Uygurlar ve Türkçe
- Cengiz Yıldırım
- 4 Şub 2021
- 4 dakikada okunur
Manici çevreye ait metinler
Manici edebiyatta “nazım, manzume şiir” için Sanskritçeden geçme şlok ve Türkçe takşut kelimeleri kullanılmıştır. Küg kelimesi ise daha çok ezgili şiir ve nazımlar için kullanılmıştır. Baş ve Başik ise ilahi manasındadır.
Aprın Çor Tigin bir şehzadedir ve bu devrede çok önemli bir isimdir. Bilinen ilk Türk şairidir ve şiirlerinden ikisi günümüze kadar gelmiştir. Bu şiirlerden birisi Mani dinini övmek amacıyla yazılmıştır. Diğeri ise “Sevgili” anlamında ve Türkçedeki ilk aşk şiiridir. Bu şiirlerin nazım birimi dörtlüktür. Nakaratlar ise daha çok ikilik ve üçlüklerden oluşmaktadır. Bu şiirlerde mısra sonlarında kafiye yoktur. Bunun yerine mısra başlarına kafiye yer almaktadır. Ahengi sağlayan ise “aliterasyon”dur.
Tahminen 930 yılında ve Köktürk harfleriyle yazılmış olan Irk Bitig (Fal Kitabı), Mani çevresinde yazılmış önemli bir metindir. İçinde dine ait unsurlar bulunmakla birlikte dini bir eser değildir; bir fal kitabıdır. Her biri ayrı bir fal olarak yorumlanan 65 paragraftan meydana gelmiştir.
Turfan’da bulunan Huastuanift adlı eser Mani dinine ait uzunca bir tövbe duasıdır. Bir bakıma İslâmî tövbe duasına da benzemektedir. Maniciliğe ait bir çok kavram bu metin içerisinde yer alır. Cümle yapısı sağlamdır.
Burkancı çevreye ait metinler
Burkancı edebiyatta “nazım, manzume, şiir” kavramı için Türkçe koşug ve takşut; Sanskritçe şlok ve padak tabirleri kullanılmıştır. Ir kelimesi ise daha çok şarkı manasına gelir. Bu devreden günümüze kalan 25 şiirin toplam mısra sayısı 1400’ü bulmaktadır. Hemen hemen tamamı dini ve pek çoğu özgündür.
Bu şiirlerde en önemli ahenk unsuru mısra başı kafiyesidir. Nazım birimi çoğunlukla dörtlüktür ama sekizliklerden meydana gelenleri de vardır. “Öyle Yerlerde” yani anı teg orunlarta ilk pastoral şiirimizdir. Pratya-şiri ve Şıngku Şeli Tutung ise, Uygurlardan adları bize kadar ulaşan önemli şairlerdendir.
BURKANCI EDEBİYATTA NESİR
a. Vinayalar
Vinayalar, Burkancı “rahip ve rahibelerin hayatını, günlük yaşamlarını düzenleyen kuralları içine alır.” Sayıları çok değildir. Karmavâcana adlı vinaya, manastır kıyafetinin kullanılışına dair bir metindir. Pravâranâ ise bir Burkan rahibinin yağmurlu bir mevsimde çekildiği inzivayı anlatır. Vinayavibhaga adlı metin manastır kurallarıyla ilgilidir.
b. Sudurlar
Bu kitaplarda, gerek tarihi Burkan’ın ve gerekse bütün Burkanların verdikleri veya vermiş olduklarına inanılan vaazlar bir araya toplanmıştır. Sudurlarda önce vaazın verildiği yer tasvir edilir. Sonra müritlerden biri bir soru sorar ve Burkan da sorulan bu soruya dayanarak vaazını verir. Vaaz bittikten sonra dinleyicilerden iki kişi konuyu kendi aralarında tartışırlar. Eğer sonuç alınamazsa soru tekrar Burkana sorulur. Bu böyle sürüp gider.
Uygurcaya çevrilmiş en hacimli sudur Altun Yaruk’tur. Altun Yaruk, “altın ışık” manasına gelir. Beş Balık’lı Şıngku Seli Tutu? tarafından Çinceden Uygurcaya çevrilmiş olan eser, “tercümeden ziyade müstakil bir adaptasyon”dur. Şıngku Seli Tutu? birçok eklemelerle eseri genişletmiştir.
Hüen- Tsang’ın ünlü seyahatnamesini de Uygur Türkçesine çeviren ve bu tercümede kullandığı “kavi” üslûbu dolayısıyla Reşid Rahmeti Arat tarafından eski Türk şairleri arasında gösterilen Şıngku Seli Tutu, Uygurlar çağı Türk edebiyatının en önemli simalarından biridir.
Araştırıcılar tarafından en iyi işlenmiş metinlerden biri olan Sekiz Yükmek (Sekiz Tomar) adlı sudur, Uygurlar arasında çok yayılmış olan dinî bir eserdir. Çinceden çevrilmiş olan Sekiz Yükmek, Burkancılığa ait dinî-ahlâkî inanışlarla bazı pratik bilgileri ihtiva eder. Kısa cümleleri, açık ve samimi ifâdesi, zengin kelime hazinesi ile dikkate değer bir üslubu vardır.
Şinasi Tekin tarafından işlenen Kuanşi İm Pusar (Ses İşiten İlâh), “Asil Dinin Nilüfer Çiçeği” adlı sudurun bir bölümüdür. Eserin konusu, Kuanşi İm adlı bir Bodisatva’nın (Burkan adayının) canlı varlıkların sıkışık anlarında Hızır gibi yetişerek onlara yardım etmesi ve Nirvana yolunu göstermesidir. Çinceden çevrilen eserine nerede ve kim tarafından tercüme edildiği bilinmemektedir. Tercüme ve istinsah tarihleri 13. asırdan önce olmalıdır.
Çince’den çevrildiği tahmin edilen ve Semih Tezcan tarafından işlenen İnsadi Sudur, “rahiplerin karşılıklı olarak birbirlerine günahlarını anlatma” törenleri ile ilgilidir. Eserde Sundarî Kız adlı bir çatik de vardır.
1328’de Çince’den çevrilen, tahta baskıları da bulunan Yitiken Sudur büyü ile ilgili bir metindir. Kşanti Kılguluk Nom Bitig adlı sudur ise bir günah çıkarma kitabıdır.
c. Çatikler
Sudurlar içinde yer alan ve Uygurların çatik dediği jâtaka türü, Uygur dil ve edebiyat metinleri arasında özel bir yere sahiptir; çünkü bunlar bazen bir hayli uzun masallardır. Çok defa da sudurlardan ayrı kitaplar halinde yazılmışlardır. Çatikler, Burkanların çeşitli hayatlarını anlatan, olağanüstü olaylarla süslü masallardır. İslâmî edebiyattaki menkıbeleri hatırlatırlar.
Prens Kalyanamkara ve Papamkara Hikâyesi adıyla meşhur olan Edgü Ögli Tigin İle Ayıg Ögli Tigin (İyi düşünceli Şehzade ile Kötü Düşünceli Şehzade) en tanınmış çatiklerden biridir. Bin Buda mabetlerinde bulunan bu eserde, iyi bir şehzadenin bütün canlılara yardım etmek ve canlıların birbirlerini öldürmelerine engel olmak üzere çok değerli bir mücevheri ele geçirmek için çıktığı maceralı yolculuk anlatılır.
Altun Yaruk içinde bazı çatikler de vardır. Bunların en meşhurlarından biri Şehzade ile Aç Pars Hikâyesi’dir. Çatikte, açlıktan ölmek üzere olan bir parsı kurtarmak isteyen fedakâr şehzade anlatılır. Parsın ölmemesi için şehzade kendisini ona yem eder.
Dantipali Beğ hikâyesinde ise kendini feda eden bir geyiktir. Çaştani Beğ hikâyesinde Çeştani Beğ’in ülkesinde yaşayan insanlara hastalık ve belalar getiren şeytanlarla mücadelesi anlatılır. Toharca’dan Türkçeye çevrilmiştir. Toharca’dan çevrilen başka bir eser de Maytrisimit’tir. Eserde, Maitreya Burkan’ın menkıbevî hayatı anlatılır. Maitreya, Müslümanların mehdisi gibi, istikbalde gökten yere inip insanları nirvanaya ulaştıracak olan bir Burkan’dır. Ülüş adı verilen bölümlerden meydana gelmiştir ve dramatik özelliği ile dikkat çeker.
3. Abidarmalar
Abidarmalar, Burkancılığın metafizik yönünü işleyen eserlerdir. “Kuru, sıkıcı, ağır” bir ifadeye sahip olan bu eserler, “Türkçenin ilim ve felsefe dili olarak da kullanıldığını ve dilin imkânlarının zenginliğini gözler önüne sermektir”. Abidarim Kıınlıg Koşavarti Şastir adlı eser Çinceden tercüme edilmiş hacimli bir eserdir.
4. Diğerleri
Küentso (Hüen-Tsang) Biyografisi adıyla tanınmış eserin Burkancı Uygurlardan kalan eserler arasında önemli bir yeri vardır. Bu eser, Küentso adlı Çinli bir Burkan rahibinin 630-645 yılları arasında Türkistan üzerinden Hindistan’a yaptığı seyahati ve Çin’deki hayatını anlatan bir seyahatname ve biyografidir. Şıngku Seli Tutu? tarafından tahminen 10. asrın birinci yarısında Uygurcaya çevrilmiştir. Eser, 7. asırdaki Türk ülkeleri hakkında müşahedeye dayanan bilgileri dolayısıyla bizim için çok önemlidir. Tercüman, bu eserde şiirle nesir arası “kavi” üslubunu kullanmıştır.

















Yorumlar