top of page

Dini Tasavvufî Halk Edebiyatı Nazım Türleri

İlâhi

  • Herhangi bir tarikatın izini taşımaksızın Al­lah’ı öven şiirlere denir. Daima özel bir ezgi ile söylenir.

  • Divan şiirindeki tevhit ve münacaatın Halk edebiyatındaki karşılığıdır. En ünlü şairi Yunus Emre’dir.

  • Değişik tarikatlara göre “deme, nefes, âyin” gibi adlar alır.

  • Şekil olarak Koşma biçimindedir. Yani dörtlüklerden oluşur. Son dörtlükte şairin adı veya mahlası geçer.

  • Genelde 7’li hece ölçüsü kullanılır. Bazı ilahilerde aruz vezni kullanılmıştır. Aruz vezninin kullanıldığı ilahiler gazel şeklindedir.

İlahi

Acep şu yerde var m’ola

Şöyle garip bencileyin

Bağrı başlı gözü yaşlı

Şöyle garip bencileyin


Kimseler garip olmasın

Hasret odına yanmasın

Hocam kimseler duymasın

Şöyle garip bencileyin


Nice bu dert ile yanam

Ecel ere bir gün ölem

Meğerki sinimde bulam

Şöyle garip bencileyin


Nefes

  • Bektaşî şairlerinin yazdıkları tasavvufî şiirlerdir.

  • Nefeslerde genellikle tasavvuftaki vahdet-i vücut (varlığı birliği) kavramı anlatılır. Bunun yanı sıra Hz. Muhammet ve Hz: Ali için övgüler de söylenir.

  • Nefeslerde kalenderane ve alaycı bir üslûp göze çarpar.

  • Edebiyatımızda Pir Sultan Abdal nefesleriyle ünlüdür.

Güzel aşık cevrimizi

Çekemezsin demedim mi

Bu bir rıza lokmasıdır

Yiyemezsin demedim mi

Yemeyenler kalır naçar

Gözlerinden kanlar saçar

Bu bir demdir gelir geçer

Duyamazsın demedim mi


Bu dervişlik bir dilektir

Bilene büyük devlettir

Yensiz yakasız gömlektir

Giyemezsin demedim mi


Çıkalım meydan yerine

Erelim Ali sırrına

Can ü başı Hak yoluna

Koyamazsın demedim mi


Aşıklar kara baht(ı) olur

Hakk’ın katında kutl’olur

Muhabbet baldan tatl’olur

Yiyemezsin demedim mi


Pir Sultan Abdal Şahımız

Hakk’a ulaşır rahımız

On İk’imam katarımız

Uyamazsın demedim mi


Nutuk

  • Nutuklar, tarikat büyüklerinin, tarikata yeni giren dervişlere, tarikat kurallarını öğretmek amacıyla söyledikleri şiirlerdir.

  • Belli usullerde ezgili söylenir.

  • Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimiyle yazılır.

Evvel tevhid sürer mürşid dilinden

Erişir canına fazlı Huda’nın

Kurtulursun emarenin elinden

Erişir canına fazlı Huda’nın


İkincide verir lafzatu’llâhı

Anda keşf ederler sıfatu’llâhı

Hasenat yeter der eder günâhı

Erişir canına fazlı Huda’nın

Üçüncüde yâ Hû ismini oku

Garib bülbül gibi durmayıp şakı

Kendi vücudunda bulagör Hak’ı

Erişir canına fazlı Huda’nın


Dördüncü esmaya nail olasın

Enal’-Hak sırrına vâkıf bulasın

Dahi ölmezden sen evvel ölesin

Erişir canına fazılı Huda’nın


Gel imdi sen dahi şeyhin hâline

Karışasm evliyanın yoluna

Dalaşın sen âb-ı hayat gölüne

Erişir canına fazlı Huda’nın


Devriye

  • Tasavvuf felsefesindeki inanca göre insanlar Tanrı katında yeryüzüne görüntülerle inerler. Önce taş toprak, sonra bitki, sonra hayvan, en son olarak da insan olarak görünür ve yine son durak olan Tanrıya dönerler. Konu olarak bu inancı işleyen şiirlere devriye denir.

  • Devriyeler koşma nazım biçimiyle yazılır uzun olur.

  • Ezgili söylenir.

  • Öğretici şiirlerdir.

Ak süt iken kızıl kana karışıp

Emr-i Hak’la coşup cevlana geldim

Mâ-i carî ile akıp yarışıp

Katre-i na-çizden ummana geldim


Dokuz ay on gün batn-ı maderde

Kudretten gözüme çekildi perde

Vaktim tamam olup ahiri yerde

Çıkıp ten donundan cihana geldim


Hakikat meyinden nûş edip kanıp

Can gözlerim o gafletten uyanıp

Kudretten her türlü renge boyanıp

Bu âlem-i nakş u elvana geldim

Bir zerreyim âfitâbımdan durum

Aşk ile mesrurum kalbi pür-nûrum

Ta ezelden zevk-ı seyre mecburum

Seyr ü sülük edip seyrana geldim

Hüsni


Şathiye

  • Şathiye (şathiyat-ı sofiyâne), tasavvufla ilgili kavramları Tanrı ile şakalaşır gibi işleyen şiir türüdür.

  • Biçim olarak koşma ve semaî nazım biçimi ile yazılır.

  • Dini ve tasavvufi halk şiirinde genel olarak mizahi manzumelere şathiye adı verilir.

  • Tasavvufi konuları işleyenleri şathiyat-ı sûfiyâne adını alırlar.

  • İnançlardan alaylı bir dille söz eder gibi yazılan şiirlerdir.

  • Görünüşte saçma sanılan bu sözlerin, yorumlandığında tasavvufla ilgili türlü kavramlara değindiği anlaşılır.

  • Bu tür şiirlere genellikle Bektaşi şairlerinde rastlanır.

  • Medrese hocalarına göre bu şathiyeler küfür sayılır.

  • Bu türün en tanınmış şairi Kaygusuz Abdal’dır.

Yücelerden yüce gördüm,

Erbabsın sen Yüce Tanrı

Bu Allah’lığı sen nereden,

Satın aldın, kaça Tanrı?


Ali ile bir olmuşsun,

Bir mektepte okumuşsun,

Ali olmu hafız kelam,

Sen okursun hece Tanrı


Kıldan köprü yaratmışsın,

Gelip geçsin kullar deyu

Hele biz beri duralım,

Yiğit isen geç a Tanrı…


Unuttun diye namazı,

Bizi ateşe atarsın

Kul yanması abes değil,

Gel bas kızgın saça Tanrı…


Kaygusuzum der buradan,

Cümle mahluku yaradan

Kaldır perdeyi aradan,

Gezelim bilece Tanrı…


Kaygusuz Abdal


bottom of page