Sander öldü. 1980’li yıllarda kitaba KDV getirilmesine sinirlenmiş ve gazetelere kinayeli ilanlar vermişti. 23 TEMMUZ 1846: Henry David Thoreau, Meksika’yla savaşı protesto etmek için 1 dolarlık seçmen vergisini ödemedi ve hapse atıldı. Kendisini ziyaret edip “Henry, neden burdasın?” diyen arkadaşı Ralph Waldo Emerson’a verdiği “Waldo, sen neden burda değilsin!” yanıtı ünlüdür. Thoreau’nun bu kısa hapis deneyimi “Sivil İtaatsizlik” denemesinin temel kaynağı olacaktı. 1908: “Milli Şair” Behçet Kemal Çağlar doğdu. 1967: Ahmet Kutsi Tecer öldü. 1972: Fosforlu Cevriye’nin yazarı Suat Derviş öldü. 1925: Arif Damar doğdu. 24 TEMMUZ 1802: Baba Alexandre Dumas doğdu. 25 TEMMUZ 1856: Alman hiciv yazarı Stirner (asıl adı Gaspar Schmidt) 49 yaşında şarbondan öldü. 1914: Anais Nin 11 yaşında, ABD’ye gitmek üzere Barselona’dan ayrılmadan önce günlük tutmaya başladı. Günlüğünü ölene kadar sürdürecekti. 1974: Oyun yazarı İsmet Küntay (Evler Evler, 403. Kilometre) öldü. 26 TEMMUZ 1856: George Bernard Shaw doğdu. 90. doğum gününde ziyaretçileri arasında ünlü Scotland Yard detektifi Fabian da vardı. Fabian gelecek kuşaklar için yazarın parmak izlerini almaya çalıştı; ama Shaw’un parmakları öylesine zayıftı ki izleri alınamadı. Shaw “Bunu önceden bilseydim kesinlikle başka bir iş seçerdim” dedi. 27 TEMMUZ 1946: Yazar, bütün bir edebiyat ve sanat kuşağının hamisi Gertrude Stein Paris’te öldü. Alice B. Toklas’a son sözleri “Cevap nedir?” oldu, bir karşılık gelmeyince “O halde, soru nedir?” diye sordu. 1984: Şair İbrahim Zeki Burdurlu öldü. 28 TEMMUZ 1844: İngiliz şair Gerard Manley Hopkins doğdu. 1909: Romancı (Under the Volcano [Yanardağın Altında]) ve şair Malcolm Lowry, Liverpool yakınlarında doğdu. 29 TEMMUZ 1830: Tuileries’yi yağmalayan bir güruhun içinde yer alan Baba Alexandre Dumas, kraliyet apartmanlarında romanı Christine’in bir nüshasını buldu. 30 TEMMUZ 1514: Giorgio Vasari doğdu. 1784: Denis Diderot Paris’te öldü. 1818: Brontë kız kardeşlerin en küçüğü Emily (tek romanı: Wuthering Heights [Rüzgârlı Bayır; Uğultulu Tepeler]), Yorkshire, Thornton’da doğdu. 31 TEMMUZ 1731: Tristram Shandy’nin yazarı Laurence Sterne’in babası Roger Sterne öldü. Sterne 17 yaşındaydı. 1914: Fransız Sosyalist Partisi’nin (1901) ve L’Humanité gazetesinin (1904) kurucusu, yazar, konuşmacı ve devlet adamı Jean Jaurés (d.1859), bir deli tarafından öldürüldü. 1969: İrlandalı oyun yazarı ve denemeci Sean O’Casey’in (1880- 1964) “evrak-ı metruke”si, New York Halk Kütüphanesi tarafından 100.000 dolara satın alındı. Bu belgeler, kütüphaneyi İrlanda edebiyatının yükselişi konusunda bir numaralı kaynak haline getirecekti.
- Haziran Ayı Edebiyat Ajandası
1 HAZİRAN 1593: Oyun yazarı, şair ve hükümet ajanı Christopher Marlowe (29), Londra dışındaki Deptford köyünde, meyhanede hesap yüzünden çıkan kavgada kendi hançerinin üstüne düşerek ölümcül biçimde yaralandı. 1826: Şair Adile Sultan doğdu. 2 HAZİRAN 1840: Thomas Hardy doğdu. 1943: Jean-Paul Sartre ile Albert Camus, Sartre’ın Les Mouches (Sinekler) oyununun sahneye konuluşunun ilk gecesinde tanıştılar. Bütün görüş ayrılıklarına karşın süren dostlukları, 1952 yılında tamamen bozulacaktı. 1970: Orhan Kemal öldü. 1991: Ahmed Arif öldü. 3 HAZİRAN 1277: Karamanoğlu hükümdarı Mehmed Bey Türkçeyi resmi dil olarak ilan etti. 1924: Kafka öldü. 1963: Nâzım Hikmet öldü. 1975: Öykücü F(ahri) Celalettin (Göktulga) öldü. 4 HAZİRAN 1933: Ahmet Haşim öldü. 5 HAZİRAN 1871: Aktör ve şair Cahit Irgat öldü. Bir de romanı vardı: Geri Dönemezsin. 6 HAZİRAN 1799: Puşkin doğdu. 7 HAZİRAN 1843: Hölderlin öldü. 1970: E. M. Forster 91 yaşında, Coventry’de öldü. 1980: Henry Miller, California’daki evinde, yayıncısının yanında öldü. 8 HAZİRAN 1809: Thomas Paine öldü. François Villon’u İngilizlere tanıtmış, Doğu dillerinden İngilizceye, Binbir Gece Masalları başta olmak üzere, pek çok çeviri yapmıştı. 1987: Şair Cahit Zarifoğlu öldü. 9 HAZİRAN 1870: İngiliz romancı Charles Dickens öldü. 1974: Guatemalalı şair, yazar ve diplomat Miguel Angel Asturias, Madrid’de öldü. Sayın Başkan adlı romanının ülkesinde bir siyasi barometre gibi olduğunu söylemişti: Kitap, her darbe öncesi toplatılıyordu! 10 HAZİRAN 1966: Hamdullah Suphi Tanrıöver öldü. 1984: Romancı ve şair Halide Nusret Zorlutuna öldü. 1988: Üsküplü şair ve çevirmen Necati Zekeriya öldü. 11 HAZİRAN 1572: İngiliz şair ve Shakespeare’den önceki en iyi oyun yazarı Ben Jonson doğdu. 12 HAZİRAN 1929: Anne Frank Almanya’da doğdu. 1942’de, 14. doğum gününde günlüğüne başlayacaktı. 13 HAZİRAN 1987: Cemil Meriç (kendi sözleriyle: “kendi semasında tek yıldız”), İstanbul’da öldü. 14 HAZİRAN 1811: Tom Amcanın Kulübesi’nin yazarı Harriet Beecher Stowe doğdu. 1933: Jerzy Kosinski doğdu. 15 HAZİRAN 1940: Ruhi Su’nun çok az sayıdaki şiirlerinin ilki Varlık dergisinde yayımlandı: “Ninni”. 1961: Peyami Safa öldü. 16 HAZİRAN 1904: İrlandalı yazar James Joyce, Nora Barnacle’ı sevdiğini “anladı”. Daha sonra, romanı Ulysses, Dublin’de bir 16 Haziran günü geçecek ve bu gün dünya edebiyat tarihinde Bloomsday (Bloom Günü) olarak yerini alacaktı. 17 HAZİRAN 1719: Joseph Addison öldü. 1951: Nâzım Hikmet, Boğaz’dan geçen bir Romen gemisine sığınarak Türkiye’den kaçtı. Kaçışına yardım eden genç akrabası Refik Erduran, büyüyünce oyun yazarı ve gazeteci olacaktı. 18 HAZİRAN 1746: Londra’da bir grup kitapçı Samuel Johnson’a bir sözlük ısmarladı. Ücret: 1575 £. 1902: İdeal bir antiütopya olan Erewhon’un yazarı, İngiliz romancı Samuel Butler öldü. 1936: Kıbrıslı şair Taner Baybars Lefkoşa’da doğdu. 19 HAZİRAN 1623: Fransız düşünür Blaise Pascal doğdu. 1973: Halkbilimci Tahir Alangu öldü. 20 HAZİRAN 1527: Hükümdar (Il Principo) yazarı Niccoló Machiavelli öldü. 1989: Şair ve romancı Hasan İzzettin Dinamo öldü. 1997: Şair Cahit Külebi öldü. 21 HAZİRAN 1905: Jean-Paul Sartre Paris’te doğdu. 1980: Ahmet Muhip Dıranas öldü. 22 HAZİRAN 1898: Erich Maria Remarque, Almanya’da doğdu. 23 HAZİRAN 1901: Ahmet Hamdi Tanpınar doğdu. 24 HAZİRAN 1599: Şair Nev’i öldü. 25 HAZİRAN 1995: Heykelci ve gezgin Hasan Safkan öldü. Motosikletle yaptığı uzun gezinin kitabı Kuzey Afrika’dan Portekiz’e, Ordan Eve yeni çıkmıştı. 26 HAZİRAN 1939: Ford Madox Ford, 32’si roman 81 kitap yazdıktan sonra, Fransa’da 66 yaşında öldü. 1982: Yazar Naci Girginsoy öldü. 27 HAZİRAN 1917: Apollinaire’in oyunu Les Mamelles de Tirésias (Teiresias’ın Memeleri) ilk kez oynandı. Apollinaire bir süre önce bir arkadaşına yazdığı mektupta şöyle diyordu: “Her şeyi iyice düşündüm taşındım. Daha önce kullandığım doğaüstücülük (surnaturalisme) yerine gerçeküstücülük’ü (surréalisme) kabul etmek daha iyi olacak. Bu gerçeküstücülük deyimi henüz sözlüklerde yok.” Böylece “Gerçeküstücülük” terimi vaftiz edilmiş oluyordu. 28 HAZİRAN 1567: Külkedisi (Cinderella) doğdu. 1712: Jean-Jacques Rousseau doğdu. 1952: Enis Batur EskişehirÕde doğdu. 1966: Fuat Köprülü öldü. 29 HAZİRAN 1989: Tahsin Saraç öldü. 30 HAZİRAN 1685: John Gay doğdu.
- Nisan Ayı Edebiyat Ajandası
1 NİSAN 1696: Abbé Prévost (Manon Lescaux)doğdu. 1918: Nigâr Hanım öldü. 1978: Ismayıl Hakkı Baltacıoğlu öldü. 1980: May Yayınları’nın kurucusu ve sahibi Mehmet Ali Yalçın öldü. 2 NİSAN 1840: Emile Zola doğdu. 1891: Ahmet Vefik Paşa öldü. 1948: Sabahattin Ali öldürüldü. 1985: Behiç Duygulu öldü. 3 NİSAN 1783: Washington Irving doğdu. 4 NİSAN 1774: Oliver Goldsmith öldü. 5 NİSAN 1588: Thomas Hobbes doğdu. 6 NİSAN 1327: Francesco Petrarca (22), Santa Clara kilisesi’nde güzel bir kadın gördü. Hayatı boyunca, “Laura” adını verdiği ve kimliğini hiç açıklamadığı bu kadın için 366 şiir yazacaktı. 7 NİSAN 1600: Baki öldü. 1770: William Wordsworth doğdu. 8 NİSAN 1763: Ragıp Paşa öldü. 9 NİSAN 1821: Charles Baudelaire, Paris’te doğdu. 1882: Dante Gabriel Rossetti öldü. 1951: Sadık Hidayet intihar etti: “Paris’te günlerce, havagazlı bir apartman aradı, Championnet caddesinde buldu aradığını; 9 Nisan 1951 günü dairesine kapandı ve bütün delikleri tıkadıktan sonra gaz musluğunu açtı. Ertesi gün ziyaretine gelen bir dostu, onu mutfakta yerde yatar buldu. Tertemiz giyinmiş, güzelce tıraş olmuştu ve cebinde parası vardı. Yakılmış müsveddelerinin kalıntıları, yanı başında, yerdeydi.” (Bozorg Alevî) 1988: Şevket Rado öldü. 10 NİSAN 1778: William Hazlitt doğdu. 11 NİSAN 1980: Yazar, folklor araştırmacısı ve radyo programcısı Ümit Kaftancıoğlu öldürüldü. 12 NİSAN 1712: Şair Nabi öldü. 1937: Abdülhak Hamit Tarhan öldü. 1967: İsmail Hami Danişmend öldü. 13 NİSAN 1893: Muallim Naci öldü. 1896: Mustafa Nihat Özön İstanbul’da doğdu. 1914: Orhan Veli Kanık doğdu. 1933: Polonyalı romancı Jerzy Kosinski doğdu. 1942: Ataol Behramoğlu doğdu. 14 NİSAN 1822: Sir Walter Scott, kral IV. George Edinburgh’u ziyaret ederken onu eğlendirdi. Kral, Scott’a bir cam kadeh hediye etti. Scott da kadehi ceketinin cebine koydu. Aynı gün daha sonra bu değerli parçanın üstüne oturdu ve onu kırdı. 1828: Noah Webster’ın anıtsal çalışması, hazırlanması 22 yıl süren American Dictionary of English Language, sonunda yayımlandı. Sözlükte “Amerikanizm” had safhadaydı Ğ daha önce herhangi bir sözlükte görülmeyen 12.000 yeni sözcük. 1889: Tarihçi Arnold Toynbee, Londra’da doğdu. 15 NİSAN 1755: Samuel Johnson’ın “magnum opus”u A Dictionary of the English Language yayımlandı. Johnson şöyle diyordu: “Sözlük saate benzer. En kötüsü hiç olmayanından iyidir, en iyisinin de doğru gitmesini bekleyemezsiniz.” 1843: Henry James doğdu. 1945: Pınar Kür doğdu. 1980: Jean Paul Sartre öldü. 16 NİSAN 1916: Behçet Necatigil doğdu. 17 NİSAN 1790: Benjamin Franklin öldü. 18 NİSAN 1580: Thomas Middleton doğdu. 1980: Suut Kemal Yetkin öldü. 1988: Oktay Rifat öldü. Ertesi gün, İlhan Berk günlüğüne şunları yazdı: “Oktay Rifat öldü. Dünya güzeli bir adamdı… Yazdıkları üstüne başına benzeyen o halis şairlerdendi. Cumhuriyet ilk klasiklerinden birini, dünya da büyük bir şairini yitirdi.” 19 NİSAN 1882: Charles Darwin öldü. 1993: Sabahattin Kudret Aksal öldü. Ölmeden önce “Batık Kent” adıyla yayına hazırladığı son şiirleri aynı yılın Kasım ayında çıktı (YKY). 20 NİSAN 1912: Dracula’nın yazarı Bram Stoker öldü. 1923: Oktay Akbal doğdu. 21 NİSAN 1816: Charlotte Brontë doğdu. 1973: Kemal Tahir öldü. 22 NİSAN 1724: Immanuel Kant, Prusya’daki Königsberg kentinde doğdu. 23 NİSAN 1564: William Shakespeare’in bugün Stratford-upon-Avon’da doğduğu sanılıyor. (1616 yılında aynı gün aynı yerde öldüğü ise kesin olarak biliniyor.) 1616: Shakespeare doğum yeri olan Stratford-upon-Avon’da (olası elli ikinci doğumgününde), Miguel de Cervantes Saavedra ise Madrid’de öldüler. 1695: Henry Vaughan öldü. 1943: Abdülkadir Bulut Anamur’un Akine köyünde doğdu. 24 NİSAN 1815: Anthony Trollope doğdu. 25 NİSAN 1976: Şevket Süreyya Aydemir öldü. 26 NİSAN 1731: Daniel Defoe öldü. 1936: Sami Paşazade Sezai öldü. 27 NİSAN 1759: Mary Wollstonecraft doğdu. 1932: ABD’li şair Hart Crane, bir Guggenheim bursu aldığı Meksika’dan gemiyle dönerken denize atlayarak intihar etti. 34 yaşındaydı. Moby Dick yazarı Herman Melville için yazdığı şiiri şu dizeyle bitirmişti: “Bu destan yaratan ulu gölgeyi deniz koruyabilir ancak.” (Cevat Çapan) 28 NİSAN 1925: T.S. Eliot, Faber & Faber’da, kendisini Lloyd Bank’taki sıkıcı işinden kurtaracak bir görevi kabul etti. 1926: (Nelle) Harper Lee Alabama’nın Monroeville kentinde doğdu. Putizer ödüllü romanı Bülbülü Öldürmek’teki (To Kill a Mockingbird) Dill için çocukluğundaki komşu çocuğu Truman Capote’yi örnek alacaktı. 29 NİSAN 1809: Sümbülzade Vehbi öldü. 1933: Yunanlı şair Konstantinos Kavafis, Mısır’ın İskenderiye kentinde 70 yaşında öldü. 30 NİSAN 1844: Henry David Thoreau, Concorde yakınında balık avlarken, kazayla 300 dönümlük bir ormanı yaktı, 2.000 dolarlık zarara yol açtı. 1877: Alice B. Toklas, San Francisco’da doğdu.
- Mart Ayı Edebiyat Ajandası
1 MART 1837: William Dean Howells doğdu. 1874: Recaizade Ekrem doğdu. 1985: A. Kadir öldü. 2 MART 1797: Horace Walpole öldü. 1930: D.H. Lawrence Fransa’nın Vence kentinde öldü. 1944: Edip Cansever’in yayımlanan ilk şiiri, İstanbul dergisinde. 3 MART 1756: William Goldwin doğdu. Frankeştayn yazarı Mary Shelley’nin babası 1945: Reşid Halid Gönç istifa edip resim imza toplamaya başladı. 4 MART 1995: Şair, sinema yazarı ve ressam Mustafa Irgat öldü. Aktör ve şair Cahit Irgat ile yazar, çevirmen ve İngiliz edebiyatı “duayen”imiz Mîna Urgan’ın oğluydu. 5 MART 1916: Dada Zürih’te ortaya çıktı. 1922: Yönetmen ve şair Pier Paolo Passolini doğdu. 6 MART 1806: Elizabeth Barrett (sonradan Browning) İngiltere, Durham’da doğdu. 1920: Öykücü Ömer Seyfettin öldü. 22 Şubat günü hastalanmış, o gece evinde kaldığı (daha önce meşhur “Geliniz Canip Bey…” mektubunu yazdığı ve Selanik’te Genç Kalemler’i birlikte çıkardığı) arkadaşı Ali Canip’in annesi ona ıhlamur kaynatmıştı. Kadıköy Kuşdili’ndeki Mahmutbaba Mezarlığı’na gömülen Ömer Seyfettin’e mezarında da rahat yoktu: 1940’lı yıllarda, mezarlığın yerine tramvay garajı yapılacağı için, Ali Canip ve birkaç arkadaşı Ömer Seyfettin’in kemiklerini Asri Mezarlık’a naklettiler. Başucuna tekrar dikilen taşındaki yazı, eski harflerle olduğu için örtüldü. Bunları yazan Ali Canip “1920 yılında kerametimiz yoktu ki kitabeyi yeni harflerle yazdıralım” diyordu. (Bu arada, tramvay garajı sonradan İETT Taşıt Müzesi oldu; nihayet 1990’lı yıllarda müze de kaldırıldı ve yerine İtfaiye taşındı.) 1935: Tarihçi İbnürrefik Ahmet Nuri (Sekizinci) öldü. 1948: Şair Kemalettin Kamu öldü. 7 MART 1785: Alessandro Manzoni doğdu. 1936: Georges Perec doğdu. 8 MART 1761: Jan Potocki doğdu. 1944: Hüseyin Rahmi Gürpınar öldü. (Tuhaf bir tesadüf: Dünya Kadınlar Günü, çocukluğu kadınlar arasında geçen ve romanlarında kadınları çok iyi anlatan bu yazarımızın doğumgününe rastlıyor.) 1977: Öykücü (Van, Kısa Lodos Hikâyeleri), iç hastalıkları uzmanı ve psikiyatr (Şizofreni), Sait Faik’in yakın arkadaşı ve doktoru Fikret Ürgüp, İstanbul’da öldü. 1914’te yine İstanbul’da doğmuştu. Dosdoğru Günlük’ü yıllar sonra çıktı. 9 MART 1967: Nâzım Hikmet’in gençlik ve Moskova’ya Doğu Emekçileri Komünist Üniversitesi’ne (KUTV) giden uzun yolda yolculuk arkadaşı, gazeteci ve yazar Vâlâ Nurettin Vâ-Nû öldü. 1965’te çıkan Bu Dünyadan Nâzım Geçti’de o günleri ve sonrasını anlatmıştı. 11 MART 1892: Enis Behiç Koryürek doğdu. 1962: Yusuf Ziya Ortaç öldü. 1994: Ionesco öldü. 12 MART 1685: George Berkeley doğdu. 1913: Guillaume Apollinaire, tek deneme kitabı olan Kübist Ressamlar / Estetik Düşünceler’i (YKY, 1996) yayımladı. Bu kitap kübist ressamlar konusunda hâlâ en önemli kaynaklardan biri, belki de birincisi. 13 MART 1970: Adalet Cimcoz öldü. 14 MART 1604: Kınalızade Hasan Çelebi öldü. 1883: Karl Marx öldü. 1941: Şair Metin Altıok doğdu. 15 MART 1971: Cevat Fehmi Başkut öldü. 1981: Yaşar Nabi Nayır geçirdiği mide kanaması sonucunda öldü. İlk sayısını 15 Temmuz 1933’te çıkardığı Varlık dergisi 2001 yılında 68 yaşına girecek. 16 MART 1680: La Rochefoucauld öldü. 1694: Mutasavvıf şair Niyazi-i Mısri öldü. 1933: Sedat Simavi haftalık magazin (ve edebiyat) dergisi Yedigün’ün ilk sayısını çıkardı. Hüseyin Cahit Yalçın, Halide Edip Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Nurullah Ataç , Mahmut Yesari, Sadri Ertem, Murat Sertoğlu gibi tanınmış yazar ve gazetecilerin yanısıra gençlerin de yazı, şiir, öykü ve romanlarının, Hikmet Feridun Es ve Naci Sadullah Danış’ın röportajlarının, Ramiz Gökçe ve Münif Fehim’in illüstrasyonlarının yayımlandığı dergi, son sayısının çıktığı 17 Ağustos 1950’ye kadar 17 yıl -yüksek bir tirajla- gündemde kalmayı başaracaktı. 17 MART 1509: Necati Bey öldü. 1978: Unutulmaz “Kızamuk Ağıdı”nın şairi Ceyhun Atuf Kansu öldü. 18 MART 1768: Laurence Sterne öldü. 1892: Ruşen Eşref Ünaydın doğdu. 19 MART 1721: Tobias Smollett doğdu. 20 MART 1776: Samuel Johnson, biyografisini yazan James Boswell’a şunları söyledi: “… Tuhaf olan hiçbir şey kalıcı olmaz, Tristram Shandy de kalıcı olmayacak.” 1828: Henrik Ibsen doğdu. 1971: Falih Rıfkı Atay öldü. 1984: Kerime Nadir öldü. 21 MART 1942: Hüseyin Suat Yalçın öldü. 1973: Âşık Veysel öldü. 22 MART 1832: Goethe öldü. 1971: Salih Zeki Aktay öldü. 1974: Sevim Burak’a nitrat yetmezliği teşhisi kondu. 23 MART 1842: Stendhal öldü. 1876: Ziya Gökalp doğdu. 24 MART 1904: Şair İsmail Safa öldü. Romancı Peyami Safa’nın babasıydı. 1935: İsviçreli öykücü Peter Bichsel doğdu. 1962: Behiç Ak doğdu. 25 MART 1611: Evliya Çelebi doğdu. 1820: Anne Bronté doğdu. 26 MART 1892: Walt Whitman öldü. 27 MART 1797: Fransız şair ve oyun yazarı Alfred de Vigny, Loches’da doğdu. 1889: Yakup Kadri Karaosmanoğlu doğdu. 1945: Halit Ziya Uşaklıgil öldü. d. 1866 29 MART 1868: Maksim Gorki doğdu. 1883: Cumhuriyet döneminin önemli öykücülerinden Memduh Şevket Esendal doğdu. Öğretmenlik, elçilik ve CHP genel sekreterliği gibi devlet memurluklarında bulunacak, bu yüzden öykülerinde M.Ş., M.Ş.E., Mustafa Yalınkat ve Oğulcuk gibi çeşitli imzalar kullanacaktı. 1966: Kızıltuğ ve Kolsuz Kahraman’ın yazarı, Karaoğlan’ın fikir babası Abdullah Ziya Kozanoğlu öldü. 1984: İlhami Bekir Tez öldü. 1988: Şair Emin Ülgener öldü. 30 MART 1631: Azmizade Halet öldü. 1956: Mithat Cemal Kuntay öldü. 31 MART 1809: Nikolay Vasilyeviç Gogol doğdu.
- Ocak Ayı Edebiyat Ajandası
1 OCAK 1854: Altın Dal’ın (The Golden Bough: A Study in Magic and Religion; 1890: üç cilt; 1907-1915: genişletilmiş on iki cilt; 1922: kısaltılmış tek cilt) yazarı Sir James George Frazer Glasgow’da doğdu. 1879: Hindistan’a Bir Geçit’in yazarı E.M. Forster Londra’da doğdu. 1909: Marcel Proust, bu günlerde, çayına bir “madeleine” bandı. Aldığı tat çocukluk anılarını canlandırdı ve Swann Tarafı’ndaki meşhur “madeleine” epizodu doğdu. Bu kitap, roman dizisi Kayıp Zamanın İzinde’nin temeli olacaktı. 1919: J.D. Salinger (Franny ve Zooey, Dokuz Öykü, Yükseltin Tavanları Ustalar ve Seymour: Bir Başlangıç, Çavdar Tarlasında Çocuklar) New York’ta doğdu. O günden beri de kendisinden çok fazla haber alınamıyor. 1930: Tahsin Saraç doğdu. 1934: Adnan Özyalçıner doğdu. 1940: Varlık’ın 157. sayısında Ruhi Su’nun “Halk Şarkılarının Söylenişi” başlıklı bir yazısı çıktı: “Halk şarkılarımızı, bir saz şairinin yayık ve disiplinsiz sesiyle değil, fakat bir şehirli muganninin ağzıyla da değil; halk şarkılarımızı, Garp tekniği içinde halk gibi, fakat halktan ayrı olarak söylemeliyiz.” 1953: Nurullah Ataç, Günce’sine başladı: “Günce, sizin anlayacağınız ‘Hatıra Defteri’, Firenklerin journal dedikleri…. Ne yazacağım bu güncede? Günler ne getirirse onu yazacağım…” (Bkz. 11 Mayıs) 2 OCAK 17 (İS): Ovidius doğdu. 1852: “Şair-i azam” Abdülhak Hamid Tarhan doğdu. 1980: Dilci ve sözlükçü Mustafa Nihat Özön Ankara’da öldü. 1981: Derleyip kitaplaştırdığı ve radyo programlarında anlattığı Anadolu masallarıyla haklı bir şöhret edinen Eflâtun Cem Güney öldü. 3 OCAK 106 (İÖ): Romalı filozof, deneme yazarı ve hatip Marcus Tullius Cicero, Arpinum yakınlarında doğdu. 1501: Ali Şir Nevai öldü. 1799: Şeyh Galip öldü. 1882: New York limanında ABD’ye ayak basan Oscar Wilde (Dorian Gray’in Portresi, Reading Zindanı Balladı), deklare edecek bir şeyi olup olmadığı sorulduğunda “Dehamdan başka, hayır!” dedi. 1892: “Yüzüklerin Hükümdarı” üçlemesinin yazarı J(ohn) R(onald) R(enuel) Tolkien, Güney Afrika’da Bloemfontein’de doğdu. Üçlemesi, Hobbit ve başka birkaç kitabı Türkçeye çevrildi. 1923: (Eski) Çekoslovakyalı yazar Jaroslav Haşek 39 yaşında aşırı içkiden öldü. Altı cilt olarak tasarladığı Aslan Asker Şvayk’ın ancak dört cildini yazabilmişti. Kitabın ilk baskısı için, arkadaşı Karel Vanek uydurma bir bitiş yazdı. 4 OCAK 1785: Alman filolog Jacob Grimm, Frankfurt yakınındaki Hanau’da doğdu. Kardeşi Wilhelm’le birlikte Grimm Masalları’nı derleyecekti (1812-22). 1895: Tevfik Fikret’in oğlu Haluk doğdu. 1927: “Batarya ve Ateş muharriri” Süleyman Nazif öldü. 1960: Veba’nın yazarı Albert Camus, Fransa’da Sens yakınında yayıncısıyla birlikte geçirdiği bir otomobil kazasında, 46 yaşında öldü. Yayımlanmamış ilk kitabı Sonuncu Adam yıllar sonra bulunup yayımlandı. 5 OCAK 1821: Lord Byron (33), günlüğüne Sir Waltter Scott (Ivanhoe) için şunları yazdı: “harika adam! Onunla sarhoş olmaya can atıyorum.” 1825: Baba Alexandre Dumas, 23 yaşında bir romantik olarak kariyerine başladı, ilk düellosunu yaptı: pantolonu yere düştü. 1921: Romancı ve oyun yazarı Friedrich Dürrenmatt (Yargıç ve Celladı), Bern, Konolfingen’de doğdu. 1975: Arif Nihat Asya öldü. 6 OCAK 1854: William (ya da Thomas) Sherlock Scott Holmes, Yorkshire’da bir çiftlikte doğdu. Baba adı: Sir Arthur Conan (“Barbar” değil!) Doyle; ana adı: bilinmiyor. 1878: “Chicago” şairi Carl Sandburg, Illinois, Galesburg’de doğdu. 1939’da Abraham Lincoln biyografisiyle Pulitzer Ödülü’nü kazandığında, Edmund Wilson, “Booth tarafından vurulmasından bu yana Lincoln’ün başına gelen en kötü şey, Carl Sandburg’ün eline düşmesidir” diyecekti. 7 OCAK 1901: Fikret Adil doğdu. 1972: ABD’li “Confessional” (Gizdökümcü) şair John Berryman, 58 yaşında, arabasıyla bir köprüden Mississippi’ye uçarak intihar etti. 8 OCAK 1775: İngiliz basımcı ve “Baskerville” fontunun tasarımcısı John Baskerville (d. 1706) öldü. 1758’den beri Cambridge Üniversitesi’nin basımcısıydı. 1824: Arkadaşı Charles Dickens’ı polisiye roman yazmaya özendiren, Beyazlı Kadın’ın ve Aytaşı’nın yazarı Wilkie (William) Collins, Londra’da doğdu. 1948: Şair Arkadaş Z. Özger doğdu. 1967: İlhan Tarus öldü. 1979: Vehbi Cem Aşkun öldü. 9 0CAK 1324: Marco Polo Venedik’te 70 yaşında öldü. Kubilay Han’ın yanında geçirdiği günleri, 25 yıl önce Cenovalıların savaş esiri olarak hapisteyken, Pisa’lı Rustichello’ya yazdırmıştı. 1908: Feminist (ve) yazar (İkinci Cins), varoluşçu, Sartre’ın hayat arkadaşı Simone de Beauvoir, Paris’te doğdu. 1916: Mahmut Cahit (Erencan) yani Cahit Külebi, Zile’de doğdu. 1945: Çingeneler, Aygır Fatma ve Sandalım Geliyor Varda yazarı Osman Cemal Kaygılı öldü. 1964: Halide Edip Adıvar öldü. d. 1884 1990: Cemal Süreya öldü. 10 OCAK 1635: Nev’izade Atayi öldü. 1776: Thomas Paine, Sağduyu’yu satışa çıkardı, 47 sayfalık bu kitapçık 500.000’den fazla sattı. 1845: 32 yaşındaki fazla tanınmamış şair Robert Browning’in yapıtlarını bir şiirinde öven Elizabeth Barrett (38), ondan bir not aldı: “Sizi seviyorum”. Mektuplaşmaya başladılar. (Bkz. 6 Mart) 1953: Neyzen Tevfik (Kolaylı) öldü. 1982: Nurullah Berk öldü. 2001: Necati Cumalı öldü. 11 OCAK 1842: Psikolog ve filozof (ve romancı Henry James’in kardeşi) William James, New York’ta doğdu. 1903: Güney Afrikalı romancı Alan Paton (Ağla Sevgili Yurdum) Pietermaritzburg’da doğdu. 1928: İngiliz romancı Thomas Hardy (Tess d’Urberville), 87 yaşında Dorchester yakınındaki evinde öldü. 1936: Raymond Chandler ve Dashiell Hammett Los Angeles’ta Black Mask’a katkısı bulunanlar için verilen bir akşam yemeğinde tanıştırıldılar. 1995: Onat Kutlar öldü. 12 OCAK 1628: Fransız yazar ve çevirmen Charles Perrault doğdu. Doğu’dan masal derlemeleri ve özellikle Binbir Gece çevirisi ile tanınacaktı. 1876: Gemici, serseri, altın arayıcısı ve yazar (Vahşetin Çağırışı) Jack London, San Fransisco’da doğdu. 1900: Abdülbaki Gölpınarlı doğdu. 1974: Agatha Christie öldü. 13 OCAK 1898: Emile Zola, cumhurbaşkanına Dreyfuss Davası üzerine bir mektup gönderdi, arkadaşı Georges Clemenceau bu mektubu L’Aurore gazetesinde “J’accuse!” (Suçluyorum!) başlığıyla bastı. 1850: Balzac, 17 yıldır tutkulu bir ilişki sürdürdüğü Madam Hanska’yla nihayet evlendi. Beş ay sonra da öldü. 1973: Sabahattin Eyuboğlu öldü. 14 OCAK 1898: Lewis Carroll öldü. 1894: Joseph Conrad, gemicilik yaşamını bitirdi ve koltuğunun altında beş yıl boyunca denizde ve limanda yazdıklarıyla Londra’ya döndü: ilk romanı Almayer’s Folly ertesi yıl yayımlanacaktı. 1896: ABD’li romancı John Dos Passos (Manhattan Transfer, Para) Chicago’da doğdu. 1901: Nâzım Hikmet doğdu. 1925: Nermi Uygur doğdu. 1925: Japon romancı ve oyun yazarı Yukio Mişima, Tokyo’da bir samuray ailesinin çocuğu olarak ve Kimitake Hiraoka adıyla doğdu. 1944: Mehmet Emin Yurdakul öldü. 1986: Enver Naci Gökşen öldü. 15 OCAK 1622: Jean-Baptiste Poquelin Molière, Paris’te vaftiz edildi. 1829: Balzac, kendi adıyla yayımlanacak ilk kitabı olan Sonuncu Chouan için yayıncısı Urbain Canel ile bir sözleşme imzaladı. 1841: Balzac, Edebiyatçılar Derneği’nin onursal başkanlığına atandı, ilk işi yazarlık hakkıyla ilgili bir yasa tasarısı hazırlamaya başlamak oldu. 1891: Rus mazlum şair ve Nadejda’nın kocası Osip Mandelştam, Varşova’da doğdu. 1992: Nevzat Erkmen, Yapı Kredi Yayınları Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi Danışma Kurulu’na Ulysses’tan yaptığı deneme çevirisini gönderdi. 16 OCAK 1599: İngiliz şair Edmund Spenser, yaklaşık 46 yaşında Westminster’da öldü. William Hazlitt, Spenser’ın şaheseri The Faerie Queene (Periler Kraliçesi) üzerine “[bu kitabı incelerken] alegoriye bulaşmazsak o da bize bulaşmaz” demişti. 1794: İngiliz tarihçi Edward Gibbon öldü. 17 OCAK 1706: Benjamin Franklin -basımcı, devlet adamı, filozof ve yazar- Boston’da doğdu. 1860: Anton Pavloviç Çehov, Rusya’da Taganrog’da doğdu. Öldüğü yıl olan 1904’te, kırk dördüncü doğumgününde, Moskova Sanat Tiyatrosu’nda son oyunu Vişne Bahçesi başlayacaktı. 1954: İsmail Habib Sevük öldü. 1957: Edip Ayel öldü. 1985: Muzaffer Hacıhasanoğlu öldü. 18 OCAK 1689: Filozof ve hiciv yazarı Charles de Montesquieu, zengin ve soylu bir ailenin çocuğu olarak, ailenin Bordeaux yakınlarındaki kır evinde doğdu. 1960: Romancı Nahit Sırrı Örik öldü. 19 OCAK 1809: Edgar Allan Poe, gezgin tiyatro oyuncuları olan anababasının oyun için bulunduğu Boston’da doğdu. Üç yıl sonra anadan öksüz, babadan yetim kalacaktı. 1997: Adnan Benk öldü. 20 OCAK 1900: John Ruskin öldü. 1961: Robert Frost, Başkan John F. Kennedy’nin yemin töreninde “Karşılıksız Armağan” başlıklı şiirini okudu. 21 OCAK 1789: İlk Amerikan romanı: William Hill Brown’ın mektup tarzı romansı The Power of Sympathy, or the Triumph of Nature (Duygudaşlığın Gücü, ya da Doğanın Zaferi) Boston’da imzasız yayımlandı. 1983: Romancı Kemal Bilbaşar öldü. 1985: Oyun yazarı Oktay Arayıcı öldü. 22 OCAK 1788: Lord Byron, Londra’da doğdu. 1821 yılında, otuz üçüncü doğumgününde “Hayatın karanlık, tozlu yolunda, / Sürüklendim ta üçe ve otuza. / Bütün bu yıllar ne bıraktı bana? / Hiçbir şey, bu otuz üçten başka.” dizelerini yazacak, üç yıl sonra da ölecekti. 23 OCAK 1783: Marie-Henri Beyle, Grenoble’da doğdu. “Stendhal” adıyla yazacağı Kırmızı ve Siyah ve Parma Manastırı gibi romanlarla tanınacaktı. 1954: Hemingway ve karısı Mary, Amerikalı pilot Roy Marsh’ın kullandığı Cessna ile Victoria Gölü yakınlarında uçarken, pilot bir aynak kuşuna çarpmamak için uçağı aşağı daldırdı, bir telgraf teline takılan uçak düşerek parçalandı. Üçü de kurtuldu. 24 OCAK 1776: E.T.A. Hoffmann doğdu. 1962: Ahmet Hamdi Tanpınar öldü. 1986: Mehmet Kaplan öldü. 1993: Uğur Mumcu öldürüldü. 25 OCAK 1759: İskoç şair Robert Burns, Ayrshire’da Alloway’de doğdu. 1882: Virginia Stephen, Güney Londra’da doğdu. O sırada ABD’nin İngiltere elçisi olan, vaftiz babası James Russell Lowell, onun için bir şiir yazdı. O da Leonard Woolf’la evlendikten sonra Dalgalar’ı, Deniz Feneri’ni yazacaktı. 1936: Onat Kutlar doğdu. 26 OCAK 1912: Mehmet Celal öldü. 27 OCAK 1302: Dante Alighieri, muhalif olduğu siyasal grup kontrolü eline geçirince, Floransa’dan sürüldü. 1653: Şair Nef’i öldürüldü. 1832: Lewis Carroll doğdu. 1913: Ebüzziya Tevfik öldü. 28 OCAK 1814: Stedhal’in ilk kitabı yayımlandı. Kitabın kimi bölümleri Mozart ve Haydn’ın yaşam öykülerinden (ç)alınmıştı. 1873: Colette (Sidonie-Gabrielle-Claudine Colette) Fransa’nın Saint-Sauveur-en-Puisaye köyünde doğdu. 1939: İrlandalı şair W(illiam B(utler) Yeats, Roquebrune’de (Fransa) 73 yaşında öldü. Mezarı İrlanda’da. 1953: Neyzen Tevfik (Kolaylı) öldü. 1981: Özdemir Asaf öldü. 29 OCAK 1837: Aleksandr Puşkin öldü. 1957: Ziya Osman Saba öldü. “Hep terledi ve terini bembeyaz bir patiska mendile sildi hep. Şiiri hiç yaşlanmayacak küçük dayının şiiridir.” (Cemal Süreya) 30 OCAK 1982: Melih Vassaf öldü. 31 OCAK 1914: Recaizade Ekrem öldü. 1832: Balzac, “Yabancı Kadın” imzalı bir hayran mektubu aldı. Bir yıl kadar mektuplaştığı “Yabancı Kadın”la, yani Kontes Eveline Hanska’yla, ertesi yılın Eylülünde Neuchatel’de buluştu. Ve on yedi yıl sürecek tutkulu bir ilişki başladı.
- Türk Mitolojisinde Acun ve Dünya
1. ACUN, İNSANLIK DÜNYASI “Acun”, esik türkçede dünya anlamına gelirdi. Fakat bu dünya, maddî dünya olmaktan ziyade, “İnsanlık dünyası” idi. Toprak ve su yığınından ibaret olan dünya, eğer insansız kalsa idi, hiçbir manası olmayacaktı: “Bu dünya, insanlıkla birlikte düşünüldüğü için, insanların hayatı gibi fâni ve yine insanların talihi gibi dönek ve kahpe bir dünya idi”. Bunun için eski Türkler yeryüzünde yaşayan varlıkların tümüne, “Acunlar” demiş ve bu suretle Acun deyimi ile de, ne demek istediklerini daha açık olarak göstermişlerdi. Eski Türkler, yeryüzünde yaşayan insanlara “Acunluk” derlerdi. İnsanlar nihayet dünya için yaratılmış, dünyalık ve bu dünya içinde güçleri ile kuvvetleri yeter olan varlıklardı. Onların iyilik veya kötülükleri, Tanrının insanlara bahşettiği talihe, yani, “Kut”a bağlı idi. Tanrı onlara kut verirse, zaten herkes iyi olur; kurt kuzuya bile katılıp giderdi: “Acunluk belinge badı kurt kurı, “Kozı birle kadlıp yorıdı böri!” “İnsanlar bağladı kut kuşağını, “Kuzuya katılıp yürüdü börü (Kurt)” İnsanları idare eden ve bu işi meslek edinen hükümdara da “Acuncı” denir. Fakat, Acuncı unvanı, daha çok bütün insanlığın hükümdarına verilen bir ad idi. Eski Türklerde, “Cihanşümûl” (Üniversal) bir devlet fikri vardı. Onlara göre, “Türk Hakanı, Tanrı tarafından bütün insanlığı idare için gönderilmiş bir hükümdar idi”. Türk devlet felsefesi, bütün dünyayı ve insanlığı içine alan bir anlam, yani Universalismus ile dolu idi. Bunun için de Türk hükümdarının yine Tanrı tarafından bahşedilen faziletle dolu olması lâzım geliyordu: “Acunçıka erdem gerek ming tümen” “Acuncı’ya erdem gerek, on milyon!…” Unutmamalıyız ki, insanların iki dünyası vardı: “Biri bu dünya ve diğeri de, öbür dünya idi”. maddî dünya ise, bir tane idi. Bunun için Acun sözü, maddî dünyanın çok üstünde ve insanların gönlündeki diğer dünyayı da, ahireti de ifade ederdi. Bu sebeple eski Türkler, “Bu Acun” veya “Ol Acun” derken, bu iki dünyayı birbirlerinden ayırmağı da ihmal etmezlerdi. Fakat bu dünya fâni, öbür dünya ise ebedî bir dünya idi. bu sebeple de, öbür dünya ve ahiret için “Menggü Acun”, yani “Ebedî dünya” deyimini kullanırlardı. “Bu dünya, o dünya”, Anadolu’da da çok kullanılan bir deyimdir. Bektaşî edebiyatında ise, bunun yerine hemen hemen hiçbir arapça söz tercih edilmemişti. Şu güzel Bektaşî nefesinde, bunu açık olarak görüyoruz: “Bu dünyadan, o dünyaya giderken “Tu yüzüne, lânet şanına Yezid! “Hak evini yıkıp harap edersin, “Tu yüzüne, lânet şanına Yezid!…” Teslim Sultan Abdal Türklerde bu deyimler X. yüzyıldan itibaren söylenmeğe başlanmıştı. Elbette ki bunların doğuşunda, İslâmiyetin de büyük tesirleri vardı. Fakat bu deyimler, daha önceleri Müslüman olmayan ve Buda dinine inanan, Türkler tarafından da söylenmişti. Örnek olarak bunlardan bir tane verelim: “Togrup takı kalmadı menggü eren, “Ajun küni, yulduzı tutçı togar.” “Doğup da kalmamıştır, (dünyada) bir, tek insan, ebediyen yaşayan, “Acunun güneşiyle, yıldızlarıdır ancak, ebediyen ışıyan!…” Acun insanlar için ebedî değildir. Ebedî olan şey, hergün doğan ve dünyaya bağlı olan, güneş ve yıldızlardı. Burada “Dünyaya önem veren” (Geocentric) bir kâinat görüşü, kozmoloji vardır. Bu görüşü, İran edebiyatında görmüyor değiliz. Fakat Astronomi bakımından Ptoleme’nin sistemine bağlı olan bu inanış Çin’de de vardı. Asıl şaşılacak nokta şudur: Kutadgu Bilig’deki bu şiirlerde, eski Uygur anlayış ve deyimleri, en güzel bir şekilde ifade edilerek söylenmişti. “İran deyimleri” nin en ufak bir izi bile yoktur. Eğer bu şiirler, İran edebiyatının mana ve mefhumları kullanılarak yazılmış idiyse; nasıl oluyordu da, İran edebiyatının deyimleri ve terminolojisi, bu şiirlerde, en ufak bir “sızıntı ve görüntü bile gösteremiyordu”. Meselâ Ahmed Yesevî ile Yunus Emre’de, bu dil saflığını göremiyoruz. Çok eski de olsa, İran edebiyatının tesirlerini inkâr edemeyiz. Fakat bunun yanında, Kutadgu-Bilig’den önce de var olan, bir tür düşünce düzeni ile bir Türk şiir an’anesinin varlığını kabul etme zorunluluğa da vardır. 2. “ACUN”, DÖNMEK ZAMAN VE KAHPE FELEK “Süren, Erenler süreği, “Süre gelmiş, süre gider!…” Teslim Sultan Abdal “ Acun’un felek ve zaman anlamına kullanılması”: Astronomi bakımından, “Felek” ile ilgili ayrı bir bölümümüz vardı. “Acun” deyimi dolayısı ile, burada bu konuya, yeniden döneceğiz. Türklerin Felek’e, astronomik görüşle, “Çığrı” dediklerini söylemiştik. Az önce de söylediğimiz gibi Türkler, dünyaya önem veren kâinat görüşleri (Geocentric) dolayısı ile, dönen feleği ve değişen gece ile gündüzü de, Acun sözünde toplamış ve Acun deyimi ile ifade ede gelmişlerdi. Değişen zaman, çağ ve talih de, artık, Acun sözü ile anlatılır olmuştu: “Ajun tüni kündüzi yedkin keçer” Kimni kalı satgasa küçin kever.” “Acunun gecesiyle, gündüzü gelip geçer, “Kimin üstüne varsa, gücünü ezip geçer!” Felekten kurtuluş yoktur. Kader pususunu kurarak fırsat bekler ve farsatını bulunca da insanı can evinden yaralar. Ne yazık ki, insanoğlu bu yaranın, nereden ve kimin tarafından geldiğini bilemez. Yine de, çaresini ve yarasını sarmak için, gereken yakıyı İnsanoğlundan arar ve ister: “Urmuş Ajun pusuğın, kılmış anı balığ; “Em sem angar tilenip, sizde bulur yakığ.” “Kurmuş Acun pususın, kılmış anı yaralı,” İlâç, çare aranır, sizde bulur yakıyı!…” Çarkı felek ile dünya, kahpe ve dönektir. İnsanlar, rahat ve uzun yaşamasınlar diye zamanı bile çabuk geçiştir. “Acun, erlerin ve yiğitlerin değil; kötülerin dostudur”. Dünyayı iyi insanlardan ayırmak ve ayıklamak, sanki onların bir vazifesi gibidir. Kaşgarlı Mahmud’un verdiği şu çok eski Türk şiirini, bugünkü Türkçemize çevirmeğe çalışalım: “Zaman günleri çabuk, geçirip davrandırır, “İnsanoğlunun ise, gücünü yıprandırır;” Erleri seyrek yapar, Acun’dan hep kaldırır,” Kaçsa dahi yetişir, canlarını aldırır!…” Burada, Felek ve Acun yerine, “Zaman”, (Ödhlek) geçmiş ve onların vazifelerini, artık “Zaman” yapmağa başlamıştır. 3. ACUNCI, DÜNYANIN SAHİBİ “TÜRK HAKANI” “Acuncı, yani Dünyanın sahibi olan iyi bir Hakan, Feleğe karşı insanları korurdu”: Az yukarıda da söylediğimiz gibi hükümdar, bütün dünyanın sahibi gibi görülüyor ve ona “Acuncı” adı veriliyordu. Bütün hükümdarlara, aynı unvanın verilip, verilmediğini bilmiyoruz. Fakat bu deyim, eski Türk metinlerinde aynı anlam için birkaç defa kullanılmıştır. İranlıların “Efra siyab” ve Türklerin de “Alp Er Tonga” dedikleri büyük kahraman ve hükümdar için Acun Begi deniyordu. Bu deyimi, eski Türk metinlerinde sık sık rastlıyoruz. Alp Er Tonga ölünce, Acun sahipsiz kalmıştı: “Alp Er Tonga öldi mi?” Ödhlek öçin aldı mı?” Issız Acun kaldımı? “Emdi yürek yırtılur!” “Alp Er Tonga öldü mü?” Felek öcün aldı mı? “Kötü Dünya kaldı mı? “Şimdi yürek yırtılır!…” Bu çok eski ve güzel Türk şiirinde, Acun’un arsız, utanmaz, kötü ve fena olduğu söylenmek isteniyor. Bunun için dünyaya, “Issız Acun” deniyor. Eski Türkçede “Isız” sözü, daha çok haylaz, yaramaz, terbiye ve söz almaz çocuklar için söylenen bir deyimdi. Eski Türkler, Dünyaya bu sıfatı vermekle, ona bir “Kişilik” de vermiş oluyorlardı. Tıpkı bizim “Kahpe dünya” diyerek, dünyayı kötü bir kadına benzettiğimiz gibi. Bu benzetmeler unutmayalım ki İran edebiyatında olduğu kadar Budizmde de vardı. “Ödhlek” deyimi burada da karşımıza çıkıyor. Esas itibari ile zaman için kullanılan bu söz, öyle anlaşılıyor ki, “Felek” karşılığı olarak da, dilden düşürülmüyordu. Diğer bir şiirde, yine Alp Er Tonga’nın ölümü için şöyle deniyordu: “Zaman artık inceldi, süzüldü, yufkalandı,” Cılız, zayıf erlerse, yavuz oldu davrandı! “Erdem artık kalmadı, atıldı savsaklandı, “Çünkü Acun’un Begi (Efrasiyab) yok oldu!” Şairi bilinmeyen bu çok eski Türk halk şiiri, faziletin ve faziletli kişilerin yok oluşunu, Hakan Efrasiyab, yani Alp Er Tonga’nın ölüşünü ve dünyanın sahipsiz kalışına bağlıyor. Şiirin esas metninde Efrasiyab’ın adı geçmiyor. Fakat şiirin söylenişinden, bö sözlerin Alp Er Tonga ile ilgili olduğu, açık olarak anlaşılıyor: “Acun, erleri ve yiğitleri ayıklayarak, dünyayı yiğitlerden temizlemeği, âdeta kendi için bir vazife bilirdi. Akıllı ve bilgi kişileri ise, istemezdi ve onlara yar değildi. Bilgili insanları yok edip, dünyadan kaldırmasa bile, onları kovalar, ısırır ve etlerini koparırdı. Bu sebeple bilge kişilerin de vücutlarında açılan yaralar, yavaş yavaş kopup çürümeğe başlarlardı”. Daha doğrusu şair demek istiyordu ki, bilgelerin kafalarında bilge bulunmasına rağmen, kokmuş vücutlarında artık fazilet barınamamağa başlamıştı. İşte, Acun’un bu marifetlerini anlatan şu çok eski Türk şiiri bize şöyle diyor: “Bilğe, akıllı kişi, artık hep yoksul kaldı,” Acun onları tutup, ısırdı, etin aldı, “Erdemli vücutlarsa, çürüdü, koku saldı.” (Tükendi artık gücü) yere değip sürtülür!” Yine çok eski ve çok manalı bir Türk halk şiirini Dede Korkut’un dilinden dinleyelim: “Kanı dedüğüm, Beg Erenler, “Ecel aldı, yer gizleri, “Dünya menüm diyenler. “Bu dünya kime kaldı!…” 4. “ACUN”, MADDİ DÜNYA ANLAMINDA “Maddî Dünya anlamında kullanılan Acun sözü”: “Acun” sözü eski Türklerde, esas itibari ile, içinde doğduğumuz ve yaşadığımız Dünya anlamına gelirdi. Eski Türk şiirleri, her konuda dünyamıza bir kişilik verir ve dünyayı güzellikleri ile bezeyerek, öyle anlatırlardı. Meselâ şu çok eski Türk halk şiiri, tıpkı bir insan gibi, dünyanın nefesini ılındırmakta ve ondan sonra da baharı getirmektedir: “Kalkar kamug kölerdi,” Ajun tını yılırdı, “Taglar başı ilerdi,” Tütü çeçek, çerkeşür!” “Kuru yerlerin hepsi, yağmur ile göllendi, “Dağların başı artık, göründü belirlendi,” Dünyanın soluğuysa ılındı, meltemlendi, “Türlü, türlü çiçekler, dizilip, demetlendi!…” Diğer eski bir Türk şiiri de, soğukların ve kışın gelişini, mevsimler arasındaki kıskançlık ve rekabete bağlıyor. Ona göre kış, yazın güzelliklerini kıskanmış ve bunun için de bütün şiddet ve kuvvetini toplayarak gelmiştir: “Tumlıg kelip kapsadı,” Karlap Ajun yapsadı, “Kutlug yayıg tepsedi,” Et, yin üşüp, emrişür!” “Soğuk geldi yaslandı,” Karla Acun kaplandı, “Kutlu yazı kıskandı,” Vücut üşür, titreşir!…” Mevsimlere “Kişilik” veren şair, yazı kıştan üstün tutarak, yaza “Kutlu yaz” diyor. Acun sözünü Uygurlar, “Acun” şeklinde yazıp söylerler iken; Kaşgarlı Mahmud bu sözü, “Ajun” şeklinde söylemeğe başlamıştı.
- Oğuz Kağan Destanı’ndaki Mitolojik Unsurlar
ÜLGEN: Altay ve Yenisey çevrelerinde kullanılmaktadır. Kayrakan (büyük han) veya Tengere Kayra Han olarak da anılmaktadır. Güney Altay şamanistleri Ülgen’e “kuday” derler. Bazı kamlara göre ise, “Kayrakan” en büyük tanrıdır ve ülgen, kızagan ve mergen bu tanrının oğullarıdır. A.Anohin’e göre ülgen iyilik eden bir varlıktır. Ay ve güneşin ötesinde, yıldızların üstünde yaşar. Onun huzuruna giden yolda yedi, bazı rivayetlere göre dokuz engel vardır. Ülgenin huzuruna giden bu yol ancak erkek şamanlara, ayin yaptıkları zaman açıktır. Bununla birlikte erkek şaman bile ancak beşinci engel olan demir kazık (altın kazık=kutup yıldızı) yıldızına kadar ulaşabilir ve oradan geri döner. Ülgenin sarayı ve altından tahtı vardır. Kendisi insan şeklindedir. Şaman dualarında ” ak ayaz”, “ayazkan”, “şimşekçi”, “yıldırımcı”, “yaratıcı” (yayuçı) olarak da vasıflandırılır . Ülgen yaradıcı (halik)dır. Bütün varlığı yaradan odur. UMAY: Altaylı kavimlere göre Umay çocukları ve hayvan yavrularını koruyan dişi tanrıdır (tanrıça). Umay ismini Tonyukuk yazıtında şu ifadelerle görüyoruz. “Geri dönelim. Ere nefsini saklamak yektir dedi. Ben (ise) böyle derim! Ben Bilge Tonyukuk Altun ormanını aşarak geldik, İrtiş Irmağı’nı, geçerek geldik. (buraya) gelenler (=düşmanlar) cesur dedi (=demişler); (bizim geldiğimizi ise) duymadılar. Tanrı, Umay kutsal yer, sular (bizim için onlara) gaflet verdi. Neye kaçarız.(Onlar) çok diye niye korkarız. Az[ız] diye niye basılalım. Taarruz edelim dedim. Taarruz ettik, perişan ettik. Ertesi günü çok geldiler… SUYLA: Suyla adı verilen ruh, insanları korur ve yerde bulunur. Gözleri otuz günlük mesafeden görür, at gözlerine benzer. Ay ve güneşin kırıntılarından yaratılmış “suyla”nın görevi insanların hayatında ortaya çıkabilecek değişiklikleri haber vermek ve insanları göz altında bulundurmaktır. Âyin esnasında şaman göklere yahut yer altına giderken “suyla” şamanın yolunu kesen kötü ruhlara müdahale ederek onları kovar, “Yayık” ile birlikte kurbanın canını göklere götürür. Âyin esnasında “suyla” şerefine saçı olarak “rakı” kullanırlar. Karlık adı verilen ruh “suyla”nın en yakın arkadaşıdır. KÖK-BÖRİ: Totem devri yaşayan Türklerin totemi bozkurt, destanlarda hayat ve savaş gücünü temsil eder. Bozkurt, destanlarda Tanrı kurt ,anne kurt, ordular önünde yürüyen kumandan olarak geçer. Türkler bozkurda önce Tanrı diye tapmışlar, sonra kendilerinin bozkurt soyundan geldiklerine, böylelikle birer bozkurt olduklarına inanmışlardır. IŞIK: Bu motif destanların kuruluşunda kutsiyetten kaynaklanan hayat verici bir özelliğe sahiptir. Destanların büyük kahramanları; bu kahramanlara kadınlık ve mukaddes Türk çocuklarına annelik yapan kadınlar ilahî bir ışıktan doğarlar. Şamanist inanca göre yerden on yedi kat göğe doğru gittikçe aydınlanan bir nur âlemi vardır ki bunun on yedinci katında bütün göz kamaştırıcı ışığıyla Türk Tanrısı oturur. Yeryüzünde iyilik yapan ruhlar da bir kuş şeklinde bu nur âlemine uçarlar. RÜYA: Destanın bütününü etkileyen ve destan kahramanlarının hareket alanını belirleyen bir motiftir. Bir mücadele üzerine kurulu destanlarda kazanılacak başarı veya yaşanacak bir felaket düş yoluyla önceden öğrenilir. Kadercilik anlayışı düş motifiyle destanlarda işlenir. AĞAÇ: Destanlarda ağaç motifi üç yönüyle yer alır: Sığınak (Oba), Ana ya da Ata, varlığı, devleti temsil eden sembol. İnsanlığın yaratılışı hakkındaki Türk düşüncesine göre Tanrı, yeryüzündeki dokuz insan cinsini, bu insanlardan önce yarattığı dokuz dallı ağacın gölgesinde barındırmıştır. KIRKLAR: Bu motif, kahramanlar etrafındaki gücü temsil eder. Kırk sayısı bazı eşya ve davranışları sınırlar. Oğuz Kağan’ın kırk günde yürümesi, konuşması gibi. Kırk sayısı görünmez aleminden gelen koruyucu, güç verici kutsiyete erişmiş şahısları da simgeler. AT: At destanlarda önemli bir konuma sahiptir. Bunun temelinde göçebe kültürün yarattığı zorlayıcı koşullar vardır. Ata bir tür dinsel totem özelliği kazandıran şamanist inançtır. At, kahramanın başarıya ulaşmasında en etkin güçtür. Sahibini korur, ona yol gösterir, tehlikelere karşı uyarır. OK-YAY: Destanlarda maden isimlerinin sıkça geçmesi Türklerin savaşçı bir ulus oldukları kadar savaş aracı üretmede de usta olduklarını gösterir. Destanlardaki maden isimleri tamamıyla Türkçedir. Bu da Türklerin çok eskiden beri madencilikle uğraştıklarının delilidir. Ok- yay motifi destanlarda sadece savaş aracı olarak geçmemiş, Türk üstünlüğünü ifade etmiş, hukuki bir sembol haline gelmiştir. MAĞARA: Bu motif destanlarda sığınak ve ana karnını temsil eder. Bazen de ilahî buyruğun tebliğ edildiği yer olarak karşımıza çıkar. AK SAKALI İHTİYAR: Destanlarda hakanların akıl danışıp öğüt diledikleri gün görmüş yaşlılar vardır. Derin tecrübeli bu kimseler, geç hakanlara yol ve iz gösterirler. Bu, Türklerin alimlere mukaddes insan gözüyle bakıp ilme değer verdiklerini gösterir. YADA TAŞI: Bu taş destanlarda millî birlik ve bütünlüğü, halkın mutluluğunu ve devletin idealini temsil eder. Bu taş ülkeden çıkarıldığında birlik ve bütünlük bozulur ve kıtlık baş gösterir.
- Mitolojinin Özellikleri
Efsaneler konu itibariyle tanrıları, kahramanları ve doğaüstü varlıkları konu alan anlatılardır. Uyumlu bir sistem içerisinde düzenlenmiş olup, çoğunlukla geleneksel sözlü aktarımlar yoluyla (ozanlar, baksılar, manasçılar, rahipler) yayılarak canlı kalırlar. Sıklıkla ilgili oldukları topluluğun dinî veya ruhânî yaşantıları ile bağıntılı olan mitler, topluluktaki bu ruhânî mevkilerini kaybettikleri zaman, yani topluluğun ruhânî yapısıyla aralarındaki bağ koptuğu zaman, mitolojik niteliklerini yitirir ve folklora ait söylenceler veya peri masalları haline dönüşürler. Folklorbilimcilere göre, -ki bu disiplin hem seküler(1) hem de kutsal söylencelerin incelenmesini içerir- bir mit, gücünün bir kısmını topluluğun (en azından belirli bir kısmının) ona olan inancından ve doğru olarak kabul edilmesinden alır. Folklor incelemelerinde, tüm kutsal geleneklerin birikimi vardır ve terimin kullanımında, günlük kullanımındakine benzer, herhangi bir kötüleme, aşağılama bulunmamaktadır. Örneğin bir dinin hem kendi mitolojisinden hem de tekil olarak içerdiği mitlerden ayrı ayrı söz edilebilir. Bu durum tamamen bilimsel ve tarafsız bir yaklaşım olup, mitler açısından herhangi bir kötüleme ve aşağılama amacı da barındırmaz. Efsaneler sıklıkla gerek evrenin gerekse yerel bölgenin ortaya çıkışını açıklama amacı taşır. Örneğin sırasıyla yaratılış efsaneleri ve kuruluş efsaneleri gibi. Efsaneler ayrıca doğa olaylarının, başka şekilde açıklanamayan kültürel âdetlerin açıklanması amacını da taşır. Genel olarak efsanelerin doğal anlamda basit bir izah sunmayan herhangi bir şeyi açıklamak için kullanıldığı da söylenebilir. Mitoloji terimi Yunan mitolojisi veya Roma mitolojisi formunda olduğu gibi sıklıkla eski kültürlerin antik hikâyelerine atfen kullanılmaktadır. Bazı efsaneler orijinal olarak sözel bir geleneğin ürünüyken zamanla yazılı hâle gelmişlerdir. Çoğu efsanenin başlangıç noktası aynı iken değişik coğrafya ve kültürlerden etkilenerek farklılaşmış, biririnden farklı anlatılar haline dönüşmüş, orijinal olanı ancak mitologların anlayabileceği kadar kompleks halde kalmışlardır.