Servet-i Fünun Sanatçılarının Özellikleri
- Cengiz Yıldırım
- 23 Şub 2021
- 1 dakikada okunur
Edebiyat-ı Cedide (Sevet-i Fünûn) Sanatçılarının Genel Özellikleri
II. Abdülhamit, 1876 yılında I. Meşrutiyet’i ilan eder. Bu tarih Osmanlı Devleti’nde yeni bir dönemin de başlangıcıdır. Osmanlılarla Ruslar arasında başlayan ve tarihte “93 Harbi” olarak adlandırılan savaş, Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlanarak Ruslarla Ayastefanos anlaşması imzalanır. Bu olayın üzerine II. Abdülhamit Meclis-i Mebusan’ı kapatır. 33 yıl sürecek baskıcı bir yönetim, “İstibdat Dönemi” başlar.
Servet-i Fünûn sanatçıları ve bunların yarattığı eserlerde Abdülhamit döneminin izleri görülür. Bu dönemde, sanatçıların meşrutiyet ve Batı dünyasına açılmayla ilgili tüm umutları kurumuş, uzun süren baskı ve sansür uygulamaları bu dönem sanatçılarında derin yaralar oluşturmuştur.
Böylesine umutsuzluğun ve yalnızlığın yaşandığı ortamda da sanatçılar toplumsal konulardan uzak durmayı tercih etmiştir. Kuşku yaratacak hiçbir eyleme kalkışmamışlar, yeteneklerini sakıncası olmayan, zararsız bir edebiyat yaratmak için kullanmışlardır. Bu durum da dönemin sanatçılarında yoğun bir umutsuzluk, karamsarlık ve yılgınlığa yol açmıştır. Bu ruhsal çöküntü de eserlerin büyük bölümüne yansımıştır.
Sonuç olarak Servet-i Fünûn sanatçıları toplumsal sorunlardan uzak, somut gerçeklerden kopuk suya sabuna dokunmayan bir tutumu benimsemişlerdir. Sonuç olarak “sanat için sanat” anlayışından hareketle, eserlerinde estetik değerleri titizlikle önemsemişler, yeni edebi biçimler yaratmaya çalışmışlardır.
Dilde de seçici bir anlayış içinde Arapça ve Farsça tamlama ve sözcüklere yeniden dönmüşler, Tanzimatçıların başlattığı dilde sadeleşme anlayışından uzaklaşmışlar, ağır ve sanatlı bir dil ve üslup anlayışı içinde bireysel duygu ve düşüncelerini anlattıkları eserler yaratmışlardır.

















Yorumlar