Türk Mitolojisinin Kültleri, Türk Mitolojisi Tanrıları ve Türk Dünyasındaki Çeşitlenmeleri
- Cengiz Yıldırım
- 7 saat önce
- 7 dakikada okunur

Türk Mitolojisinde Kültler ve Sınıflandırma
Türk dünyasına ait devasa coğrafya ve çeşitli boylar nedeni ile dağınık bilgiler bulunmakta, bu nedenle de kültlerin konulara göre sınıflandırılması gerekmektedir. Karakterler ve kişiler her boyda farklılık göstermektedir. Kült, "tapınma" anlamına gelir; tanrısal veya doğaüstü güçlere sahip şeylerle ilgili inanç örüntüsüdür. Büyü ve ayinle ilgilidir. Kültlerin temelinde animizm (insan düşüncesinin en ilkel dönemlerinde, insanların doğal çevrelerindeki canlı cansız her şeyin canlı bir ruhu ve buna bağlı bir bilinç hâli olduğu düşüncesi) yatar. İnsanlar yaşadıkları coğrafyada yer alan doğal varlıklara yönelik inanç örüntüleri oluşturmuş ve bunlardan bazıları zamanla evrimleşip değişip dönüşerek daha soyut kavramlar hâline gelmişlerdir. Diğer kültlerden (Moğol gibi) etkilenmiştir; su, ateş, dağ, toprak, gök ve atalar vs. kült hâline gelmiştir.
Türk Mitolojisinde Teogoni Mitleri ve Çeşitlenmeleri -Türk Mitolojisi Tanrıları
Teogoni, tanrıların doğuşunu ve evrenin oluşumunu anlatan mitlerdir. Farklı zamanlarda derlenmiş Türk mitleri tek bir sistem hâlinde açıklanamaz. Şamanlığın "Gökyüzü", "Yeryüzü" ve "Yeraltı" olarak üç katmana ayrılması bağlamında ele alınabilir.
1. Gökyüzünde Bulunan Tanrılar, Kutsal Ruhlar ve Kültleri
Gök kubbe, yükseklik ve mitolojik olaylarla ilişkilendirilir. Tanrılar "gökyüzünün sahibi", "gökyüzünün sakini" veya "gökyüzünün hâkimi" şeklinde adlandırılır.
Gök Tanrı: Eski Türklerde zaman içinde evrilerek soyut bir yaratıcı hâline dönüşmüştür. Gök Tanrı, gökte ve çoğu zaman yaşam (kut) ve talihin (ülüğ) iyileştiricisi veya paylaştırıcısıdır. Kozmik düzenin veya evrenin koruyucusudur. Siyasal ve toplumsal düzenin kefili ve takipçisidir. Ona dua edilir ve yılda iki kez takvime bağlı, tercihen lekesiz sütbeyaz aygır at kurban edilir. Gök Tanrı'nın kut vermesiyle gücünü ondan alan kağanlar, keçe üzerinde dokuz kere yükseltilerek kararın Türk kavmi tarafından kabullenilişi gösterilir. Gök Tanrı gökte oturan ve dünyayı unutmuş bir tanrı değildir, gerektiğinde yeryüzündekileri cezalandırır (yıldırım çarpması gibi). Hunlar, Tabgaçlar, Göktürkler ve İlk Uygur Kağanlığında Gök Tanrı varlığı söz konusudur. MÖ ilk defa fetheden Türk soylu Çu Hanedanı'nın, Gök kültü hâkim olan Çin'e Gök Tanrı anlayışını getirdiği düşünülmekte; Çinlilerin İmparatorlarını "göğün oğlu" olarak görme anlayışı bunun devamı olarak görülmektedir.
Güneş, Ay ve Yıldız Kültleri: Güneş, Ay ve Yıldız, Gök Tanrı'ya bağlı kültlerdir. "Tang" (etimolojik olarak tan kökünden gelmekte) güneşin doğduğu yerdir ve Tanrı da "güneşi çağıran", doğmasını sağlayandır. Hun kağanları sabah çadırlarından çıkarken güneşi, akşam Ay'ı selamlar. Altay ve Mişer Türkleri günümüzde bile güneş üzerine ant içme geleneğini sürdürürler. Altay Türklerine göre Güneş ana, Ay atadır; ateş ise yeryüzünde güneşin temsilcisidir. Kamlara (şamanlara) göre, güneşin ve ayın tutulmasının nedeni kötü ruhların onları yakalayıp karanlık dünyaya sürüklemeleridir. Yakut Türklerine göre Güneş ve Ay iki tanrısal güç ve kardeştir. Türk bayrağında Ay ve Yıldız, esasen "Ay" ve "Güneş"tir.
Maniheizm: MS 3. yüzyılda yaşayan İranlı Mani adlı bir kişi tarafından kurulan, kendinden önceki bütün din ve inanışların akla uygun kısımlarını birleştirerek oluşturulan, iki eşit ve karşıt iyilik ve kötülük ilkesinin birlikte var olmasına dayanan dinsel öğretidir.
Ülgen: Altay Türklerinin kam alkış (dua) ve ilahilerinde "Ülgen" (ulu, büyük, yüce) en büyük yaratıcı tanrı olarak yer alır. Şor, Teleüt ve Güney Altay Türklerinde "Kuday" olarak adlandırıldığı görülür. "Kayrakan" da en büyük Tanrı anlamında kullanılır. "Kızagan" ve "Mergen" Ülgen'in yardımcısı olan iyi ruhlardır. Anohin'e (19. yüzyıl) göre Kamlama ayini yaparak Ülgen'e ulaşmak isteyen bir kamın yedi veya dokuz engeli (katı) aşması gerekir. Altay'a göre bir kam en fazla 5. kata (Kutup Yıldızı'na) ulaşabilir. Bir insana benzediği düşünülen Ülgen'e "ak nur", "nurlu bakan", "fırtına koparan", "yıkıcı" denir. Yedi oğlu ve dokuz kızı vardır; bunlar ondan kopmuş ama ona eşit olmayan, çeşitli görevleri olan ruhlardır.
Yayık: Ülgen Tanrı ile insanlar ve kamlar arasındaki en önemli aracı ve yardımcı ruhtur. Ülgen Tanrı onu insanları kötülükten koruması ve canlılara yaşam vermesi için gökten yeryüzüne göndermiştir. "Saçı kurban" Yayık'a verilir (süt, rakı, kımız, yağ, buğday, darı vb. kansız kurban). Yayık'a beyaz kumaşla tasvirler yapılır.
Suyla: Güneş ve ayın parçasıdır, gökyüzünde yatar. At gözlü olan Suyla çok iyi gören bir ruhtur ve insanın yeryüzündeki koruyucusudur. İnsanların hayatını kontrol eder ve bir değişiklik olduğunda Ülgen'e bildirir. Kamı kötülüklerden korur, ona gökyüzü ve yeraltına yaptığı yolculuklarda eşlik eder. "Karlık" adlı tanrısal güç de Suyla ile aynı görevleri üstlenir.
Utkuuçi: Gökte yaşar ve Ülgen Tanrı'nın en yakın elçisidir. Ülgen'e ulaşmak isteyen kamları 5. katta karşılar. Kamın getirdiği kurbanı alır, kam Utkuuçi'den aldığı kazla yeryüzüne döner.
Ürün Aar Toyon: Türk mitolojisini en iyi koruyan ve Sibirya'da yaşayan Türk boyu Sahalara (Yakutlar) göre gökyüzünde iyi tanrılar ve kötü şeytanlar vardır. En büyük tanrı Ürün Aar Toyon'dur; göğün dokuzuncu katında ve doğu tarafında yaşar. Dünyayı ve insanları yaratmıştır. Eşi Küm Kübey Hatun'dur, güneşle bir tutulur, ışığı ile dünyayı ısıtıp temizler. Kötülük veren ruhlar da vardır; örneğin Dobsun Duyar deliliği, İlbis Kuba ve Orol Uola insanlara kıskançlık ve rekabeti aşılayan kötü ruhlardır.
2. Yeryüzünde Bulunan Tanrılar, Kutsal Ruhlar ve Kültleri
Eski Türklerde tabiat unsurlarına saygı gösterme, dua etme, kutsal kabul etme davranışları görülmektedir. Türkler dağ, tepe, taş, demir, kılıç gibi varlıkların canlı ve bir ruha sahip olduklarına inanıyorlardı. Bu tür ruhlara sahip olanları "iye" olarak adlandırıyorlardı.
Ruh, Kişioğlu, Arvak: Eski Türklerde ruh bir kuş gibi uçabilir. Orhun Yazıtları'nda Bilge Kağan'ın ölümünün anlatılmasında uçtuğu gibi. Örneğin Hacı Bektaş Veli'nin şahin, Hacı Doğrul'un doğan kılığına girerek uçmaları "arvak" ve "iye kul" anlayışının İslamileşmiş devamıdır.
Yo Kan: Bu ruh Altay Türkleri arasında yeryüzündeki ruhların en güçlüsüdür, dünyanın merkezinde bulunan ve ucu Ülgen'in evine kadar ulaşan bir çam ağacının yanında oturur.
Tolay Kan: Yeryüzündeki bütün suların, denizlerin hâkimi, ölülerin koruyucusu olduğuna inanılır. Su ruhu olarak da kabul edilir.
Ana Maygıl, Ak Ene: Ak Ene bir dişi tanrıçadır; Ülgen Tanrı'ya yaratma ilhamını veren olağanüstü bir güç olarak görülür. Ana Maygıl de ona benzer bir diğer dişi ruhtur; boy ve soy anlamında "ulus"u koruyan bir ruhtur.
Umay: Bir ruhtur. Umay insanın doğumu ve büyümesiyle ilgilenir; çocuk ve hamilelerin koruyucu ruhudur. Güney Sibirya ormanlarında yaşanılan erken dönemde kadınların hâkim olduğu anaerkil bir toplum yapısı vardır ve Umay bu dönemin yaratıcı dişi tanrısıdır. Önce Gök Tanrılı ataerkil dönemde ikincil ruha dönüşmüş, İslamiyet ile birlikte koruyucu ruh Umay kültü Hz. Fatma kültü ile birleşerek günümüze kadar gelmiştir.
Al Karısı, Albıs, Al Ruhu: Tarih öncesi zamanda ateş kültü ile ilgilidir, lohusalara musallat olur. Al, al karısı, albastı, albas, albis, almıs gibi adlarla anılan kötü bir ruhtur. Kazak, Kırgız ve Başkurtlara göre albastı "Kara Albastı" (ciddi ve ağırbaşlı) ve "Sarı Albastı" (hoppa ve şarlatan) olarak ikiye ayrılır. Türkiye'de de Albastılar "Karakura" denilen başka bir kötü ruhla ayrıştırılırlar. Lohusayı Albastı'dan korumak için bıçak, iğne gibi nesneleri başaltına koymak günümüzde süregelen bir davranıştır.
Kasırga, Rüzgâr ve Yel Ruhu: Saha Türklerine göre rüzgârların "Tıal Holoruk İççite" adını verdikleri bir ruhu vardır. Gök gürültüsü ruhu Etin İççite, yıldırım ruhu Çağılgan İççite'dir. Anadolu'da günümüzde "cin çarpması" olarak adlandırılan çarpılmalar, yakın geçmişe kadar "yel çarpması" olarak adlandırılmaktaydı. Azerbaycan Türkleri bütün fırtına ve yelleri yönlendiren mitolojik bir varlık olan "Yel Baba"ya inanırlar.
Taş ve Kaya Ruhu: Taş salt bir tapınma maddesi değildir; kutsallığı onda canlanan ruha aittir. Taş; büyü, dilek, adak, yemin, şifa, uğur ve yağmur yağdırmak amacı ile kutsanmıştır.
Dağ Ruhu: Dağların, taş yığınlarıyla oluşturulan obaların ve kurganların ruhu vardır. Avcılar avın bereketli olması için dağ ruhuna alkış (şaman duası) yapıp adaklar sunmalıdırlar. Dağ kültü bir erkek kültüdür; kadınların katılması yasaktır.
Ateş Ruhu: Türk kültüründe ateş arındırıcıdır ve kötü ruhları kovar. Aileyi ve soyu temsil eder. Altay, Şor, Teleüt ve Saha Türkleri yakın zamana kadar ateşin ruhuna saçı kurbanı yapardı. Teleüt Türklerinde "Ot Ene" (Ateş Ana) vardır.
Su Ruhu: Türk mitolojisinde su her şeyin başı, anasıdır. Kutsal kabul edilen su kirletilmez, ona pislik atılmaz. Suyu kutsal görmek, Su Tanrısı fikrini ortaya koymaz, sadece göl, ırmak ve çay kültünün varlığını ortaya koyar.
Ev Ruhları: Çeşitli Türk boyları evlerini koruyan ruhlara inanırlar. Kapının eşiği veya pervazı, ev ruhunun bulunduğu yerdir. Bu nedenle eşik çok önemlidir.
Ata Ruhları: Kendilerinden yardım umulan ölmüş atalar için yapılan törenler "Atalar Kültü"nü oluşturmuştur. Devleti kuran atanın ruhu sancakta bulunur; Göktürk sancağı bu nedenle kurt başıyla süslenmiştir.
3. Yeraltında Bulunan Tanrılar, Kutsal Ruhlar ve Kültleri
Erlik: Yeraltı dünyasının ruhudur. Sakalları dizlerine kadar uzun, boynuzlu ve kıvırcık saçlı, atletik vücutlu yaşlı bir adamdır. Kam alkışlarında Erlik'e "Kayrakan" (ölümü getiren) da denir. İnsanların gözyaşlarıyla oluşan dokuz nehrin birleşerek Doymadım Nehri'ni oluşturduğu yerdeki sarayında yaşar. Kendisine kurban verilmezse insanlara ve hayvanlara felaketler getirir.
Erlik'in Oğulları ve Kızları: Erlik'in demir başlı yedi veya dokuz oğlu vardır; yeraltı canavarlarını idare eder ve kapı eşiklerini korurlar. Kızları ise oyun ve eğlenceyle zaman geçirir, kamı kandırarak kurbanı kaçırmaya çalışırlar.
Türk Mitolojisinde Kozmogoni Mitleri ve Çeşitlenmeleri
Türk mitolojisinde yaratılışla ilgili mitler son birkaç yüzyılda derlenmişlerdir ve çeşitli dinlerden etkiler taşırlar.
Radloff'un Derlediği Mit (Altay): Yaratıcı Tanrı Kuday, insanla birlikte su üstünde uçar. Tanrı suya dalıp "kişi"ye toprak getirmesini emreder ve gelen toprakla yeryüzünü oluşturur. Kişinin ağzında saklı topraklarla da dağlar ve tepeler oluşur. Tanrı "Kurbustan", kişi de Erlik yani "şeytan"dır.
Gök: Hem maddi hem de manevi bakımdan Gök, Türkler için çok önemlidir. Orhun Yazıtları'nda Türk tanrısı Gök Tanrı'dır.
Yer Ana, Yeryüzü: Yaratır ve hayat verir. Erken zamanlarda Ulu Ana, Kan Nine, günümüzde Toprak Ana olarak adlandırılmaktadır.
Dünyanın Şekli: Evrensel bir nehirle sınırlandırılan, hayvanların üzerinde duran Dünya dörtgen şeklindedir. Teleüt destanında dört öküzün üzerindedir. Kırgızlara göre bir öküzün boynuzları üzerindedir. Kırım destanında boğanın boynuzları arasındadır; boğanın altında deniz, denizde balık vardır.
Dağ ve Ağaç: Dağlar gökyüzüne yakınlıkları yüzünden kutsaldır; Ötüken Dağı dünyanın merkezi kabul edilir. Ağaç ise kökleriyle yeraltına, gövdesiyle yeryüzüne, dallarıyla gökyüzüne temas ettiği için kutsaldır. Türk mitolojisinde "Dünya Ağacı" sırık şeklinde Kutup Yıldızı'na kadar uzanan bir eksene sahiptir.
Türk Mitolojisinde Antropogoni Mitleri ve Çeşitlenmeleri
İnsanın türeyişiyle ilgilidirler.
Ağaç Ana/Ata: Kayın ağacı Türklerde kutsaldır. İnsanın yaratılışıyla birlikte bir de kayın ağacı yaratılmıştır ve Umay Ana ile birlikte yeryüzüne inmiştir. İlk insanı da kayın ağacı doğurmuştur.
Hayvan Ata/Ana: Kurt, avcı-toplayıcı dönemlerde en çok korkulan ve saygı duyulan kutsal hayvandır. Diğer kutsal hayvanlar geyik, at, boz inek, şahin ve atmacadır.
Dağ Ana/Ata: Mağara barındıran dağlar doğurgan kabul edilir ve ana rahmi olarak telakki edilir. Türk-Memlük türeyiş anlatısında Ay Atam ve eşi Ay-va bir mağarada oluşmuşlardır.
Türk Mitolojisinde Eskatoloji Mitleri ve Çeşitlenmeleri
Türk mitolojisinde çok az eskatolojik (dünyanın sonu ile ilgili) mit vardır. Orhun Yazıtları'nda Gök Tanrı, Türkleri dünyayı töresince düzenlemeleri için görevlendirmiştir; buna göre dünyanın sonuyla ilgili her mit Türklerin görevini yapamamakla eşit anlam taşıyacaktır. Altay Türklerinin "Kalgançı Çak" (Kalacak Olan Çağ) olarak adlandırdıkları kıyamet anlatılarında, kıyamet "Uluğ Gün" olarak geçer. Teleüt Türklerine göre bugün geldiğinde gök demir, yer sarı bakır olur; uluslar birbirine düşer, ayak takımı bey olur, evlatlar babalarını saymaz.
Türk Mitolojisinin Kültleri, Türk Mitolojisi Tanrıları ve Türk Dünyasındaki Çeşitlenmeleri


















Yorumlar