top of page

Manas Destanı

Kırgız Türkleri arasında büyük bir kahramanlık hikâyesi olarak zamanımıza kadar yaşayan Manas Destanı, 11.-12. yüzyıllarda Türkistan’da Yedisu çevresinde doğmaya başlamış, bu İslâmî destan yüzyıllar boyunca bütün Orta Asya Türkleri arasında ortak destan olarak yaşamış, işlenmiş ve gelişmiştir.


Destan, İslâmiyet’in kabulü, yayılması ve bu yayılma uğruna yapılan gazâlar etrafında söylenmekle beraber, eski Türk destanlarından izler de taşımaktadır. Bu destan zaman içinde bazı değişikliklere uğramış, en yakın zamanlarda bile bünyesine yeni kısımlar ilâve edilmek suretiyle değişik destan metinleri ortaya çıkmıştır. Bu muhteşem Türk Destanının tamamı –şimdilik- 400.000 mısradır.


Manas Destanı’nın esasını Müslüman Türklerle, Müslüman olmayan Türkler arasındaki savaşlar meydana getirir. Manas’ın, tarihte gerçekten var olduğunu gösterir izler görülememiş ise de, Kırgız-Kalmuk mücadelelerinde göz doldurmuş bir Kırgız yiğidinin, belki de bir Kırgız Beği’nin adı ve yiğitliği ile bu destana konu olduğunu düşünebiliriz. Manas’ın destandaki tarihî şahsiyeti, Karahanlılar ordusundaki bir kumandan gibi görünmektedir.


Manas Destanı, Kırgızların bir bakıma ansiklopedisi gibidir. Manas Destanında Kırgızların bütün gelenek ve göreneklerini, törelerini, inanışlarını, görüşlerini, başka milletlerle olan ilişkilerini, masallarını ve ahlak anlayışlarını bulmak mümkündür.


Manas Destanının bütününü söyleyenlere “Manasçı”, bir kısmını söyleyenlere “Ircı” denilir. Manasçılar, destanı anlatırken yaşadıkları devirde ortaya çıkan ve kendilerini etkileyen olayları da ustaca destana katmışlardır. Bu nedenle Manas Destanı halen içerik olarak genişlemeye devam eden yaşayan bir destandır.


Yazıya geçirilmiş olmasına rağmen, tipik destan özellikleri nedeniyle bu destana halen ilâveler yapılmaya devam edilmektedir.


Manas Destanına ilk defa, Kazak-Kırgız yöneticisi olan Rus asıllı Franel tesadüf etmiştir. Daha sonra Çokan Velihanof, destanı dinlemiş (1856), destanın en uzun parçası Radloff tarafından yazıya geçirilerek 1885’te yayınlamıştır.


Destanın en önemli bölümlerini “Manas”, Manas’ın oğlu “Semetey” (veya Semetay), Manas’ın torunu “Seytek”, “Colay” ve “Töştük”ün hikâyeleri teşkil etmektedir. Colay ve Er Töştük hikâyeleri ile ilgili bölümlerin “Colay” adında bir Manaşçıdan derlendiği sanılmaktadır.


Bu destanı söyleyen saz şairlerine (Manasçı, Ircı, Akın, Bahşı veya Baksı) göre, Er Manas savaşta kimseye yenilmeyen bir dünya kahramanıdır. O hemen hemen bütün milletlerle savaşmış; Çinlileri, Sartları, İranlıları yenmiştir. “O’nun elbisesi ak zırhdır.” ve destanda “ak zırha ok geçmiyor” mısraı sıkça tekrarlanmaktadır.


Türk destanlarının en uzunu olma özelliğini de taşıyan Manas Destanı şu bölümlerden meydana gelir:

Manas’ın Doğuşu,

Almambet’in Müslüman olarak önce Gökçe’ye sonra Manas’a sığınması,

Manas’ın Almambet’in eski arkadaşı Er Gökçe ile savaşması,

Manas’ın evlenmesi,

Manas’ın en sadık ve vefalı olan arkadaşı Kanikey’in bir sözünü dinlemeyerek hata yapması ve ölmesi, ancak bir üstün insan oluşu dolayısıyla yeniden dirilmesi,

Oğlu Semetey’in doğması, Manas ebediyete göçtükten sonra oğlu Semetey ile torunu Seytek’in maceraları.

bottom of page