Tanzimat Edebiyatı’nda Roman Ve Hikaye
Batılı anlamda roman da tiyatro gibi 1860’tan sonra başlar. Önce Fransız romanlarından yapılan çeviriler örneklik eder. Sonra yerli romanlar ortaya çıkmaya başlar. Fakat bu romanlar teknik bakımından pek başarılı sayılmaz. Edebiyat tarihimizde Türkçe yazılmış ilk roman Şemsettin Sami‘nin Taaşşuk-ı Talât ve Fitnat’ıdır (1873). Bu dönem romanlarında işlenen başlıca konular, batılılaşmanın yanlış anlaşılması, aşk, kadınla erkek arasındaki eşitsizlik, kadının toplumdaki yeri, kölelik ve tarihsel olaylardır. Tanzimat yazarları romanın gerçeği vermesi gerektiği görüşündedirler. Çünkü amaçlar toplumsal yarar sağlamaktır. Özellikle Namık Kemal, tiyatro oyunu için düşündüğünü roman için de yineler. Ona göre roman, toplumsal yarar sağlamak için bir araçtır; yararlı bir eğlencedir. Roman ve öykü yazarları gerçekçi konuları işlerler. Fakat işleyiş biçiminde romantizmin ağır bastığı görülür. Gerçekçilik (realizm) ve doğalcılığın (natüralizm) doğru tanımı ve uygulamasını yalnızca Nabizade Nazım‘da görebiliriz. Karabibik adlı öyküsünün önsözünde gerçekçiliğin ve doğalcılığın ne olduğunu anlatır. Türk edebiyatında ilk gerçekçi(realist) öykü, Nabizade Nazım’ın Karabibik (1890) adlı uzun öyküsüdür. İlk psikolojik roman da onun Zehra adlı eseridir. Tanzimat yazarları kimi roman ve öykülerinde tarihi konu etmişlerdir. Namık Kemal’ın Cezmi (1881) adlı romanı edebiyatımızın ilk tarihsel romanıdır. Tanzimat edebiyatında roman ve öykünün özelliklerini şöyle sıralayabiliriz:
Roman Şemsettin Sami ile başlamış Ahmet Mithat ile gelişmiştir.
Konular günlük yaşamdan veya tarihten alınmıştır.
Duygusal ve acıklı konular tesadüfi aşklar ön plandadır.
Bireyi eğitme, toplumu düzeltme amacı güdülmüştür.
Gözleme yer verilmiş, gerçekçi bir bakış açısı sergilenmiştir.
Anadolu ihmal edilmiş, İstanbul ve çevresi işlenmiştir.
Hikaye ve romanlar teknik ve kompozisyon bakımından ilk olmanın eksikliklerini taşıdıklarından roman tekniği zayıftır.
En önemli temalar, Fransız İhtilali ile dünyaya yayılan “vatan, özgürlük, adalet, milliyetçilik ve esaret”tir.
Kişiler genelde tek yönlü; iyiler hep iyi, kötüler hep kötüdür.
Yazarlar eserlerinde kişiliğini gizlememiş, hatta yer yer olayın akışını keserek okuyucuya bilgi ve öğüt vermişlerdir.
İkinci kuşak sanatçıları realizmin etkisiyle gözleme önem vermişler, daha gerçekçi bir tarzla eserlerini yazmışlardır.
Roman ve öykücülükte Tanzimat edebiyatındaki ilkler: İlk yerli roman: Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat (Şemsettin Sami)İlk öykü örnekleri: Letaif-i Rivayet ( Ahmet Mithat Efendi)Batılı anlamda ilk öykü: Küçük Şeyler (Sami Paşazade Sezai)İlk edebi roman: İntibah (Namık Kemal)İlk tarihi roman: Cezmi (Namık Kemal)İlk köy romanı: Karabibik (Nabizade Nazım)İlk realist roman: Araba Sevdası (Recaizade mahmut Ekrem)
Comments