top of page

Milli Edebiyat Döneminin Genel Özellikleri

Tanzimat dönemine kadar “Türk” terimi, Osmanlı İmparatorluğundaki Türkleri, Tanzimat döneminde “Türk” terimi bütün Türkleri karşılar olmuştur. Dildeki Arapça Farsça sözcüklerin atılmasını; ezanın hutbelerin, namazdaki surelerin Türkçe olmasını, yazıda kısa cümleler kullanılmasını ilk öneren Ali Suavi’dir. Osmanlıcayı savunanlar da olunca hükümet dil tartışmalarını yasaklar. Akçuralı Yusuf ve onun gibi düşünenler yayınlarını yurt dışında yaparlar. 1908’de Türk Derneği kurulur. 1911’de derneğin dil üzerindeki ilkeleri bir beyanname ile açıklanır. Aynı yıl Türk Yurdu derneği kurulur. Onu Türk Ocağı izler.

1912’deki Balkan yenilgisi, siyasileri Osmanlıcılıktan Milliyetçiliğe çeker. İttihat ve Terakki Partisi bu hareketi destekler.

1911’de Selânik’te çıkarılan Genç Kalemler dergisi yazarları edebiyatın ulusallaşması için önce dilin ulusallaşması tezinden hareketle konularını da halka dayandırırlar. Onlar ne doğunun ne de batının taklitçisi olmak istemezler. Bu görüşe sanatın evrenselliğini savunan Servet-i Fünuncular ile Fecr-i Atici’ler karşı çıkar. Bir yıl sonra onlar da ulusal görüşü desteklemeye başlarlar.

Milli görüşü destekleyenlerden birisi de Ziya Gökalp’tir. Önce Turancılık görüşünü savunur, sonra bu aşırılığın zararlı olabileceğini düşünerek Türkiye Türkçülüğünü benimser. İlkelerini Türkçülüğün Esasları adlı bir kitapta toplar. Bu kitabın bir bölümünü de Türk Dili ve Edebiyatına ayırır. Birçok dilci ve edebiyatçıyı bu amaçta birleştirmeyi başarır. Cumhuriyet kurulurken konuşma dilini ilke edinmiş, halkın sorunlarını konu edinen bir edebiyat hazırdır.

Millî Edebiyatın Temel Nitelikleri

1911’de Genç Kalemler dergisinin genç yazarlarınca başlatılan Yeni Lisan hareketi gelişerek Millî Edebiyat akımı başlatılmıştır. Ulusal bir dil ve edebiyatın geliştirilmesinin amaçlandığı bu dönem, yeni Türk edebiyatının önemli bir aşamasını oluşturmuştur.

“Millî Edebiyat” adını almış olan bu dönemin belli başlı nitelikleri nelerdir?

  1. Konuşma dilini yazı diline döndürme düşüncesi zamanın yazarlarının büyük çoğunluğunca benimsenmiş; böylece Osmanlıcadan Türkçeye dönülmüştür.

  2. Şiirde Halk edebiyatı nazım biçimlerinden yararlanılmış; aruz ölçüsünden heceye geçilmiştir. Ancak bir geçiş dönemi özelliği olarak, zaman zaman her ikisi de kullanılmıştır.

  3. Halkın yaşamı edebî eserlere konu edilmiştir. O zamana dek olayların geçtiği yer hep İstanbul iken, yazarlar artık İstanbul dışına da eğilmeye başlamışlardır.

  4. Ayrıca Türk tarihi ve gelenekler de yeniden canlandırılmaya çalışılmıştır. Süleyman Nazif, Cenap Şehabettin, Ali Kemal gibi birkaç muhalif dışında zamanın bütün şair ve yazarları Millî Edebiyat hareketine katılmışlardır.

  5. Edebiyatın ulusallaştırılması çabası büyük ölçüde amacına ulaşmıştır. 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulurken, ağır bir edebî dil yerine konuşma dili kullanılmaya ve halkın yaşayışı, sorunları konu edilmeye başlanmıştır.


bottom of page