Bağlaçlar ve Bağlaçların Görevleri
On altı yaşımda ya var ya yoktum. Fakat biliyordum ki memleketlerde hürriyet denilen bir saadet vardır ve oralarda herkes istediği kitabı okuyabilir. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Yukarıdaki örnekte italik harflerle dizilmiş sözcükler, eşit ya da anlamca ilgili ögeleri birbirine bağlıyor. Anlamca ilgili cümleleri, kavramları ya da görevdeş ögeleri bağlamaya yarayan sözcüklere bağlaç adı verilir.
Aşağıda sık kullanılan bağlaçlar örnekleriyle ele alınmaya çalışılacaktır:
Ve, iki sözcük veya iki cümle arasına girerek aralarında bir bağ olduğunu anlatır.
Yolculukta göz ve gönül mütemadiyen çile doldurur. (Refik Halit Karay) örneğinde “ve”, eşit iki özneyi bağlıyor.
Ekinlere bir kere de çiftçi gözüyle bakınız: Başakları hükümdar tuğlarından ve taneleri incilerden daha kıymetli bulursunuz. (Cenap Şahabettin) örneğinde “ve”, eşit iki nesneyi (başakları, taneleri); eşit iki dolaylı tümleci (hükümdar tuğlarından, incilerden) bağlıyor.
Yakın ve Uzak Şark’ın bütün tahtlarında menşei Türkçe olan bir ismin turasını görürsünüz. (Yakup Kadri Karaosmanoğlu) örneğinde “ve”, şark sözcüğünün eşit iki sıfatını bağlıyor.
Ardıç ağacının ve dikenli at kestanesinin... (Ruşen Eşref Ünaydın) örneğinde “ve”, iki eşit tümleyeni bağlıyor.
Kuş gözleri manasızlığı ve bönlüğü... (Ruşen Eşref Ünaydın) örneğinde “ve”, iki tümleneni bağlıyor.
Şerbetçiden şerbet istemesi ve melikten medet umması... (Cevdet Paşa) örneğinde “ve”, eşit iki yan önermeyi bağlıyor.
Abdülhak Hamit, nerede doğsa bir güneş telakki olunur ve yaşı kaça yükselse nisan güneşi gibi genç görünür. (Cenap Şahabettin)
Dil Kurumu en güzel ve feyizli bir iş olarak türlü ilimlere ait Türkçe terimleri tespit etmiş ve bu suretle dilimiz yabancı dillerin tesirinden kurtulma yolunda esaslı adımını atmıştır. (Atatürk)
örneklerinde “ve”, ikişer eşit bağımsız önermeyi bağlıyor.
Ne... ne bağlacı, sözcükleri birbirine bağlarken cümleye olumsuzluk anlamı da katar.
Bozkırların hiçbirinde ne denizin ne ormanın ne de göllerin coşkunluğunun gösterişi vardır. (Refik Halit Karay)
Babur bir başka yerde şöyle diyor: Burada ne güzel at ne iyi et ne yemiş ne buz ve soğuk su var. (Falih Rıfkı Atay)
Acayipti bu toplantılar; fakat hoştu doğrusu. Münakaşasız ve hareketsiz geçerdi. Yüksek sesle kimse konuşmazdı. Ne de acele ederdik. (Refik Halit Karay)
Bir gün gelecek, Türk şiirinde, Türk edebiyatında dev adımlarının izleri bile silinip gidecektir. Fakat şu var ki adı hiçbir zaman unutulmayacaktır. Ne de birçoklarının sandığı gibi Divan şairlerinin arasına karışacaktır. (Yahya Kemal, Yakup Kadri Karaosmanoğlu)
Yukarıdaki örneklerde de görüldüğü gibi “ne”, görevdeş sözcükleri ya da önermeleri bağlarken onlara olumsuzluk anlamı da katan bir bağlaçtır. Cümlelerin yüklemleri görünüşte olumlu; anlam bakımından olumsuz olur.
Ne kızı verir ne dünürü küstürür.
Ne ölüye ağlar ne diriye güler.
(Atasözü)
Ne yanar kimse bana ateş-i düden özge
Ne açar kimse kapım bad-ı sabadan gayri.
(Fuzuli, XVI.)
Ne dünyadan safa bulduk ne ehlinden recamız var
Ne dergah-ı Huda’dan maada bir ilticamız var.
(Nefi, XVII.)
Dedelerimizin yaptıklarını bırakmıştık. Ne cirit oynuyorduk ne ok atıyorduk ne de kürek çekiyorduk. (Falih Rıfkı Atay)
örneklerine her “ne” ayrı bir yüklemin cümlesindedir. Cümleleri bağlayarak bağımsız önermeler durumuna getirmiştir. Anlam olumsuz; yüklemler olumludur.
Ne şiş yansın ne kebap. (Atasözü)
Ne evim var ne ailem ne adım. (Cenap Şahabettin)
Gece pervanelerle bezmi germa germ idi şem’in
Seher baktım ne sem’-i meclis-ara var ne pervane.
(Şeyhülislam Yahya, XVII.)
Ne kapıyı açtım, ne pencereyi.
Orhan’ın ne kalemi yitmiş ne çakısı.
örneklerinde yüklemler birer tanedir; “ne”lerin bağladığı görevdeş ögelerin arasındadır. Bu durumda da anlam olumsuz, yüklem olumludur. Görünüşte yüklemler birer tanedir; oysa bunlar:
Ne şiş yansın ne kebap (yansın).
Ne evim var ne ailem (var), ne adım (var).
Seher baktım ne şem’-i meclis-ara var ne pervane (var).
Ne kapıyı açtım ne de pencereyi (açtım).
demek olduğuna göre “ne...ne”ler gene iki bağımsız cümleyi bağlamaktadır.
Her “ne” ayrı bir cümlededir. İkinci cümlelerin yüklemleri, birincinin tekrarı olduğu için ve kolayca anlaşılacağı için düşmüştür.
“Ne...ne”lerin bağladığı cümlelerden yüklemlerin ikisinin de düştüğünü gösteren örnekler de vardır:
Gam merhalesinde kalmışam fert
Ne yar ne hem-nişin ne hem-dert.
(Fuzuli, XVI.)
Ne selam ne sabah.
Ne sakala minnet ne bıyığa. (Atasözü)
De; sonuna geldiği sözcüğü, önceden geçen ya da geçmiş gibi düşünülen görevdeş bir sözcüğe, bir kavrama “gibilik, eşitlik, katılma” ilgileriyle bağlar; pekiştirme anlamı katar:
Orhan da geldi. (öbür gelenler gibi, onlara katılarak)
Bunun sonunda ölüm de var. (başka tehlikeler olduğu gibi)
Bu kitabı da okuyunuz. (önce okuduklarınız gibi)
Ben de gideceğim.
Orhan’ı da alalım.
Burası da güzelmiş.
Evvel sen de yücelerde uçardın
Şimdi enginlere indin mi gönül?
(Karacaoğlan, XVI.)
• “de” bağlacı, yukarıdaki anlam ilgisiyle birden çok görevdeş ögeleri; eşit özneleri, tümleçleri, yüklemleri bağlar:
Bu işi Orhan da Turgut da yapabilir.
Ben onu da bunu da ötekini de gördüm.
Bugün de bekledik, dün de.
Ben onu gördüm de tanıdım da...
• Bağladığı yüklemlere “üstelik” anlamı katar: