top of page

Teşbih (Benzetme) Sanatı

Sözcük anlamı: Benzetme.


Terim anlamı: Aralarında bazı özellikleri açısından ilgi kurulabilen iki unsurdan benzerlik bakımından güçsüz olanı güçlü niteliklere ve özelliklere sahip olan diğer unsura benzetmektir. Benzetme (teşbih) sanatı dört benzetme unsurundan oluşur:


Benzetilen: Aralarında benzerlik kurulan unsurlardan özelliği ve niteliği bakımından zayıf olun unsurdur.


Kendisine benzetilen: Benzerlik kurulan unsurlardan nitelik ve özelliği bakımından üstün, güçlü olduğu için kendisine benzetme yapılan unsur.


Benzetme yönü: Benzerlik kurulan unsurlar arasındaki benzeşme ilgisi ve yönüdür.


Benzetme edatı: Unsurlar arasında benzerlik ilgisi kuran edat ya da edat görevini yüklenmiş sözcükler, ekler. Bunların başlıcaları şunlardır : gibi, bigi, tek, andırır, benzer, niteki, nitekim, sanki, çü, çün, mânend, gûyâ, gûne, gûnâ, sıfat, misâl, misl, kadar, -veş, – âsâ, -vâr, âdetâ, nisbet, meğer ki, tıpkı.


Bu dört unsurundan birinin ya da birkaçının yer alıp almamasına göre benzetme gruplara ayrılır :


Ayrıntılı Benzetme

Her dört unsurun da bulunduğu benzetme.


Örnek:

Aktı gönlüm su gibi sen serv-i dil-cûdan yana

Sen de mâyil ol revân ey serv akar sudan yana

Zâtî


(Gönlüm, su gibi gönlü çeken servi boylu sen sevgiliden yana aktı. Ey servi boylu güzel, sen de akar sudan yana akmaya eğilimli ol.)


Benzetilen: gönül

Kendisine benzetilen: su

Benzetme edatı: gibi

Benzetme yönü: Suyun akması ile sevenin sevilene eğilim, ilgi göstermesi, ona doğru yönelmesi, arasındaki ilişki.


Kısaltılmış Benzetme

Teşbihin dört unsurundan benzetme yönünün söylenmediği benzetme.


Örnek:

Âb-gîne içinde mey gibidir

Leb-i la’lin hayâli dilde müdâm

Bâkî


(Devamlı olarak gönülde kırmızı dudağının hayali billûr kadeh içindeki şarap gibidir.)


Benzetilen: leb-i la’l

Kendisine benzetilen: mey

Benzetme edatı: gibi

Benzetme yönü belirtilmemiş. Aşıkın gönlünde sevgilinin kırmızı dudağının hayali, düşüncesi, tasavvuru, kırmızılığından ve zevk vericiliğinden dolayı billûr kadeh içindeki şaraba benzetilir.


Pekiştirilmiş Benzetme

Benzetme edatına yer verilmeyen benzetme.


Örnek:

Aşk bir şem-i ilâhîdir benem pervânesi

Şevk bir zencîrdir gönlüm anın dîvânesi

Hayâlî


(Aşk, ilahî bir mumdur. Onun etrafında dönen pervanesi, kelebeği de benim. Şevk bir zincirdir, gönlüm de onun delisidir.)


Burada aşk ilâhî bir muma , şevk de zincire benzetilmiş; ancak benzetme edatı kullanılmamıştır.

Uz Benzetme (Teşbih-i Beliğ)

Yalnız benzetilen ve kendisine benzetilen unsurlarıyla yapılan, benzetme edatı ve benzetme yönüne yer verilmeyen benzetme.


Örnek :

Göz yaşı encümünü reh-ber edinmezse eğer

Şeb-i gamda eremez âşık-ı güm-râh sana

Necâtî


(Yolunu şaşırmış âşık, eğer gözyaşı yıldızlarını kılavuz edinmezse, gam gecesinde sana ulaşamaz.)

Benzetilen: gözyaşı

Kendisine benzetilen: encüm (yıldızlar)


Yaygın Benzetme

Benzetilenle kendisine benzetilen arasındaki birden fazla özelliğin anlatıldığı benzetme.


Benzetilen ile kendisine benzetilen arasındaki benzerlikler aktarıldıktan sonra, temel benzerlik unsuru belirtilir.

Örnek :

Nevha

I

Feminin rengi aks edip tenine

Yeni açmış güle misâl olmuş

İn’itâfile bak ne âl olmuş,

Serv-i sîmin safâlı gerdenine

O letâfetle ol nihâl-i revân

Giriyor göz yumunca rüyâma.

Benziyor, aynı kendi hülyâma

Bu tasavvur dokundu sevdâma.

Âh böyle gezer mi hiç cânân ?…

Gül değil arkasında kanlı kefen…

Sen misin, sen misin garîb vatan?…

(Namık Kemal – Vâveylâ)


(Ağzının rengi tenine yansıyıp yeni açmış güle benzemiş. Gümüş servinin safalı boynuna dönüp bir bak, ne kırmızı olmuş. O güzellikle su gibi akıp giden o fidan, gözümü yumunca rüyama giriyor. Aynı kendi hülyama benziyor. Bu düşünce sevdama dokundu. Ah, sevgili hiç böyle gezer mi ? Gül değil arkasında, kanlı kefen sen misin, sen misin garip vatan?)


Bu metinde “vatan” bir sevgiliye benzetilmiş. Şair vatana âşık oluşunu bir kadına âşık olmayla özdeşleştiriyor. Sevilen kadınla vatan arasında benzerlikler kurup, sonunda da benzetilen unsur olan “vatan”ı belirtiyor.


bottom of page