Anonim Halk Edebiyatı (Mani ve Türkü)
10. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi: Anonim Halk Edebiyatı (Mani ve Türkü)
Anonim halk edebiyatı; meydana getireni ve söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı olan edebî ürünlerin oluşturduğu bir edebiyattır. Bu ürünler başta, tek bir kişinin malı iken zamanla topluma mal olup anonim bir özellik kazanır.
Anonim halk edebiyatı ürünlerinin en belirgin özelliği ürünlerin sözlü olmasıdır. Bu özelliği nedeniyle ürünler dilden dile aktarılırken birtakım değişikliklere uğrar ve yayıldığı bölgenin dil özelliklerini alır.
Anonim halk edebiyatı, taşıdığı özellikler yönüyle İslamiyet’in Kabulünden Önceki Türk Edebiyatı’nın Türk-İslam kültüründeki yansıması olarak kabul edilebilir
Anonim halk edebiyatı kapsamına giren ürünlerin bir kısmı nazım (mâni, türkü, ninni), bir kısmı nesir (masal, efsane vb.), bir kısmı da nazım-nesir (halk hikâyeleri) karışık şekilde karşımıza çıkmaktadır. Bu ürünler, halk arasında yayılmış; yabancı etkilerden uzak kalmıştır.
Sözlü geleneğin bir ürünü olan mânilerde yalın bir dil kullanılmıştır. Manzum ürünlerde hece ölçüsü ve dörtlük nazım birimi esastır.
Anonim halk edebiyatı çerçevesinde verilen ürünler; Anadolu insanının hayat felsefesini, yaşantısını, bireysel duygulanmalarını vb. dile getirmesi yönüyle önemli birer kaynaktır.
Anonim Halk Şiiri
Söyleyeni belli olmayan, ağızdan ağza, kulaktan kulağa yayılan, halkın ortak malı olan ürünlerin oluşturduğu edebiyattır.
Özellikleri şunlardır:
1) Belli bir sahibi yoktur. Halkın ortak malı olan ürünlerden oluşur.
2) Dili sade, akıcı bir halk Türkçesidir.
3) Şiirlerde hece ölçüsünün 7’li, 8’li, 11’li kalıpları ağırlıklı olarak kullanılır.
4) Somut ve gerçeklerle iç içe bir edebiyattır.
5) Şiirlerinin nazım birimi dörtlüktür.
6) En çok yarım kafiye kullanılmıştır. Bazı manilerde cinaslı kafiye görülür.
7) Mecazlara ve edebi sanatlara fazla yer verilmez.
8) Ölüm, aşk, tabiat sevgisi, ayrılık acısı, özlem, yiğitlik, toplumsal aksaklıklar gibi konular işlenir.
9) Sözlü geleneğe dayanır.
10) Anonim halk edebiyatı ürünleridir; mani, ninni, türkü, destan, tekerleme, bilmece, masal…
Mani Genel Özellikleri
Mâniler, halk şirindeki en kısa nazım biçimidir.
Anonimdirler.
Genellikle 7’li hece ölçüsüyle söylenip dört dizeden oluşur ve aaxa şeklinde kafiyelenir. Mânilerde ilk iki dize kafiyeli söyleyiş için oluşturulan doldurma dizelerdir. Bu dizeler, konudan bağımsız gibi düşünülse de konuyla ilişkili olarak da yorumlanabilir.
Mânilerde üçüncü dizenin serbest olması, mâni söyleyene kolaylık sağlar. Asıl anlatılmak istenen temel duygu ve düşünce genellikle son iki dizede ortaya çıkar.
Mânilerin konusu genellikle aşk olmakla birlikte doğa, ayrılık, özlem, gurbet gibi değişik konularda da mâni söylendiği görülür.
Mâni söylemek halk arasında âdeta bir gelenek hâlini almıştır.
Mâniler dize sayıları, birinci dizedeki hece sayısının eksik olması ve kafiyelerinin cinaslı olmasına göre çeşitli isimler alır. Bu durumda tek dörtlükten oluşan, aaxa şeklinde kafiyelenen ve 7’li hece ölçüsüyle söylenenler düz mâni; birinci dizesindeki hece sayısı 7’den az olanlar ve cinaslı kafiyeyle kurulanlar kesik mâni ya da cinaslı mâni; dize sayısı dörtten fazla olan mâniler de yedekli mâni ya da artık mâni adlarını alır.
Mani çeşitleri:
Düz Mani: Yedişer heceli dört dizeden oluşur. Kafiyeleri cinassızdır. aaba şeklinde uyaklanır. Abab şeklinde uyaklanan maniler de vardır.
Konuları: aşk, ayrılık, gurbet, doğa, dostluk, yergi... İlk iki dizesi doldurma dizedir. Asıl söylenmek istenen düşünce son iki dizede söylenir. İlk iki dizede somut nesneler, doğa ile ilgili gözlemler, varlıklar vb. anlatılır.
Kesik mani: Birinci dizesi 7 heceden az, anlamlı ya da anlamsız bir sözcük grubu olabilir. Bu kesik dize sadece kafiyeyi hazırlar. Kesik manilerde eğer kafiye cinaslı ise bunlara cinaslı mani de denir.
Yedekli (artık) mani: Düz maninin sonuna aynı kafiyede iki dize daha eklenerek söylenen maniler. Cinaslı kafiye kullanılmaz, birinci dizeleri anlamlıdır.
Deyiş: İki kişinin karşılıklı söylediği manilerdir. Soru yanıt şeklinde düzenlenir. Bir başka kişinin ağzındanmış gibi aktarıldığı şekilleri de vardır. Anadolu’nun farklı yörelerinde “bayatı”, “hoyrat” gibi adlar verilir.
Türkü Genel Özellikleri
Daima bir ezgiyle söylenen, düzenleyicisi bilinmeyen ya da unutulmuş olan, değişik konulardan söz eden, genelde hecenin 11’li kalıbıyla oluşturulan şiirlerdir. 7 ve 8’li hece ölçüsüne sahip olanları da vardır. Türküler besteli şiirlerdir. Aşk, ölüm, hasret, gurbet, ayrılık, deprem, kıtlık, kahramanlık, savaş gibi konular işlenir. Türküler üçer ya da dörder dizeli bentler ve her bendin sonunda tekrar edilen kavuştaklardan (bağlama) oluşur.
Türküler, yapıları bakımından iki bölümden oluşur.
İlk bölüm, bent adı verilen ve türkünün asıl sözlerinin yer aldığı bölümdür. İkinci bölüm ise her bendin sonunda tekrar eden nakarat bölümüdür. Bu bölüm, bağlama ya da kavuştak adıyla da anılır.
Bentlerdeki ve kavuştaklardaki dize sayısı değişiklik gösterebilir.
Türkülerde hece ölçüsünün her kalıbını görmek mümkündür.
Türküler; ezgilerine, konularına ve yapılarına göre çeşitli başlıklar altında toplanabilir.
Ezgilerine göre bozlak, hoyrat, kayabaşı, oyun havaları gibi isimlerle anılırken konularına göre aşk türküleri, doğa türküleri, çocuk türküleri, kahramanlık türküleri, askerlik türküleri gibi isimlerle anılır.
Türküler yapılarına göre gruplandırılırken türkülerin bent ve kavuştaklarının kümelenişi göz önünde bulundurulur ve bu yönüyle çok değişik şekillerde karşımıza çıkar.
Daima bir ezgi ile söylenen "ninni" ve "ağıt“; türkünün türlerinden sayılabilir. Yani ninniler ve ağıtlar bağımsız bir nazım biçimi değil, türkü biçiminin türleridir. Bunlarda anonim ürünlerdir.
Ninni: Türkünün türü olarak kabul edilir. Her zaman bir ezgiyle söylenen, türkü biçiminde oluşturulan ve küçük çocukları uyutmak için söylenen şiirlerdir. Aslında bir türkü çeşididir. Söyleyeni belli olmayan bu ürünler dörtlüklerden ve nakarat bölümlerinden oluşur.
Ağıt: Türkünün türü olarak kabul edilir. Sevilen bir kişinin ölümünden duyulan acıyı dile getiren ve her zaman bir ezgiyle söylenen şiirlerdir. Ağıtlar aslında bir türkü çeşididir.
Commentaires