Bilmece
- Cengiz Yıldırım
- 20 Oca 2021
- 2 dakikada okunur
Çeşitli doğa olaylarını, yaşama ait soyut ve somut hemen hemen her olguyu, çeşitli çağrışımlarla tanımlayan ve çoğu zaman da yanıtlarını bu çağrışımlarda gizleyen, kalıplaşmış sözlerden oluşan, ortak (anonim) bir sözlü halk edebiyatı ürünüdür.
Bu söz kalıpları genellikle, sonları uyaklı sözcüklerden oluşan dizeler halinde söylenir. Düz bir söyleyiş biçiminde, tek bir cümleden oluşanları da vardır.
Örnek 1: “Binbir minare / Dibi kenare / Yüzbin çiçekbir lale” (Yıldız ve ay)
Örnek 2: “Çam ağacını oyarlar / İçine nağme koyarlar / Ağlama tintonum ağlama / Şimdi kulağını burarlar” (Saz)
Örnek 3: “Köprüden gölgesiz geçer” (Ses)
Görüldüğü gibi, birinci ve ikinci örnekteki bilmeceler a-a-b-a uyak düzeninde söylenmiş ve dört dizeden oluşmuştur; üçüncü örnekteki bilmece ise, tek bir cümleden oluşmuş düz bir söyleyiş biçimindedir. Bir bilmece çoğunlukla bir yanıt içerdiği gibi, kimi zaman da birden çok yanıtı bir arada içerir.
Örnek 4: “Gökten bir karpuz indirmişler / On iki dilime bölmüşler / On birini yemişler / Birine haram demişler” (Yıl, 12 ay, 11 ay, ramazan ayı)
Görüldüğü gibi, bu bilmecedeki her dizenin ayrı bir yanıtı vardır. Somut kavramları, olguları içeren bilmecelerin yanı sıra, soyut kavramları, olguları içeren bilmeceler de vardır ve elbette, bunların yanıtlarını bulmak daha zordur.
Örnek 5: “Şıpıl şıpıl sudan geçtim / Şıpırtısını duymadım / Yeşil çimen üstünde kumaş biçtim / Kırpıntısını bulmadım” (rüya)
Türleri: Bilmeceleri içerdikleri konulara göre şöyle sınıflandırabiliriz:
1. Somut Konulu Bilmeceler
a. Doğa olaylarını konu alan bilmeceler
Örnek: “Dağdan gelir taştan gelir / Bir azılı kaplan gelir” (Sel) b. Hayvanları konu alan bilmeceler
Örnek: “Arşın ayaklı, burma bıyıklı” (tavşan)
c. İnsanları konu alan bilmeceler
Örnek: “Sırtında geçer maşası / Onun hiç olmaz paşası” (Çingene) d. Nesneleri konu alan bilmeceler
Örnek: “Altı demir üstü demir / İçinde bir zalim emir” (Tüfek)
2. Soyut Konulu Bilmeceler
a. Metafizik kavramları konu alan bilmeceler
Örnek 1: Her şeyi görür, benzerini görmez” (Allah)
Örnek 2: “Kaş ile gözden yakın / Söylenen sözden yakın” (Ecel)
b. İnsana ve yaşama değgin soyut kavramları konu alan bilmeceler
Örnek 1: “Buradan attım iğneyi / Dolaştı geldi dünyayı” (Gönül)
Örnek 2: “Et et içinde / Et fit içinde / Dünya dümeni onun içinde” (Akıl)
Örnek 3: “Gitti gelmez / Geldi gitmez” (gençlik-ihtiyarlık)
Bilmeceler yalnızca hoşça vakit geçirmek için yaratılmış, bir eğlence aracı olan halk yaratıları değildir. Onlar aynı zamanda insanların bilgilerini, görgülerini, düş güçlerini, çağrışımlardan yola çıkarak bir sonuca, bir senteze varma yetilerini de sınayan ürünlerdir.
Gerçek yaşamda, halk arasında, sorulan bilmeceleri bilemeyen tarafa, gücü oranında, gerçekleştirebileceği bir ceza verilir. Masallarda ise bilmecelerin işlevi çoğu zaman, yaşamsal bir önem taşır. Çünkü masallarda, örneğin padişah, sorduğu bilmeceyi bilemeyen masal kahramanının “kellesini uçurduğu” gibi, bilene de kızını verebilir ya da bir ülke veya bir hazine bağışlayabilir.
Bilmeceler bazı topluluklarda, bireyin o topluluğa kabul edilebilmesi için bir “sınav”, bir bilgi, görgü ve zeka ölçme aracıdır.
Kimi topluluklarda ise bilmecelerin, “iş verimi”ni arttırıcı bir işlevi vardır. Topluca çalışan insanlar, iş sırasında birbirlerine karşılıklı bilmeceler sorarak işi daha keyifli bir hale getirip yorgunluklarını unuturlar ve daha hızlı bir tempoyla çalışırlar (Çalışırken hep bir ağızdan türkü söylemek gibi).
Sonuç olarak; bilmeceler de genellikle öteki halk edebiyatı ürünleri gibi ortak (anonim) dir, yani söyleyeni birey olarak belli değildir. Bilmeceler de yine öteki türler gibi yıllar, yüzyıllar boyu kuşaktan kuşağa, dilden dile aktarıla aktarıla günümüze kadar gelen ve geleceğe doğru da akıp giden bir gelenek-görenek, bilgi-birikim ırmağıdır.
Comments