Tanzimat Edebiyatı’nın Oluşumu
Osmanlı Devleti yükselme devrinde kendi uygarlıklarının Batınınkinden daha üstün olduğuna inanmış ve batıda olan yenilik ve reformlara kayıtsız kalmıştır. Batı ile olan ilişkiler sadece siyasal alanda olmuş bunun dışında kültürel ve bilimsel hiçbir konuyla ilişki içinde olunmamıştır. Ama 17. yüzyıl sonu ile 18. yüzyıl başlarında ardı ardına gelen malubiyetler ve bunun sonucunda gelen toprak kayıpları Osmanlı’ya adeta bir takat gibi gelmiş ve önemsemedikleri yenilikleri kale almayıp uygulamadıkları Avrupa’nın kendisinden kat kat önde olduğunu fark etmiştir.
Gerileme dönemine giren Osmanlı, Batının askerî teknolojisinin savaşın sonucunda oldukça etkili olduğunu anlamış ve askerî teknolojiyi öğrenip kendi sistemlerine uygulayabilmek için Avrupa’ya elçiler göndermeğe başlamıştır. Batının Osmanlı karşısındaki bu siyasal üstünlük bir süre sonra kendini farklı alanlarda da göstermiş ve zaman içinde halka da bu üstünlük yansımış olacak ki; halk arasında Batı özellikle Fransız taklitçiliği yayılmağa başlamıştır. Osmanlı aydınları Batıya gidip orada öğrendikleri her bilgiyi Osmanlı Devleti’nde uygulamağa çalışmışlar ve bunun için pek çok uğraş vermişlerdir.
Bu arada Osmanlı her geçen gün biraz daha kötüleşip toprak kaybetmeğe devam etmiştir. Osmanlı’nın bu kötü durumundan faydalanmak isteyen Avrupalı devletler azınlıkları bahane ederek Osmanlı’nın iç işlerine müdahale etmeğe başlamışlar ve hatta tüm kontrolü ellerinde bulundurmuşlardır. Gerekli gördükleri yerde azınlıklara ayrıcalık verilmesini isteyerek sözde yenilik altında pek çok hak elde etmişlerdir. Bunlardan biri de 1839’da 2. Mahmut’tan sonra tahta çıkan Abdülmecit, Reşit Paşa’nın da etkisiyle yayınlanan Tanzimat Fermanı (Gülhane Hatt-ı Hümayun) adlı siyasal içerikli bir fermandır. Bu nedenle 1839’da başlayan bu döneme Tanzimat Dönemi denir.
II.Mahmut döneminin sonuna doğru Batıda görev yapan Osmanlı elçileri Avrupa’da kameralizm adlı sistemi keşfetmişlerdir. Millî (ulusal) devletlerin kurulmasında ve orta sınıfların güçlenmesinde etkili olan bu sistem bir yandan sınıfların güçlenmesinde etkili olan bu sistem bir yandan da feodalizmin kalan etkilerini yok etmeyi amaçlamıştır. Osmanlı aydınlarına kameralizmin en cazip gelen tarafı Osmanlı İmparatorluğu gibi dağınık ve çok uluslu bir ülkeyi birleştirme ihtimalinin olmasıydı. Osmanlı devlet adamları ise hala halk üzerinde bir ‘’Osmanlıcılık’’ bilinci oluşturabileceklerini düşünüyorlardı.
Tanzimat’ı başlatanların (Mustafa Reşit, Ali Paşa, Fuat Paşa) bir türlü anlayamadıkları ya da kabul edemedikleri şeyi artık Batılı devletlerin sınırsız bir rekabet ve savaş içinde oldukları ve sömürgeci politikalarını gün geçtikçe daha da yaygınlaştırdıkları gerçeğidir. Osmanlı Devleti, 1838’den sonraki bütün ticari ve siyasi antlaşmalarda kendini savunup haklarını koruyamadığı gibi bu durum tarım ve endüstri alanlarına da sıçratılmıştır. Tanzimat kurucuları Batıdan askeri teknik ve teknolojiyi Osmanlı’ya uyarlarken bir yandan da onların günlük kültürlerini de Osmanlı içerisine almışlardır. Bu Avrupalılaşma denen durum yaşamın her sahnesinde gözle görülebilecek bir ilerleme kaydetmiştir. Şehrin her yerinde (binaların, evlerin tarzında, kullanılan eşyalarda, insanların birbiriyle olan ilişkilerinde ve konuşmalarında) Batıya ait izlere rastlamak mümkündü.
Tanzimat Fermanı’nda halkın can ve mal güvenliği, kanun önünde eşitlik, mülkün miras olarak bırakılabilmesi, alınacak vergilerin adaletli olması gibi maddeler yer alıyordu. Bu maddelerin Osmanlı ayanları tarafından ortaya atılmasındaki amaç, gerileme dönemi yaşayan Osmanlı’yı bir bütün olarak ayakta tutabilmekti. Aynı zamanda ortaya çıkan Fransız İhtilali’nden sonra bu fermanın yayınlanmasının altında yatan asıl sebep de buydu: Osmanlı gibi çok uluslu bir devleti ‘’milliyetçilik’’ akımının etkisinden kurtarmak. Yapılan bu fermanla halka daha fazla hak, adalet ve eşitliğin getirilmeğe çalışıp orta yolun bulunmasıyla kısa süreliğine de olsa bir başarı sağlanmıştır.
Tanzimat Fermanı’nın Müslümanlara yönelikten ziyade gayrimüslim halka hitap etmesi, gayrimüslim halkın yapılan yeniliklerden memnun olmaması ve bunların yanında kendilerini Osmanlı’daki azınlıkların haklarını korumakla mükellef sayan Avrupalı Devletlerin de yapılan yeniliklerden hoşnut olmayarak baskılarına devam etmeleri Osmanlı Devleti’ni tekrar başa döndürmüştür. Tanzimat Fermanı Avrupa devletlerinin Osmanlı’yı elde etmek için çabaladıkları bir dönemde onlara karşı tedbir olarak uygulamağa çalışmış ancak bu tedbir yukarıdaki sebeplerden ötürü başarıya ulaşamadığı gibi Avrupa’nın Osmanlı için planladıklarının işleyişini de kolaylaştırmıştır. Bu kargaşalı dönemde yeni bir grup meydana gelmiştir. Yeni Osmanlılar adlı bu rejim muhalefetleri ilk kez 1860 yılında Tanzimatçıların yetersiz olduklarını dile getirmişlerdir. Onlara göre devletin bu kargaşadan kurtulması için kişisel egemenlikten (mutlak krallıktan) vazgeçilmeli, gerekirse halk padişahtan daha üstün görülmesiyle sağlanabilirdi. Yine onlara göre Tanzimat daha geniş şekilde desteklenmeli ve Tanzimat’ta yer alan maddeler çerçevesinde yönetim denetlenmelidir. Yeni Osmanlılar bu düşüncelerini uygulayabilmek için büyük bir mücadeleye girmişler ve sonunda da Abdülaziz’i tahttan indirmişlerdir. Sonunda Tanzimat amacına ulaşamamış ve başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
Comentarios