Çağdaş Türk Edebiyatlarının Oluşum Süreci ve Tarihî Gelişimi
- Cengiz Yıldırım
- 7 saat önce
- 2 dakikada okunur
Çağdaş Türk Edebiyatlarının Doğuşu: Tarihî Süreç ve Gelişim Çizgisi
Türk dünyası, tarihin en eski zamanlarından beri farklı coğrafyalara yayılarak zengin bir kültürel miras oluşturmuştur. Günümüzde 180-200 milyonluk bir nüfusa sahip olduğu düşünülen bu büyük topluluk, edebiyat ve kültür sahasında da köklü bir geçmişe sahiptir. Bu yazımızda, Çağdaş Türk Edebiyatlarının oluşum sürecini, coğrafi dağılımları ve modernleşme hareketleri ışığında inceleyeceğiz.
Türk Dünyasının Coğrafi ve Kültürel Sınıflandırılması
Türk boyları tarih boyunca üç kıtaya yayılmış ve gittikleri bölgelerde birçok devlet kurmuştur. Hazar Denizi merkez alındığında Türk dünyası coğrafi olarak üç ana grupta toplanabilir:
Güneybatı Türklüğü
Kuzeybatı-Kuzeydoğu Türklüğü
Doğu Türklüğü.
Bu topluluklar arasında bağımsız devlet kuranlar olduğu gibi başka milletlerin yönetimi altında yaşayanlar veya yok olmaya yüz tutmuş küçük halklar da bulunmaktadır.
Osmanlı Mirası ve Edebiyatın Bölünmesi
Osmanlı Devleti'nin Avrupa'dan çekilmesiyle birlikte 19. ve 20. yüzyıllarda birçok Türk topluluğu sınırlar dışında kalmıştır. Bu toplulukların edebiyatlarını tamamen ayrı birer yapı olarak görmek doğru değildir; zira bu edebiyatlar Osmanlı edebiyatının bir uzantısıdır ancak bulundukları ülkelerin siyasi atmosferinden etkilenmişlerdir.
Özellikle Irak Türkmen edebiyatı, Osmanlı edebiyatının bir kolu sayılmakla birlikte zamanla Azerbaycan Türkçesi özelliklerinin ön plana çıktığı mahalli bir nitelik kazanmıştır.
Azerbaycan Sahası: Bölünme ve Modernleşme
Azerbaycan Türkleri, Oğuz Türklerinin batı kolunu oluşturur. Ancak 1813 Gülistan Antlaşması ile Azerbaycan, Rusya ve İran arasında ikiye bölünmüştür.
Rus işgali, Azerbaycan'da değişimi ve "modernleşmeyi" beraberinde getirmiştir. Bu sürecin önemli kilometre taşları şunlardır:
Eğitim: 1830'da Şuşa'da ilk resmî Rus okulu açılmış, bunu diğer şehirler izlemiştir. Ayrıca "Usul-i Cedid" adı verilen modern eğitim kurumları, halkın cehaletten kurtarılmasında ve millî bilincin oluşmasında büyük rol oynamıştır.
Basın: Tiflis'te çıkarılan Rusça gazeteler ve kurulan matbaalar, kültürel hayatı canlandırmıştır.
Bağımsızlık: 1918'de kurulan Millî Azerbaycan Cumhuriyeti, 1920'de Bolşevik işgaliyle son bulsa da 1991'de yeniden bağımsızlığını kazanmıştır. Haydar Aliyev'in "Biz bir millet, iki devletiz!" sözü, Türkiye ile olan bağları özetler niteliktedir.
Kuzey Türkleri: Kırım ve İdil-Ural Bölgesi
Kuzeybatı grubunda Kırım, İdil-Ural ve Sibirya Tatarları ile Kazak, Kırgız gibi boylar yer alır. Altın Orda'nın mirası olan hanlıkların (Kazan, Kırım, Astarhan vb.) zamanla Rus hakimiyetine girmesi, bu bölgelerdeki edebi ve kültürel hayatı derinden etkilemiştir.
Kırım Tatarları: 1475'te Osmanlı'ya bağlanan Kırım'da yazı dili Çağataycadan Osmanlı Türkçesine dönmüştür. 1783 Rus işgali sonrası ise Anadolu'ya büyük göçler başlamıştır.
Kazaklar ve Diğerleri: Rus yönetimi altında yaşayan bu topluluklarda Panslavizm etkisi görülmüş ve Rus kültürü baskın hâle gelmeye başlamıştır.
Basın Hayatı ve Alfabe Mücadelesi
Rusya Türklerinin uyanışında matbaanın ve süreli yayınların rolü büyüktür. 20. yüzyıl başlarında Bakü ve Petersburg gibi merkezlerde Arap harfli matbaalar çoğalmıştır.
Alfabe Reformu: Alfabe konusunda ilk ciddi adımı Azerbaycanlı Mirza Fethali Ahundzade atmış ve 1857'de bir alfabe tasarısı hazırlamıştır.
Politik Müdahale: Sovyet yönetimi, Türk boylarını birbirinden koparmak amacıyla Latin alfabesinden Kiril alfabesine geçmiş ve her boy için farklı bir alfabe düzenleyerek kültürel izolasyon uygulamıştır.
1905 Kongreleri ve Siyasi Uyanış
1905 Rus Meşrutiyeti, Rusya Müslümanları için bir dönüm noktası olmuştur. Düzenlenen kurultaylarda Türk toplulukları şu kararları almıştır:
Rus vatandaşlarla eşit haklar talep etmek.
Siyasi birlik için "İttifak" adında bir parti kurmak.
Eğitimde birliği sağlamak ve İstanbul Türkçesini ortak edebî dil olarak öğretmek.
Bu kongreler, Rusya Türklerinin ortak bir şuur etrafında birleşebileceğini göstermesi bakımından tarihî bir öneme sahiptir.















Yorumlar