top of page

Rusya'da Türk Edebiyatı


Rusya’da Türk edebiyatı Çarlık dönemi ve Sovyet Dönemi olmak üzere ikiye ayrılır. 1552 yılında Ruslar’ın Kazan’ı işgal etmesiyle birlikte Kafkasya, Türkistan ve Sibirya’da bulunan Türk yurtlarının büyük kısmı Rus hakimiyeti altına girmiştir. 19. yüzyıla kadar bu bölgelerde yaşayan Türklerin edebiyatı büyük ölçüde halk edebiyatı ve klâsik edebiyat şeklinde gelişimini sürdürmüştür. 19. yüzyılla birlikte bilhassa İlminsky’nin faaliyetleri sonucunda Türk boylarının yazı dillerinin oluşturulması ve Rus edebiyatının da etkisiyle Rusya’da Türk edebiyatı modern bir mahiyet kazanmıştır.


Yazılı edebiyatın ilk eserleri Çarlık döneminde ortaya konmuş ve daha çok halk edebiyatı ile klasik edebiyattan beslenmiştir. Bu dönem bilhassa Sibirya’daki Türk boy ve topluluklarında yazılı edebiyatın ilk örneklerinin ortaya konması bakımından dikkat çekicidir. Bu yüzyılın ikinci yarısında çeşitli Türk topluluklarında görülen yenilikçi ve millî hareketler edebî hayatı etkilemiş olsa da maalesef uzun ömürlü olamamıştır. 1917’de başlayan Sovyet dönemiyle birlikte bütün Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi topluluğa bağlı Türklerin edebiyatları da bu sistemin dikte ettiği sosyalist realizm esasları ölçüsünde gelişmiştir. Ortaya konan eserler belli başlı konular etrafında yazılmıştır. Bu konular içerisinde; kadınları sosyal hayata davet, kolektif yaşam tarzına övgü, sistemin yöneticilerini yüceltme, dine, gelenek ve görenekler yergi, eskiye ait değerleri suçlama gibi mevzular öne çıkmaktadır. Bu edebiyatın bir amacı da millî değerlerinden arındırılmış, ideal Sovyet insanı tipi ortaya çıkarmak olmuştur. Sistemin istediği mahiyette eserler yazmak istemeyen yazar ve şairler ölüm, mahkum edilme ya da sürgüne gönderilme şeklinde cezalandırılmışlardır.


1917-1991 yılları arasında ortaya konan eserlerde sanatçıdan toplumsal bir fayda beklenmiş, bu durum büyük ölçüde sanatçının edebî yaratıcılığını kısıtlamıştır. Fakat buna rağmen, aynı yıllarda Azerbaycan’da Bahtiyar Vahapzade, Kırgızistan’da Cengiz Aytmatov, Özbekistan’da Abdulla Kahhar, Türkmenistan’da Bedri Kerbabayev, Kazakistan’da Olcas Süleymanov gibi dikkate değer şair ve yazarlar yetişmiştir. Ayrıca Sovyet dönemindeki Rusya’da Türk halk edebiyatı ürünleri de etkilenmiştir. Yapılan metin neşirlerinde sistemin amaçlarına ve esaslarına uymayan bölümler ya metinden çıkarılmış ya da değiştirilmiştir. Bu eserler üzerinde yapılan bilimsel çalışmalar da Sosyalist bilim anlayışının gereklerine uygun olarak yapılmıştır. Bilhassa II. Dünya Savaşı yıllarında başta destanlar olmak üzere halk edebiyatının çeşitli ürünleri savaşa Rus saflarında katılan ve cepheye gönderilen Türk gençlerini teşvik etmek için kullanılmıştır.


Doç. Dr. İbrahim DİLEK

bottom of page