top of page

Divan Şiirinin Genel Özellikleri

İslamiyetin kabulüyle birlikte, medrese ve saray çevresinde oluşan Divan edebiyatı (XIII.–XIX. yy), günümüzde yaşayan bir edebiyat olmamakla birlikte Türk tarihinde uzun bir dönem (altı yüz yıl) yaşamış bir edebiyattır. Bu gerçeği bilerek, ulusal kültürümüz içinde bu edebiyatın “değer” olarak kalan yanlarını, yapıtlarını, önemli temsilcilerini tanımamız gerekir.

Genel Özellikleri

  1. Şairler şiirlerini, sözlük anlamıyla “meclis” anlamına gelen “divan”larda toplamışlardır. (“Divan edebiyatı” adı buradan gelir.)

  2. Konular, halkın yaşayışından, yaşam gerçeklerinden kopuktur. Daha çok, hayal ürünü olan “aşk, eğlence, şarap ve kadın”, şiirlerde önemli bir yer tutar.

  3. Divan şiiri tarihten, peygamberler tarihinden, Kur’an’ dan, çağının ilimlerinden, efsanelerden, atasözlerinden… beslenmiştir.

  4. Divan şiirinde soyut, düşsel bir doğa vardır. Bu şiirde geçen gonca, gül, sümbül, nergis, servi; bülbül, yılan gibi doğa öğeleri aslında birer simge (mazmun) olarak kullanılmıştır.

  5. Divan şairleri gönüllerinin sultanı olan sevgililerinin kullarıdır. Bu sevgililer acımasız, umursamaz, şaire tepeden bakan, küçük bir lütuf için onu yalvartan erişilmez kimselerdir. Boyları bile öyle uzundur ki, âşığın sesi onların kulaklarına ulaşamaz. Bu sevgililer nokta ağızlı, mu(kıl) belli, ok kirpiklidir…

  6. Amaç, şiirde ustalık göstermek olduğundan (sanat için sanat anlayışı), şairler Farsça ve Arapça tamlamalara, söz oyunlarına, süslemelere şiirlerinde sıkça başvururlar.

  7. Şiirde nazım birimi beyittir. Bentlerle oluşturulan şiirler de vardır.

  8. Şiirde ölçü, Arap edebiyatından alınan aruz ölçüsüdür. Ağırlıklı olarak tam ve zengin uyak kullanılmıştır.

  9. Arap ve Fars edebiyatından alınan “gazel, kaside, mesnevi, rubai” gibi nazım tür ve şekilleri ağırlıklı olarak kullanılmıştır.



bottom of page